Türkiye’nin güneydoğusunda yaşıyordu, daha 17 yaşındaydı ve hem okuyor hem de çalışıyordu.. Lise son sınıfta idi ve 10 yaşından beri inşaatlarda boyacılık yapa yapa ustası olmuştu işinin. Kusursuz yapardı işini ve severek yapardı… Bazen boyadığı evlerin belli duvarlarına motifler çizerdi, bir hattat ustalığı ile.. Bazen de fayansları kullanırdı nakış, nakış işlerdi duvarları… Bazen işi iyice abartır; boyadan öte hattat çizgilerden de öte, elindeki fazla fayans parçalarını kırarak mozaikler döşerdi belli duvarlara öyleki eserlerine bakanlar kaybolurdu hayal alemlerinde.. Aşkını anlatırdı boyadığı duvarlara!! imkansız aşkını işlerdi hattatvari sırlı karışık çizgilerde!! İmkansızı yaratmaya çalışırdı, karma karışık mozaiklerde.
İşinin ehliydi, toy bir delikanlı lise son sınıf öğrencisi Harun!! Okulunda da oldukça başarılı idi. Ailenin ümidi kız kardeşlerinin biricik abisi, annesinin ciğerinin ortasydı Harun… Babasının gururuydu.. Eli de ekmek tutardı ya!!… Harun’un kendine hayrı yoktu işte!! Bir gizli sır saklar gibi her zaman yalnız, her an düşünceli, her an endişe içinde.. derin derin ahhhh çekerdi genç adam.. Annesi deli olurdu…
Annesi -Yediyi yere mi verdin aa oğlum?? Nedir derdin.. Ciğeri yanan analar babalar böyle iç çekmez kuzum… Söyle bana derdini dök içini annen kurban olsun sana… de hele sevdiğin varsa gidipte isteyeyim.. düşmanın varsa babangiller gitsinler üstüne!! Nedir derdin Harun’um? anlat bana, yüreğim dayanmaz oldu iç çekişlerine…
Nasıl desin Harun? Derdini nasıl desin? Kime söylesin?? Kime anlatsın aykırı aşkını? Toplumun yüzkarası mı olsun? Anne babasının yüzünü mü eğsin? Kız kardeşlerinin namusunu tehlikeye mi atsın? Ailecek kanlı düşman mı kazansınlar?? Ahh nasıl desin derdini??.. Nasıl diyebilirdi??
Ama tek tesellisi vardı ki ona yetiyordu bu.. Aşkı karşılıksız değildi.. işte bundan emindi… Ve ona yetiyordu!!.. Gülen gözleri Güllü’nün; içindeki her korkuyu silip atıyordu, her riski göze almasına yetiyordu.. Kelle koltukta, canı Güllü’nün yoluna fedaydı!! Ne annem dedi, ne babam nede kız kardeşlerimin namusu dedi ve derdini Güllü’den başka kimse ile paylaşmadı…
Kapı komşuları Mehmet amcası memlekete gitmişti.. Annesinin sıkı dostu 30 yaşında ki Güllü teyze 4 çocuğu ile evde yalnızdı.. İçinden çıkamadığı imkansız aşkını bu gece sonlandıracaktı Harun!!… Ya Güllü onunla kaçacak ya da Mehmet amca eve geldiğinde karısı Güllü’nün ve komşu oğlu 18’ne yeni basmış Harun’un ölüsünü bulacaktı!! Hem de 4 çocuğu ile aynı odada…
Geriye dönülmez bir karar almıştı Harun!! Gecekondu mahallesiydi onların ki; iki adımda Güllü teyzelerin kapısını tıklattı, gece saat sabahın bilmem kaçı!! Güllü açtı kapıyı.. Ve donup kaldı….
Harun -Yürü gidiyoruz!!
Zaten gündüzden bir kağıda karalamıştı planını ve Güllü’nün eline sıkıştırmıştı.. Kararı kesindi ya ölecekler ya da kaçıp gideceklerdi.. Nereye diye sorma sadece bana güven diyordu Harun.. Aykırı ve imkansız olan 5 yıllık içinde yanan ve bir türlü sönmeyen bir ateşi söndürecekti genç adam… Aldı Güllü’yü ve arkalarında bıraktılar 4 çocuk ve yıkılacak olan iki aileyi.. Türkiye’de kalmaları imkansızdı.. Bir tekne ile Yunan dalarına kaçtılar.. İşinin ehli genç adam Sığınma talebinde bulundu. Aykırı aşklarını anlattılar ve asla geri dönemeyeceklerini…
2011 yılında Atina’da tanıştım Boyaçiii Şirketler gurbunun sahibi; Güllü ve Harun çifti ile bir çocuklu 23 yıllık evli.. Atina’da mutlu bir Türk aile!! Atina’lı Boyaçii Harun ve eşi Güllü...