Son zamanlarda Türkiye’de yeni dönem yazarların kitaplarının ne kadar edebiyattan uzak ve sansasyonel içerikli olduğunu kitapçılara şöyle bir gözatarak anlayabiliriz. Orhan Kemal’in bir televizyon dizisiyle yeni kuşak tarafından adının bile bilinmeyen yapıtının yeni baskılarını kitapçı raflarında gördüğümde içimin acıdığını söylemeden edemeyeceğim. Orhan Kemal yaşasaydı da Büyük Gazetede üç beş kuruşa yayınlattığı öykülerinin yerine, son baskı sistemiyle piyasaya sürülen “Hanımın Çiftliği” adlı eserinin kitapçılarda boy boy sahne aldığını görseydi... Buna karşılık, yani eskinin değerli yazarlarına karşılık yeninin skandallar kralları ve kraliçeleri (yazar demek istemiyorum) ilkokul düzeyinde kurdukları cümlelerle, kurgu ve yaratıcılıktan uzak kitaplarını Türk okurlarına yedirmeye çalışıyorlar. Hele bu kitaplarda anlatılan Türkiye’nin belli başlı sorunlarından biriyse olabildiğince skandal hale getirip ilgi çekici bir kapakla piyasaya sürüp, sanki çok önemli bir edebiyat yapıtı sunmuşlar gibi TV Programlarındaki yerlerini alıyorlar. Nitekim, birkaç tane akıllı TV programcısından biri, bu ismi lazım değil yazarlardan birini canlı yayında ifşa etmekten çekinmedi. Efendim ne yazarsınız? Skandal kitap! Satışı kolay olur böyle kitapların, zaten Türk okuyucusu anlamaz, bir kapağına bakar bir de son sayfasına, alır ya da almaz... Ondan sonra çıkarsınız bir TV programına, zeki bir programcı sizi fena bir şekilde faka bastırır. Böyle canlı yayınlarda rezil olmamak için öncelikle yazarlık mesleğinin hakkını vermelisiniz. Skandal yazılarlarla değil, üslubunuzla konuşmanız lazım. İlkokul düzeyini biraz daha yukarılara çekmeniz gerekir. Zira, yüksek seviyenizle halkı kendinize çekmek durumunda olması gereken sizsiniz. Tabii ki; yayınevleri de skandal işler yapan meşhur kişilere sırf satış kaygısından dolayı yer verdiği için, hem Türk edebiyatının seviyesi düşüyor hem de genç yazarların çaresizliğe düşmesine sebep oluyor. Bunun için Türkiye’de hiç değilse Edebiyat’ın para için yapılmaması gerekir. Elbette ki kitabın okuyucuyla buluşması için satılması gerekiyor. Fakat, bunu rezilliğe vuran bir ticarete dönüştürmek de edebiyata ve yazarlık yapmak isteyen gerçek yetenekli insanlara karşı yapılan bir haksızlık olmaktan öteye gitmiyor. Türkiye’de bunun değişeceğine inanmak biraz yersiz ama yine de temenni etmek istiyorum...