B i z d e A y d ı n D e d i ğ i n : İLLE DE DEVLETİ SUÇLAR !
Muhsin BOZKURT
Hemen her şeyde kendimizi, kendi devletimizi yüzde yüz tenkit edip eleştirmek; Türkiye’de kimi aydınlarımızca maalesef modadır. Hele son senelerde, bu, had safhadadır.
Elbette Türk Devleti’nin, Türk hükümetlerinin –her devlet gibi- hataları olmuştur! Her zaman da olacaktır. Şüphesiz hiç olmaması en büyük temennimizdir. Fakat mümkün değildir. Yine de hata ve kusurları mümkün mertebe en aza indirmeye çalışmak gayemiz olmalı. Zaten öyledir.
Çünkü fert ve bireyler nasıl ki hatadan beri değillerdir! Böyle fertlerden müteşekkil / teşekkül eden / meydana gelen hükümetler de kusur ve yanlışlıklara düşmekten, hiçbir zaman kurtulamazlar!
Fakat ne hikmetse, devletin yüksek kademelerinde görev yapmış kimileri:
Zincirden boşanmışçasına hemen alıyor sazı eline
Verip veriştiriyor şuursuzcasına kendi devletine
Oysa önemli görevlerde bulunan bu muhteremler, her ne kadar emekli olsalar da, yine de aynı hüviyet ve kimliklerini zımnen / dolayısıyla sürdürüyorlar demektir. Görevleri sırasında gösterdikleri hassasiyeti, aynen muhafaza etmekle manen mükellef ve yükümlüdürler. Zira vatan-severlik bunu amirdir / bunu gerektirir.
Böylelerinin kendileriyle mezara götüreceği çok şeyleri faş etmelerinde nice mahzurlar vardır. Çünkü her doğruyu söylemek asla doğru değildir.
X
Gerçek bu merkezdeyken, devletin hayati yüksek bir mevkiinden emekli olmuş biri; Devlet’in; Güneydoğu hususunda ve terör konusunda –hem de- 80 yıldır yanlış yaptığını söyleyebilmiştir! Bu durumda insan, Nasrettin Hoca’nın “Hırsızın hiç mi kabahati yok!” dediğini hatırlamadan edemiyor.
Terör ve insanlık suçu işleyenlere, eli kanlı zalimlere, ülkeyi yakıp yıkanlara, bebeklere varıncaya kadar üzerlerine kurşun sıkanlara, kendi insanını bile gözünü kırpmadan öldürenlere, eline silah alıp dağa çıkanlara hiç laf etmedikleri, hiç toz kondurmadıkları halde; vurun abalıya kabilinden sadece Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne ver yansın etmeyi marifet sayanlar var.
Bunlar “Es-sebebü ke’l-fail.” / “Sebep olan yapan gibidir.” Hükmünü hiç mi akıl etmezler?
Bunlar “Ölende mi kabahat, yoksa öldürende mi?” halk deyişini hiç mi hatırlamazlar?
Bunlar dış dünyanın, Hıristiyan Âlemi’ndeki resmiyetin; Türk ve İslam düşmanlığını, bir türlü terk edemediklerini, Türk Milleti’ne karşı göstere geldikleri yersiz kinlerinden asla vazgeçemediklerini ve vazgeçmeyeceklerini hiç mi düşünmezler?
Yanlış anlaşılmasın, geniş, masum halk kitlelerini suçlamıyorum. Ancak Batılı devlet resmiyetlerini kastediyorum. Zaten Batı halklarını da aleyhimize çeviren ve bize karşı kışkırtan onlar değil mi?
X
Bu hususları hiç hesaba katmayan mezkûr / adı geçen bazı önemli emekliler; “Adına ne derseniz deyin, Güney-Doğu sorununu bir türlü çözemedik çözemiyoruz!” diyor ve ekliyorlar: “Çünkü politikalarımız başarısız oldu!” Böyle diyerek hemen çıkıyorlar işin içinden…
Ne zannediyor bunlar? Başarısızlık demesek bile, tabii ki tam bir sonuç almak o kadar kolay değil. Zira dost (!) ve müttefikimiz (!) Batı; mütemadiyen /devamlı surette dışarıdan üflüyor, içimizdeki teröristler de burada oynuyor!
Bu durum karşısında insan: “ İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden, bizi helak eder misin Allahım?” (A’raf: 155) demekten kendini alamıyor.
X
Dış tahrik durmayınca içteki kıpırdanma durmaz hiç
Yel durmayınca deniz durulmaz yüzler de olmaz behiç
Dış ve hatta iç kışkırtmalar kesintisiz süre dursun
Terör vatanın her köşesinde nice tuzaklar kursun
Sonra da kalkıp diyerek olduk başarısız ucuz bir laf
Ben bunu bilir bunu söylerim söylenenler laf-ı güzaf
X
Yoksa hatasız iktidar, kusursuz devlet olmaz.
Bize ne oluyor ki, hatadan beri idareciler arıyor; bulamayınca da ümitsiz oluyoruz.
Kaldı ki iç-dış mihrakların parçalamak olunca niyeti
Çok uzun sürer söndürmek fitne denen böyle korkunç illeti
Yorumlar