Merhaba dostlarım!

Bugün 25 Kasım.

EDİRNE’ME SELAM OLSUN .
BULGAR VE YUNAN SALDIRILARINI TEK BAŞINA GÖĞÜSLEYİP “BATI TRAKYA CUMHURİYETİ’NİN” merkezi olan EDİRNE, 1918 yılında Mondros Mütarekesi ile esir olmuştu. 25 Kasım 1922 tarihinde EDİRNEM kurtuldu esaretten KURTULUŞ SAVAŞININ kazanılması ile.
...
25 Kasım 1925 yine önemli bir gün.
671 sayılı kanun kabul edilir.
Şapka kanunu diye bilinir ama uygar kılık-kıyafet düzenlemesidir.
Özellikle mesleki kılık kıyafet şekli düzenlenmiştir.
Amaç:din adamlığı kisvesi altında halkın sömürülmesini ve haksız kazanç elde edilmesini önlemektir.

MİLLİ TARİHİ UNUTMAMAK; GEÇMİŞ İLE GELECEĞİN KÖPRÜSÜNÜ İNŞA ETMEYİ SAĞLAR TÜRK MİLLETİ OLARAK.


...
25 Kasım 2020 bugün .
25 Kasım ”Kadına şiddetle mücadele günü”...
Ne noktada mıyız?

Sadece bu yıl her gün iki kadın kocası veya sevgilisi ya da ailesi tarafından öldürüldü.
Her gün hemen hemen her gün bir kaç kadın, boşandığı veya boşanmak istediği kocanın şiddetine uğradı.

Her gün bir çok evde aile içi şiddet var kadına ve çocuğa yönelik.

Kocaları yada boşandığı kocası tarafından vahşice öldürülen kadınların en büyük acısı eminim;”ÇOCUKLARININ GÖZÜ ÖNÜNDE ÖLDÜRÜLMEK”. Adları kah Emine,bir diğeri Ayşe, diğeri Canan, diğeri Şule, Özge ... idi ve gittiler birer birer yaşamdan vahşice koparılarak.

Oysa ki bugün “25 Kasım KADINA ŞİDDETLE MÜCADELE GÜNÜ.” MİRABEL KARDEŞLER DOMİNİK CUMHURİYETİ’nde uçurumun dibinde tecavüz edilip,işkence ile öldürülmüş bulunduklarında başlamıştı mücadele.Genç ölümleri, kısa yaşamları KELEBEK misali KELEBEK etkisi yaratmıştı dünyada.
Bundandır ki 25 Kasım 1960’da Mirabel Kardeşlerin vahşice öldürülmesi “kadına şiddetle mücadele” için diğer tüm kadınlara bayrak oldu.

Biz kadınlar Türkiye’mizde gittikçe artan, vahşileşen kadın ve çocuğa şiddetin önlenememesinden şikayetçiyiz.

1994 yılından beri kadın hakları,çocuk hakları, şiddeti ve tecavüzü-istismarı önleme konularında çalışan bir Kadın Avukat olarak çaresizlik içerisindeyim her gün gördüklerimden dolayı. Toplum delirmiş durumda,herkes cinnet geçiriyor; kimsenin bir diğerinin hak sınırını düşündüğü yok. Arap ülkelerindeki erkek düşüncesi gibi erkek vatandaşlarımızın hareketleri.”Kadın benim,çocuk benim” istediğimi yaparım diyor arsızca bazı erkek vatandaşlar.

Bu günlere gelineceği belliydi.
Yozlaşmışlık,cana-canlıya saygısızlık, kültürel bitiş, ahlaki çöküş olanların nedeni ve bazı erkeklerin “o benim !”kör inançları...

Vatanı için ölmeyi göze alan bizler haklı olmaktan;
söylediklerimizin doğru çıkmasından yorulduk.

Bizler bu kadar uykusuzluğa-düşünmeye rağmen çözüm bulamazken;
ATAM-ATATÜRKÜM gece-gündüz düşündü;
1923'ten 1938'e kadar, koskoca bir ülkeyi yeniden dizayn etti.
...
Özellikle biz kadınlar;ah kadınlar!!!
Anlayamadık mı acep hala?
Vatandaş olmadan; ”Kadın” olamayız.
Fransız kadınının 1944,
Japon kadınının 1945,
İtalyan kadınının 1946,
Çinli bir kadının 1947,
Demokrasinin kalesi denilen İsviçre kadınının 1970 yılında kavuştuğu; seçme ve seçilme hakkına 1930'da sahip olmuşuz
ATATÜRK sayesinde.

Türk kadını,birey olmuş;
Hür olmuş; Avukat, doktor,p ilot olmuş;
Çocuklarına ana-öğreten bilinçli ana olmuş ATATÜRK sayesinde.
Rahmetle anıyoruz ATATÜRK’Ü bugün yine.
Birey olan, düşünen,üreten kadın olarak.
Minnetle anıyoruz;
Özgür zihin, analiz eden beyin,
ve ortaya koyduğumuz eserler için.
Yani kısaca"hür vatandaş-güçlü kadın"
olmamızı sağladığı için.

25 Kasım "kadına karşı şiddetle mücadele gününde,bugün daha büyük özlemle anıyoruz ATATÜRK’Ü ve söylediklerini.

ATATÜRK dedi ki: ”DÜNYADA HERŞEY KADININ ESERİDİR...”
Ey kadınlar!siz de inanın bu söze ve kıymetinizi  bilin;sizin inanmadığınıza başkalarını inandıramazsınız çünkü.

Saygı ve sevgiyle.