BİTMİYEN OYUNLAR
Süheyl ÇOBANOĞLU
Kin ve nefret, gönüllerin iltihabıdır derler ama Batı dünyasının Türk ve Müslümanlara olan kini hiç bitmiyecek bir hastalık halini almış yüzyıllardır. Ekonomileri bozulup işleri sıkıntıya girdikçe nefretleri daha da açığa çıkıyor. Son gelişmelere bir göz atalım.
ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi'nde görüşülmekte olan Dışişleri Yetki Yasası’na eklenen Türkiye'deki dini özgürlüklerin durumuyla ilgili değişiklik önergesinde, "ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'dan, Türk hükümetine, dini ayrımcılığın tüm şekillerine son vermesi, ibadet özgürlüğünü ve Hıristiyan toplulukların dini eğitim verme hakkını teminat altına alması, kiliselerden el konulan tüm mal varlıklarını iade etmesi, kiliseler ve kilise mallarının sahiplerine, bu mallarını muhafaza edebilmeleri ve onarmalarına imkan tanıması" gibi çağrılarda bulunması isteniyor.
Tasarıya eklenmek istenen "Osmanlı İmparatorluğu'nun egemenliği altındaki Hıristiyanları kasten yok ettiği" yönündeki 1915 yılı olaylarına ilişkin Ermeni iddialarına zemin oluşturabilecek ifadenin dahil edilmemesi, Türk çevrelerce, Ermeni lobisinin bu kez de amacına ulaşamadığı şeklinde yorumlandı!!!
Ama bu arada Ermenistan Devlet Başkanı Serj Sarkisyan’ın Ermeni gençleri ile katıldığı bir programda Dağlık Karabağ bölgesinin kendi nesli tarafından alındığını, Ermeni gençlerinin ise Ağrı’yı almaları gerektiğini ifade etmesine nedense ses çıkaran yok. Efendi sen açıkça Türkiye’den toprak talep ediyor ve gençlerine bunu hedef gösteriyorsun. Amacın savaş çıkarmaksa biz hazırız buyur gel, bekliyoruz.
Norveç'te aşırı sağcı Anders Behring Breivik'in 93 kişiyi öldürdüğü katliamı önyargıyla anında İslami terör olarak niteleyen çirkin Batılı, acı gerçekle karşılaşınca bu iş islamcıların yaptığı eyleme benziyor falan demeye başladı. Adamların kafaları şartlanmış, ne yaparsan yap kendilerinden olmıyanla ilgili şablonu değiştirmek çok zor.
Batının Haçlı zihniyeti, kapımıza dayanmıştır. Bir cami minaresinin yüksekliğine dahi tahammül edemiyen, ülkesindeki yabancıların evlerini yakan, masum insanları katleden Avrupalı , kutsal kitabımıza dinimize hakaretlerde bulunan batılı, neredeyse her müslümanı terörist gören Amerikalı bizi bizden daha çok sevemez. Bir an evvel gafletten uyanmalıyız. Afganistan, Irak, Libya ve Suriye’de olup bitenleri görme zamanıdır. Bugünkü müttefiklerimizin silah namluları yarın bize dönebilir.
BDP özerlik ilan etmiş ve vergi vermiyeceklerini ama devletin kendilerine de destek sağlamasını istemiş ve uluslararası güçlerden tanınma bekliyoruz…diye eklemişler??? Nihai amaç, ayrı devlet kurmaktır. Dış güçlerin zoruyla elde edilen bir özerkliğin, iç çatışma-kaos süreçlerinden geçerek ayrılmaya gideceğini herkes biliyor. Yok ayrılmak istemiyoruz vs. gibi bazı açıklamalar ise tümüyle yalandır. Bu tavırlar, birlikte yaşama koşullarını dinamitliyor, toplumda derin bir kırılmaya yol açıyor. Hakkımızda hayırlısı olsun.
“Türküm doğruyum, çalışkanımla..." başlıyan andımızdan bazıları rahatsızlık duyarken "Amerika Birleşik Devletleri'nin BAYRAĞINA ve o bayrağın simgelediği CUMHURİYETE Bağlılık için and içiyorum. Herkes için özgürlük ve adaletle, ALLAH'ın gözetiminde, BÖLÜNMEZ, TEK VATAN" diye her sabah okullarında öğrencilere kendi andını söyleten ABD’ye gıpta ediliyor…Bu ne perhiz, ne lahana turşusu. Neden Türk sözünden korkuluyor ve Büyük Atatürk’ün “Ne mutlu Türk’üm diyene.” sözü bile dağlardan taşlardan silinmeye çalışılıyor… Bunun antitezi ulus devlet konusunda duyarlı olmaktan ve üniter yapıyı savunmaktan geçer. Diğerleri laf-ı güzaftır, aldanmayın.
Yorumlar