1995 yılında Sırpların sivil ve silahsız Bosna'lı Müslümanları Hollandalı askerlerin gözü önünde vahşice katletmesi insanlık tarihinin gördüğü en utanç verici ve yüz karası soykırım olaylarından biridir. Srebrenitsa'ya giren Sırp güçleri 2.nci Dünya savaşından sonra en büyük etnik kıyımı gerçekleştirmiştir. Sırp Ordusunun silahsız-savunmasız sivil Bosnalı Müslümanlara karşı 1992-1995 yılları arasında sürdürdüğü bu adaletsiz ve kirli dram yaklaşık 350.000 insanın hayatına malomuştur. Sorumlu olduğu bölgedeki sivilleri korumakla yükümlü Hollanda Askerlerinin de kendi elleriyle Sırp Ordusuna teslim ettiği Sivil ve Silahsız insanların vebali üzerlerinde kalmıştır. 1993'te Birleşmiş Milletler tarafından Zepa ve Goradze ile birlikte "güvenli bölge" ilan edilen ve Birleşmiş Milletler koruması altında bulunan Srebrenitsa , iç savaş nedeniyle Sırp katillerden kaçan sivil Müslüman Bosnalıların sığındığı yer olmuştu. Fakat üç yıldır süren savaşın sonuna doğru gelindiğini ve Bosnalı Müslüman Savaşçıların bir çok cephede zafer kazanmaya başladığını gören Sırplar , stratejik açıdan önemli gördükleri Gorazde ve Srebrenitsa'yı ele geçirmek için tüm güçleri ile yüklendiler.Bu maksatla Srebrenitsa'yı kuşattılar.Hollandalı askerler korumaları altındaki Bosnalı Müslümanların ellerinde kalan son güvenceleri olan silahlarını toplamışlar ve tamamen savunmasız ve çaresiz kalmışlardı. Siyasi Lider Radovan Karadziç'in Mart 1995'te Zepa ve Srebrenitsa'yı dış dünyadan tamamen koparılması emri üzerine yardım konvoylarının ulaşılması engellendi.Yine Karadziç'in "hepsinin öldürülmesi gerekiyor" talimatı üzerine Sırplar kasabayı ele geçirmek amacıyla 09 Temmuz'da operasyona başladılar. Bu maksatla BM.Barış gücündeki Hollandalı askerlerin gözetleme mevzilerine saldırarak 30 kadar Hollanda askerini rehin aldılar. Ertesi gün Sırp Ordusu Srebrenitsayı top ateşine tuttu. Holanda askerleri , Sırplara geri çekilmezlerse Nato'nun hava saldırısı düzenliyeceğini bildirdi. Sırpların geri adım atmaması üzerine Nato savaş uçakları Sırp mevzilerine bir iki bomba attılar. Fakat Sırp Genelkurmay Başkanı Ratko Mladiç rehin Hollanda askerlerinin öldürüleceği tehdidinde bulunarak cevap vererek onları engelledi. 11 Temmuz 1995'te Sırplar Srebrenitsa'ya girdiler. O gün 15 bin kadar sivil Boşnak dağlara kaçtı. Bunların bir çoğu topçu ateşi ve keskin nişancılar tarafından öldürüldü. Ayrıca kaçarken Arkan'ın Sırp Paramiliterleri tarafından yakalananlar da acımasızca öldürüldüler. Bunlardan çok azı dağları aşıp Tuzla'ya ulaşabildiler. Şehri terkedemeyip Potoçori'deki Hollanda üssüne sığınan 20.000 civarındaki Bosnalı Müslüman da Sırpların eline düştü.16 ile 70 yaş arasındaki bütün erkekleri "savaş suçlusu sanıkları sorguya çekmek" bahanesiyle güya kendilerini koruyacak olan Hollandalı askerlerin gözleri önünde ayırmaya başladılar. 60 kadar otobüs ve kamyona doldurulan erkeklere esir değişimi için Tuzla'ya götürülecekleri söylenmişti. İki gün süren bu katliamın ardından kendilerine hiç bir şey yapılamıyacağı garantisi verilen bu insanlardan hiç biri kurtulamadı. 20.nci yüzyılın sonunda yaşadığımız bu soykırımda şehit edilen tüm Bosna'lı kardeşlerimizi rahmetle anıyorum.Allah rahmet eylesin. 1995'te Boşnaklara yönelik katliamın soykırım tanımın şartlarını taşımasına rağmen Uluslararası Lahey Adalet Divanı Sırbistan'ı Srebrenitsa katliamından direk sorumlu tutmadı. Malesef doğrudan sorumlu olmak veya soykırıma iştirak etmek suçlarından akladı. Sadece bu soykırımın yapılmasını önleyememekten sorumlu olduğuna karar verdi !!! Hollanda hükümeti de yıllar sonra korumalarına teslim edilmiş silahsız-sivil ve masum insanları Sırplara teslim ederek katledilmesine seyirci kalan askerlerini madalya ile ödüllendirdi !!! İşte samimiyetsizlik , iki yüzlülük ve çifte standart... Bunların insanlık adına konuşmaya ve başkalarına kriter dayatmaya hakkı var mı? Utanmadan gerçekte var olmayan Ermeni Soykırımı diye bas bas bağırıp , bizi suçlamaya hakkı varmı ? Lütfen unutmayalım son iki yüzyıldır dünyada özellikle Müslümanlara ve Türklere soykırım yapılmaktadır.