Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ilk olarak Konya’da gündeme getirdiği ve sonraki günlerde çeşitli vesilelerle sıcak gündem maddesi olmaya devam eden camiler meselesi, CHP Ankara Milletvekili Sinan Aygün’ün “Ayasofya’yı camiye çevirelim” teklifiyle yeni bir boyut kazanmıştı ki, konu gündemdeki sıcaklığını kaybetti.
Evet, birçok kaynak, hatta dönemin canlı tanıkları, 1950’ye kadar süren CHP devrinde birçok caminin amacı dışında kullanıma tahsis edildiğini, kimilerinin yıkılıp yok edildiğini ortaya koyuyor.
Yıkılıp yok edilemeyen, ancak cami vasfının çıkarılarak müzeye dönüştürülen Ayasofya’da o dönemden etkilenen abide bir eserdir.
Hz. Peygamber Efendimizin “Konstantiniyye muhakkak fethedilecektir. Onu fetheden emir ne güzel emir, onu fetheden ordu ne güzel ordudur” şeklindeki Hadis-i Şerif’i Buhari, Müslim, Tirmizi, Ebu Davut, İbn Mace ve Nesai döneminde, hatta daha öncesinde tasnif edilmiş ve sağlam kaynaklarda yer almaktadır.
İşte bu övgüye mazhar olabilmek gayesiyle yüzyıllar boyunca İslam orduları Konstantiniyye’ye akın etmiş ve fakat kutlu fetih, Fatih Sultan Mehmet ve onun ordusuna nasip olmuştu.
Kaynaklar, İstanbul’un fethini işaret eden Hadis’i naklederken, Konstantiniyye’ye o yıllarda yaptırılmakta olan Ayasofya Kilisesinden de bahseder. Fetih müjdesi, Ayasofya’nın bir gün cami olacağını da kapsamaktadır yani.
Fatih’in, fetihten hemen sonra Ayasofya’yı, camiye dönüştürmesi de bundan olsa gerektir.
Fetihten sonra İslam dünyasının en muhteşem eserlerinden biri olarak görülen
Ayasofya, tarihi seyri içinde eski harabelikten çıkarılmış, adeta yeniden imar edilerek varlığını sürdürmesi sağlanmıştır.
Ayasofya, 1930 yılında restorasyon gerekçesiyle ibadete kapatıldı. Tadilatın 4. yılında Bakanlar Kurulu “24 Kasım 1934 tarih ve 7/1589 sayılı” bir karar alarak Ayasofya’yı müzeye çevirmiştir. Ayasofya 1 Şubat 1935 tarihinde de “müze olarak” ziyarete açılmıştır.
Tarihçiler, Ayasofya’nın ilk restorasyon ve temizlenmesi çalışmalarının, ABD’de bulunan Bizans Enstitüsü’nce 1931 yılında yapıldığını belirtiyor. Bizans Enstitüsü’nün, 1930’daki “tadilat gerekçeli kapatma kararının alınmasında” ne gibi dahli var bilemiyoruz.
Hasılı, 1930’dan bu yana nice din adamları, şairler, siyasetçiler Ayasofya üzerine dokunaklı şiirler, makaleler yazıp, ibadete açılacağı güne olan özlemlerini ifade ettiler.
Camiler tartışmasının yeniden yaşandığı şu günlerde CHP Ankara Milletvekili Sinan Aygün’ün de “Ayasofya’da namaz kılmak istiyorum” sözleri “siyasi anlamı bir yana” halkın büyük çoğunluğunun duygularını yansıtmaktadır.
Ancak, Anadolu’nun birçok yerinde aslından uzaklaştırılan camiler gündeme getirilince, Aygün’ün hemen “Madem camilere çok önem veriyorlar, Ayasofya’yı da camiye çevirelim. Biz de destek verelim” şeklindeki çıkışı bir zihin yoğunluğu oluşturuyor.
Birden bire yapılan bu çıkış, “Camiler konusu salt CHP’nin mahareti değildi. O günün şartları içinde Uluslararası bir dayatmaydı” anlamına mı geliyor acaba?”
Aygün’ün “Ayasofya’yı ibadete açalım, CHP olarak biz de destek verelim” sözüne CHP ne kadar sahip çıkacak, bunu da önümüzdeki zaman içinde göreceğiz.
Son söz; AK Parti böyle bir teklifi getirmese bile, Aygün, bu teklifi kendi partilerinin getirebileceğini söylemişti. 1950’ye kadar cami kıyımı yaptığı iddialarıyla sarsılan CHP’yi, böyle bir teklife imza atması ne kadar onarır bilemeyiz.
Ancak halkın büyük çoğunluğunun “Ayasofya’yı yeniden cami olarak görmek istediği” Türkiye’de, böyle bir teklifin altına imza atanların “Kutlu müjdeye” büyük bir hizmette bulunmuş olacağı kesindir.