Büyük Türk hakanı Atatürk, bazılarının milletimizi Amerikan mandası, bilmem ne mandası altında esir etmek, köleleştirmek, sömürgeleştirmek istemelerine karşı çelikten bir irade olarak dikilmiştir. Öncü lider Türk beyi Atatürk demek istiyordu ki: Türk milletini kimse köleleştiremeyecektir. Türk milleti asil bir millettir, kendi işini kendisi görür, kimsenin boyunduruğu altına girmez, ya tam bağımsız ve bağlantısız hür bir millet olarak şereflice yaşar ya da asaletlice, izzetiyle ölür. Bunun ortası olmaz. Sırf biyolojik varlığını devam ettirmek adına şerefsizce bir kölelik hayatına razı olmaz.
Ama maalesef günümüzde Türk milleti, kendi gafleti sayesinde, aldatılmışlığı, uyutulmuş olması, türlü yönlerden kandırılmış olması sayesinde Amerika mandacıları, Avrupa Birliği işbirlikçileri, Ermenici, Kürtçü, bilmem neci lobiler tarafından kıskıvrak teslim alınma sürecini yaşamaktadır. Türk milletinin bütün yer altı ve yer üstü kaynakları, siyaseti, kültürü, her şeyi emperyalistler tarafından yağmalanmakta, para toplayan ve dağıtan kurumlarına el konulmaktadır.
Türk’e de kendi vatanında işsizlik, açlığa mahkumiyet, yabancı efendilere işçilik, yabancıların kendi vatanımızda ele geçirdikleri büyük mağazalarının, iş yerlerinin kapısında güvenlik görevlisi olmak ya da masrafını karşılayamayan bir çiftçi olmak ya da bulabilirse küçük memuriyet kalmaktadır. Atatürk, manda olmamak, istiklal bütünlüğüne sahip olmak için o destansı Millî Mücadeleyi verdi ve akabinde Cumhuriyeti kurdu.
Atatürk, Cumhuriyeti Türk evladı kendi vatanında kendi ekonomik imkanlarını kendi lehine kullansın, yer altı yer üstü kaynaklarının sahibi kendisi olsun, kendi vatanının efendisi de işçisi de kendisi olsun, kendi siyasi kararlarını kendisi versin, kendi millî kültürünü kendisi yaşasın, yaşatsın ve geliştirsin diye kurdu.
Atatürk, Cumhuriyeti aldatma, kandırma, uyuşturma, uyutma kafa ütüleme ustası ibişler tarafından Türk milletinin sessizce tasfiye edilmesi için kurmadı.
Atatürk Cumhuriyeti, dahilî ve haricî bedhahların işbirliğiyle Türk millet birliği parçalansın, çok dilli, çok başlı etnik kabileler karmaşasına dönüşsün diye kurmadı.
Atatürk Cumhuriyeti, Türk milletinin canına, malına, evladına, ırzına, dinine, diline kastetmiş dağ eşkiyasının kahramanlar gibi karşılandığı, sınırlarının yol geçen hanına döndüğü bir ülke olsun diye kurmadı.
Atatürk Cumhuriyeti, Amerika’nın Büyük Ortadoğu Projesinin uygulama alanı olsun diye kurmadı.
Atatürk Cumhuriyeti, Türk milleti Avrupa Birliğinin ev ödevleriyle, dayatmalarıyla, korkutmalarıyla, tehditleriyle kedinin fareyle oynadığı gibi itilip kakılsın diye kurmadı. Bunlar daha da uzatılabilir.
Ayrıca Filiz’in Atatürk’ün Gençliğe Hitabesini hatırlatması da yerindedir. Milletimizin bugün içinden geçmekte olduğu sıkıntılı dönem için bu metnin büyük bir önemi var.
Zira günümüz Türkiye’sinin genel gidişatı, Atatürk’ün ileri görüşlülüğünü teyid eden bir yapıya sahip. Gençliğe Hitabe’de vurgulanan hususların neredeyse tamamının günümüzde var olması, Atatürk’ün dehasının ve güçlü sezgilerinin bir yansımasıdır.