En zor şey, göz önünde duranı görmek ve açıkça söyleneni işitip anlayabilmekmiş! Biz de buna benzer bir süreç yaşıyoruz. Malum 04 Temmuz 2003’tarihinde Irak’ın kuzeyinde bulunan Süleymaniye kentinde Irak’taki ABD İşgal Kuvvetleri Komutanlığınca resmi varlığı bilinen,Türk Özel Kuvvetlerine mensup 11 askeri personel ABD.li General Odierno’nun komutanı olduğu ABD askerleri tarafından başlarına çuval geçirilerek gözaltına alınmışlardı. 60 saatlik alıkoyma sırasında maalesef ABD.li yetkililere ulaşılamamış ve iş oldu bittiye getirilmişti.“Çuval olayı” olarak hatırlanan bu alçak ve şerefsizce eylem Türk halkının hafızasından hiç bir zaman çıkma-yacak. Bunun karşılıksız kaldığını sanmayın. Türk askeri Kokpitepe’de ABD.li albay ve e-kibini yakalayıp don gömlek başlarına çuval geçirip, ABD.lilere hakettiği dersi vermiştir. Ama dönemin yöneticileri itidalli davranarak bu olayın görüntülerinin basına yansımasını engellemiştir. Siz müsterih olun, görev veya yetki verildiğinde askerimiz yapılanı cezasız bırakmayacaktır. Bu operasyonu düzenleyen ABD:li General İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın resmi konuğu olarak Ankara’ya geldi ve kırmızı halılarla karşılandı. Geçmişi hatırlıyan insanımız tabidir ki rahatsız oluyor. Bakanın açıklamasına göre görüşmelerde; “Irak topraklarından Türkiye’ye yönelik terorist tehdit konusunda kapsamlı görüş alışve-rişinde bulundukları, PKK ile mücadelemize yeni bir ivme kazandıracağına inandığını” bildirilmiş, güzel… Gelelim yazımızın esas konusuna. Türkiye’nin dış ilişkilerinde görülenle gerçekler pek örtüşmüyor gibi. Her ne kadar ABD’nin Ankara Büyükelçisi James Jeffrey tarafından “Türkiye izlediği komşularla sıfır sorun politikasıyla güvenlik ihraç eden ülke” olarak değerlendirilse de komşular uyanmaya başladı galiba. Londra’da Arapça yayımlanan Kuds ül Arabi gazetesinden Bakir Saleh, 1 Şubat 2010’da yayınlanan “Türkiye ABD’nin yeni Truva atı” başlıklı yazısında, “Erdoğan’ın bütün eleştirilerine rağmen Türkiye’nin İsrail’le ortaklığı hâlâ sağlam. Araplar ve özellikle de Filistinliler Türkiye’ye dikkatli yaklaşmalı; zira Ankara’nın bölgesel politikaları ABD’nin çıkarlarına hizmet ediyor” dedi, Radikal gazetesinin tam metnini yayınladığı yazıda Saleh’in bakışı şöyle. “AKP, seçim savaşına girmeden önce İslamcı tabanını yükselten bir tiyatroya başvuruyor. Erdoğan’ın, partisinin kazandığı yerel seçimlerden önce Davos’ta ortaya koyduğu dramatik sahne buna örnek gösteri-lebilir. Partinin yerel düzlemdeki politikası, İslami eğilimlere sahip halkçı tabanını korumak olarak özetlenebilir. Bölgesel ve uluslararası alandaysa, Türkiye ABD’nin iyi bir müttefiki gibi davranıyor. ABD Türkiye’ye İslam dünyasının hassas bölgelerinde Amerikan hegemonyasını güçlendirebilecek önemli bir İslam ülkesi olarak bakıyor.” (1) Türkiye jeopolitik ve stratejik açıdan eski dünyanın kalbi durumundadır.Büyük Ortadoğu Projesi bizim için de sınırlarımızın değişmesi riskini taşıyan emperyalist bir oyundur. Ekonomik alt yapısı yabancılara satılan Türkiye’nin kuruluş felsefesi de ordu üzerinden yürütülen psikolojik harekatla ortadan kaldırılmakmı isteniyor, şüphesine kapılıyor insan. TSK’ya yönelik olarak son yapılan iftira, itham ve akıl dışı isnatlar, psikolojik savaşın geldiği aşamayı göstermesi bakımından önemlidir. “Cami bombalamak”, “halka acımasız davranmak”, “İki yüz bin kişiyi stadyumlara doldurmak” ya da “kendi uçağını kendisinin düşürmesi” vb. askere yönelik olarak yapılan bu tür provokatif vuruşlar ciddidir. Sanki suçlanan TSK değil ülkeyi işgal etmiş olan düşman güçleridir. Aslında bu yayınlarla yapılmak istenen tek şey vardır o da kit-lelerin sokağa dökülmesidir. Halkı “Peygamber Ocağı” olarak bilinen ordudan soğutmak ve ona karşı tahrik etmektir. Bu provokatif iftiraları peydahlayanlar, Türk ordusunu devrim öncesi “İran Şahı’nın Ordusu”, Türk halkını da mollalar peşinde koşan Humeyni’nin adamlarına çevirmek istemektedirler.(2) Sonuçta ABD’li Generalin gelişiyle, hem geçmişteki alçaklığı nedeniyle rahatsız olduk, hem de oynanan emperyalist oyunlara bir kez daha dikkat çekmek istedik. K A Y N A K Ç A (1) Arslan Bulut ……………..Yeniçağ (2) Özcan Yeniçeri………………”