Muhterem okuyucularım; Denizcilik tarihimizin unutumayan fakat az bilinen ecdat yadigârı kahramanlarımız ve hikâyelerini anlatmaya devam edeceğim. Varlık sebeplerimizden olan kahramanlarımızın sayesindedir ki, bugün özgür olarak yaşıyoruz. Onlar, bizler ve bizden sonrakiler için, milletimizin ve devletimizin ebet müddet devamı için gerekirse hayatlarını feda etmeyi birer şeref, onur addetmişlerdir. Bu kahramanlar bazen insan, bazen de onların kader arkadaşı her hangi bir varlık araç, silah vs. olmuşlardır. Çanakkale Harbi ve Birinci Dünya savaşı ile beraber, dünya kaderin belirleyen kahraman gazi Pilot Mülâzım-ı Sani Cemal Durusoy ve uçağı Ertuğrul Gazi veya Şehit Yüzbaşı Tophaneli İbrahim Hakkı ve Mayın gemisi Nusret gibi. Bu yazımda DENİZALTI TARİHİMİZ’in kısa özgeçmişini ve öykülerini anlatacağım. Amacım bir dönemi ve zihniyetini kendi şartlarına uygun hatırlatmaktır.
Batı kaynaklarına göre; Ilk denizaltı fikrinin 1578 yılında Ingiliz matematikçi WİLLİAM BOURNE tarafından ortaya çıkarıldığı ve ilk plânlarını da O’nun yaptığı anlatılır.
Ilk yüzen denizaltı’nın 1620 yılında Hollandalı CORNELİUS VAN DREBBEL tarafından yapıldığı, kürek kuvveti ile hareket eden bu denizaltı Thames nehirinde 3 saat kadar suyun altında kaldığı rivayet edilir.
1776 yılında Amerika'lıların icat ettiği ve dünyadaki ilk askeri amaçla kullanılan denizaltı ününe sahip "KABLUMBAĞA" denilen tek kişilik bir denizaltıdan bahsedilir.
Tabii ki bunların hiç biri gerçek denizaltılar olmadığı, bildiğimiz denizaltıları ilk defa 1890 yıllarında Irlandalı mülteci Amerika'lı JOHN HOLLAND ve SİMON LAKE’nin ayrı ayrı ürettiği, HOLLAND'ın denizaltılarını Amerikan Deniz Kuvveleri’nin, LAKE'nin denizaltılarını ise Rusya ve Japonya’nın satın aldıkları, bu arada 1840–1860 yılları arasında çok çalışmaların yapıldığı anlatılır.
Deniz Kuvveti’nin önemini iyi bilen Osmanlı döneminde denizaltı uygulamaları daha farklı seyir arzetmiştir. Başlangıçta, özellikle sünnet düğün ve şenliklerinde gösteri ve oyunlar olarak değerlendirilmekle beraber zaman içinde çağının şartlarına uygun gelişmelerin takip edildiği bilinmektedir.
Seyyid Vehbi'nin 'Surname-i Hümayun'unda verdiği bilgiye göre; 1719 yılında Sultan III. Ahmed Hân, şehzâdeleriyle İstanbul'dan 5000 fakir çocuğu sünnet ettirmişti. Bu vesileyle İstanbul'da onbeş gün onbeş gece şenlikler yapılmış, halkın yüzü gülmüştü. Bu şenliklerde bütün halka yemekler verilmiş, herkese hediyeler dağıtılmıştı. Osmanlı tarihindeki sünnet düğünlerinin en muhteşemi olarak bilinen bu düğünde sanatkârlar ve esnaf da olanca hünerlerini göstermişti. Bu gösterilerden biri vardı ki anlatmaya değer:
Düğünün şenliklerinin on dördüncü gününde tarihin ilk denizaltısı’nın sahneye çıktığı anlatılmaktadır. Padişah Aynalıkavak Kasrı'ndaydı. Herkes kayıklarla Haliç'e dökülmüştü. Denizin yüzü kayıklarla örtülmüştü. Kürekleri kımıldatmanın imkânı yoktu. Gemilerin üzeri de mahşer gibiydi. Bu gösteride, Mimarbaşı İbrahim Ağa'nın yaptığı gemi büyüklüğündeki bir timsah modeli, üst çenesini açıp kapayarak yarım saat kadar deniz yüzünde dolaştıktan sonra denize daldı. Zevkle seyredilen bu gösteri çok da takdir toplamıştı. Fakat o da ne? Bir saat sonra battığı yerden tekrar deniz yüzüne çıkınca, takdirler bu sefer hayrete dönüştü. Timsah ağzını açıp durdu, ağzından rengârek kıyafetli beş tane çocuk çıkıp oynamaya başladı. Mimarbaşı’nın bu timsahı dünya’nın bundan üç asır kadar önce tecrübe edilmiş ilk denizaltı gemisi sayılmaktadır. Seyyid Vehbi, bu denizaltı için 'acaip ve garaib işlerin en büyüğü' dedikten sonra şunları söylüyor:
“Mimar-ı Sâbık İBRAHİM EFENDİ'nin muhteşem sanatını icra ederek, bizzat kendi eliyle inşaa ettiği bir timsah sureti idi. Mimarbaşı’nın icad ettiği bu balığın kâh timsah nakşına bire bir benzeyen dış görüntüsü ve üç çifte bir perdeye mümasil uzunluktaki iri cüssesi; Kâh organlarının ve kıvrımlarının gerçek bir timsah imiş gibi hareket edüb yürümesi onu seyredenleri hayrete sürüklüyor. Hatta bu muhteşem esere baktıkça, İbrahim Efendi'nin bu timsahı inşaa şekline vakıf ve nasıl yaptığından haberdar olanlar dahi aceb fi'l-hakika timsah mıdır, diye şüpheye düşüyordu..”
Devam edecek!..
Yorumlar