Ne zaman 24 Kasım öğretmenler günü yaklaşsa aklıma hatıralar gelir , öğretmenliğin bir meslek değil yaşam tarzı olduğu ve öğretmenlikte emekli olmak gibi bir şeyin olmadığını anımsarım .Ve her an büyük bir gururla iyi ki öğretmenim derim…

Hayatıma anlam katan tül öğretmelerimin öğretmenler gününü kutlar ve  , ilk heyecanımı da sizinle paylaşmak isterim 

Özden Aşar COŞAR 

Eğitimci yazar

SEN BEN YOK BİZ VARIZ

Hevesim kursağımda kaldı dedikleri bu olsa gerek.neydi şimdi bu,gözlerimi açıp kapatsam değişirmi? Cık yok hiçbirşey değişmedi.saniyeler içinde aklımdan milyon tane senaryo geçti

Sınav sonucu açıklanmış ve ttaaa taaa tam Siirt Evren anaokulu, anneme böyle mi söylesem yoksa sadece kazandım deyip lafı eveleyip geveleyip süreyi mi uzatsam diye düşünürken ekranda yanan sönen ışık kendime getirdi beni. hadi gazam mübarek olsun artık öğretmenim……

Annem bana sım sıkı sarıldıktan sonra beklenen soruyu sordu

Neresi dedin Siirt mi? Eyvahhh!!

Bu eyvah herseyi özetledi annemin gözünde iki damla yaş….

Aradan bir hafta geçmesine rağmen gündem hep aynıydı,duyan duymayana duyurmuş. Oh kazandı maşallah,ne SİİRT mi olsun evladım ne yapacaksın görev görevdir derken ki yüz düşürmeler.

Yaklaşık bir saattir yolda olmamıza rağmen annemin gözyaşları hiç durmadı..bense mutlu ve umutlu,aynı zamanda ürkek bir öğretmen. Nihayet BATMAN yazan levha gözüktü.kulağımıza hiç aşina olmadığımız konuşmalar gelsede ve ne dediklerini hiç anlamasam da bence gayet sevimliler.,

Ben TV de gördüğümün ve anlatılanların aksine çok beğendim batmanı ve kan kırmızısı gelincikleri. Siirt otogarına gelmiştik, otobüsten inmemizle muavin sanki kırk yıllık dostumuz gibi çantalarımızı kucakladı,bu hürmet bu iyi niyet cok hoşuma gitmişti.baş göz üstüne diyen dolmuşçuya ne demeli anlaşılan selamlaşmalar bu şekilde yapılıyor buralarda baş göz üstünee ne özel ne güzel selam vermek..

Anneminde ağlaması durmuş bu ilgiden hoşnut olmuşa benziyordu.

Okulda ilk günüm

Bu kokuda ne, bu amca ne demişti çavani başemmi, ay burası anaokulu olmalı ve bunlarda minik öğrencilerim

Ama bu işte bir terslik var bunların hiçbiri Türkçe konuşmuyor, ne dediklerini nasıl anlıycaksam artık,

Elime bir ıslak mendil alıp bana şaşkın şaşkın bakan öğrencilerimi tek tek sildim hem ağladım hem sildim. Çocuklar şaşkın şaşkın bakarken bir yandan da onlarla tanışmaya çalışıyordum beyhude çırpınıyordum

O sırada yan sınıfta ki feyruz hoca galiba başıma geleceği tahmin ettiki kapıyı vurup içeri geldi. 

‘ağlama canım merak etme buraları o kadar çok sevecksin ki buraya gelen ağlayarak gelir giderken ise daha çok ağlayarak gider’

Eminim öyledir diyebildim ama içimden (kesin mutluluktan ağlıyarak gidiyorlardır )dedim

İsimlerini kürtce sorup bana söyledi ve yardım istersen beni çağır deyip çıktı.hayda neydi bu çocuğun ismi ? isa mıydı hımm isa evet, bir şey anlatmaya çalışıyor 

Efendim hıııı mııı derken ne dediğini hiç anlamadım aklıma feyruz hoca geldi gidip sesleneyim derken üff bu kokuda neee,bu çocuk niye ağladı şimdi derken, yavrucak altına yapmış meğer ,o ağladı ben ağladım…..

Kendi ülkende turist olmak bu olsa gerek, çocuğu da kendimi de temizledim ve burada nasıl öğretmenlik yaparım diye ağlaya ağlaya ilk günü bitirdim.

Artık kokular beni rahatsız etmiyor. Öğrencilerimle de iletişim kurmaya başladık. Türkçe konuşmaya başladılar.

Yarı anlaşıyoruz diyebilirim içimde uçuşan kelebekler neyin nesi ,çocuklar her Türkçe kelime söyledikçe öğreniyorlar diye havalara uçuyorum.vay be bu mutluluk tarif edilmez ,yaşanır.

Artık her gün kucağımda güller cebimde sevgi notlarıyla sınıfa girer olmuştum,öğretmen diye selendiklerinde öğretmenim diye düzeltip gülüşmeye başlamıştık

Ben bu çocukları çok sevmiştim

Burada insanlar o kadar saf o kadar kandırılmaya müsaitti kişimdi anlıyordum bu insanları neden bukadar kolay kandırabildiklerini

Bir çoğu ne desn inanır elindekini avcunda kini seninle paylaşırdı.

Benden yaşça büyük olmalarına rağmen saygıyla önlerini ilikler elimde bir şey varsa hemen uzanır hoca sana taşımak yakışmaz derlerdi.

Okulumun yan bahçesi ilkokuldu orda ki kızlar arda sınıfımıza gelip bize yardımcı olmak ister hemde sohbet ederlerdi.

Helin de 12-13 yaşlarında güzel ve iyi Türkçe konuşabilen bir kızdı

Her fırsatta yanıma gelir sohbet ederdik

Ailesini anlatır,okumayı nekadar sevdiğini anlatır benden de gezdiğim yerleri anlatmamı isterdi

Haylim de bari gezeyim öğretmenim derdi

Ben de ona vatan sevgisini,ülkemizi ,yaşanılan savaşları anlatırdım.bazılarına o kadar şaşırırdı ki gülmemek için kendimi zor tutardım.mesela onların dedelerinin de Çanakkale de savaşıp şehit olduklarını anlatıp bununla ilgili resimler gösterdiğimde hüngür hüngür ağlamış

Ama bize hiç bunları söylemediler bu bayrak bizim değil dediler meğer bu al kanlar bizide simgeliyormuş öğretmenim deyip boynuma sarılmıştı

Yine bir gün okula geldiğimiz sabah okulu camları taşlanmış,duvarlarına yazılar yazılmış halde bulduk

Ne yani bumuydu özgürlük!bumuydu kendini ifade etmek!iyiyde bu okulda okuyanlar zaten sizin çocuklarınız diye avazım çıktığı kadar bağırdım.tüm ilkokulun çocuklarına hadii bizide yakın beni duyun diye haykırarak ağlaya ağlaya sınıfıma çıktım.

O kadar kendimden geçmişim ki yarım saat sonra kendime gelebildim.o gün ne helinle nede diğerleriyle konuşmadım.ama rutin her gün yaptığım gibi vatanımızın kıymetini,okumanaın önemini anlattım.kendi kendime de anlatıyorum ama ne fayda bir kulaklarından giriyor öteki kulaklarından çıkıyor diye söyleniyordum.kocaman insanlar anlamıyo bu küçücük çocuklar ne anlasın beni diyordum,

Ama bir gün benim bu düşüncelerimi yerle bir edip beni bile şoka sokacak bir olay yaşadık

Sabah okula geldiğimde genç bir çocuk okulun bahçesinde durmuş çocuklara kürtçe birşeyler söyleyip hararetli hararetli bir şeyler anlatıyordu.uzaktan gördüğüm kadarıylada elinde Türk bayrağı vardı

Ben tam olayı anlamaya çalışırken çocuk bayrağı ortadan ikiye böldü, benim elim ayağım titremeye başladı koşarak çocuğa doğru atıldım ki benim hiçbirşeyden haberleri yok onlar ne anlasın dediğim beş yaşındaki çocuklarım çocuğun bacağına yapıştılar.’

‘yapma!o bizim bayrağımız,yapma bayrak kutsaldır diye bağırmaya başladılar’çocukta bende okadar şaşırdık ki ben olduğum yerde kala kaldım çocuk kem küm edrken yan tarftan helin de geldi

Sen ne yaptığını sanıyorsun haddsiz dedi

Çocukta aynı hırsla 

Bu bizim bayrağımız değil dediğinde helin kürtçe avazı çıktığı kadar bağırarak çocuğa bir tokat attı

Bu canını yaktımı haa yaktımıı ! bu vatan elimizden giderse bu bayrak inerse on katı canın yanacak hem senin hem sevdiklerinin  diyerek kovaladı çocuğu

Çocuk şok olmuş bir vaziyette hem helinden hem benim miniklerden çekine çekine bahçeyi terk etti

Helin Türk bayrağını öpüp yırtıklarını onarrcasına düzeltip bana uzattı

Öğretmenim bu bayrak ta bu vatanda bizim diye mırıldandı

Ben gözlerimde iki damla gurur gözyaşı ile helini ve çocukları anlından öpüp kucakladım.anladım ki eğitim her kapıyı açar ve ister atmış yaşında ister beş yaşında olsun onlara değer verip öğrettiğimizde herkes eğitilir. Bu bayrak bizim bu vatan bizimm

İnstagram: @benim_gozumlegezelim