Ankara

Altun, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığınca, NATO Liderler Zirvesi kapsamında Litvanya'nın başkenti Vilnius'ta düzenlenen Türkiye'nin Transatlantik Güvenliğine Katkıları ve NATO'nun Dönüşümü Paneli'ne, video mesaj gönderdi.

İçinde bulunulan çağın, küresel güvenlik ve refah, ekonomik krizler, salgınlar, kıtlık, iklim krizi, doğal afetler gibi çeşitli unsurlar tarafından tehdit edildiğini dile getiren Altun, geçen birkaç yıl içinde yaşanan pandemi, siyasi uyuşmazlıklar, askeri çözüm arayışları ve Türkiye özelinde yaşanan deprem felaketi dikkate alındığında, enerjilerinin büyük bir kısmını bu meselelere yönlendirmek durumunda kaldıklarını söyledi.

Türk Milli Bilgisayar Klavye Takımı 14 madalyayla dünya şampiyonu oldu Türk Milli Bilgisayar Klavye Takımı 14 madalyayla dünya şampiyonu oldu

Fahrettin Altun, Türkiye'nin asrın felaketinin üstesinden daha önce görülmemiş bir devlet-millet dayanışmasıyla gelmeye gayret ettiğini belirtti.

Deprem sürecinde yaptıkları uluslararası yardım çağrısının çok geniş karşılık bulduğunu anımsatan Altun, "Dünyanın dört bir yanında bulunan 100'den fazla ülke yardım teklifinde bulunmuş, 70'ten fazla ülkeden gelen 10 bini aşkın personel, deprem bölgesinde yürütülen arama-kurtarma faaliyetlerine destek vermiştir. Bu doğrultuda bizden desteklerini esirgemeyen tüm dost ülkelere huzurlarınızda bir kere daha teşekkür etmek istiyorum." diye konuştu.

Altun, küresel güvenliğin, birçok unsur tarafından tehdit altında olduğunu, başlangıçta bölgesel olarak baş gösteren sorunların, zamanla etki alanını genişleterek küresel sorun haline gelme potansiyeli taşıdığını dile getirdi.

"Önerimiz, uluslararası dayanışma ve işbirliğine önem verilmesidir"

Bu bağlamda ister yerel olsun ister bölgesel, küresel bir etki alanı oluşturmaya matuf her türlü sorunun küresel çözüm arayışlarını gerekli kıldığını vurgulayan Altun, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Küresel sorunlara karşı alınan geç kalınmış, iyi düşünülmemiş, iyi analiz edilmemiş ya da sadece yerel ölçekte kalan tedbirler, bu sorunların kısa süre içerisinde küresel güvenliği tehdit eder hale gelmesine yol açabilmektedir. Bu sebeple, çözüm olarak bizim ortaya koyduğumuz öneri, uluslararası dayanışma ve işbirliğine önem verilmesidir. Belirli bir bölgede meydana gelen kriz zamanlarında devletler, çıkar çatışmalarını ve çekişmelerini bir süreliğine de olsa bir kenara bırakma ve sorunun insani boyutunu öne çıkarma eğiliminde olabilmeliler. Bu tür sınama zamanlarında gösterilen dayanışma, devletler ve halklar nezdinde göz ardı edilemez, ortak bir insanlık bilinci geliştirmekte ve uzun vadede barış ve güvenliğin korunmasında motivasyon işlevi de görebilmektedir. Bu kapsamda uluslararası işbirliği konusunda etkin bir örnek olarak NATO'nun önemli işler yaptığını elbette biliyoruz ve işlevselliğinin daha da artırılması gerektiği ile alakalı çağrılarda bulunuyoruz."

Fahrettin Altun, günümüzde 31 üyeye sahip olan NATO'nun, kurulduğu günkü tarihsel şartlar değişmiş olsa bile bugün tüm müttefikler için büyük bir işbirliği ve dayanışma alanı oluşturduğuna dikkati çekti.

Kuruluş amaçlarından olan istikrar ile refah için NATO'nun bugünkü eylemlerinin uluslararası işbirliği ve dayanışma yönünde olması gerektiğini belirten Altun, şu değerlendirmelerde bulundu:

"NATO'nun, halihazırdaki küresel krizler, belirsizlikler ve aynı zamanda bunların gelecekte yaratabileceği sorunlarla baş edebilme ve çözüm üretebilme kabiliyetinin geliştirilmesi, ittifakın geleceğinin şekillendirilmesi bakımından da öncelikli meseleler arasındadır. 'NATO 2030: Yeni Bir Çağ İçin Birliktelik' başlıklı raporla, ittifakın stratejik ve siyasi yönünün güçlendirilmesi yönünde bir irade ortaya konulmuştur. 2030 vizyonunda, NATO'nun, güvenlik örgütü olarak sadece üye ülkelere değil, küresel güvenliğe katkı sağlayan bir örgüt olması yönündeki hazırlıkları net şekilde de görülmektedir. NATO, ülkemizin güvenliğinin temininde önemli bir rol oynamış ve Avrupa-Atlantik yapılarıyla işbirliği hedefimize muhtelif açılardan önemli katkılar sunmuştur. Türkiye de ittifaka üye olduğu 1952 yılından bu yana kapsamlı askeri yetenekleri, sahip olduğu tarihsel birikimi ve kültürel ilişkileriyle İttifakın küresel barış, huzur ve güvenlik hedeflerini gerçekleştirmek amacıyla üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmiştir. Tüm bunlar dikkate alındığında, NATO'da uluslararası işbirliği ve dayanışma yönünde daha fazla enstrümanla hareket etme kabiliyetine sahip bir dönüşüm beklentisi oluşmuştur. Türkiye de bu yönde bir dönüşümün gerçekleşmesi için NATO ile işbirliği halindedir."

"İsveç'in provokasyonlar karşısında gerekli tedbirleri almaması..."

İletişim Başkanı Altun, NATO'nun 2022 Stratejik Konsepti'nde de belirtildiği üzere, ittifakın temel görevlerinin yanı sıra en önemli meselelerinin başında terörle mücadelenin geldiğini, bu kapsamda Türkiye'nin de terörle mücadele konusunda ittifak üyelerinin desteğini görmek istediğini vurguladı.

Finlandiya ve İsveç'in üye olmak için başvuruları söz konusu olduğunda çekince ve beklentilerin bu devletlere ve diğer müttefiklere açıkça ifade edildiğini hatırlatan Altun, nihayetinde Türkiye, Finlandiya ve İsveç'in geçen sene düzenlenen NATO Madrid Zirvesi'nde, üçlü bir muhtıra imzaladıklarını anımsattı.

Bu anlaşma uyarınca kurulan Daimi Ortak Mekanizma açısından özellikle terörizmle mücadelenin büyük önem taşıdığına dikkati çeken Altun, şu görüşleri paylaştı:

"Nitekim Finlandiya'nın, üçlü muhtıradaki taahhütlerini yerine getirmek için samimi adımlar attığını gördük ve NATO üyeliği yolunu açtık. İsveç henüz muhtıra şartlarını yerine getirmekte yeterince kararlı görünmemekte ve terörle arasına net bir mesafe koyamamaktadır. Bunun yanında ifade özgürlüğü kisvesi altında Kur'an-ı Kerim mushafını yakma provokasyonu ile artan İslamofobi ve yabancı düşmanlığının ne yazık ki göz yumularak desteklenmesi, Türkiye açısından görmezden gelinebilecek bir durum değildir. Bu eylemler ve saldırılar, taahhütlerin yerine getirileceğine yönelik güvenimizi ciddi anlamda zedelemiştir. NATO'nun, demokratik değerleri önceleyen bir ittifak olduğunu ve herhangi bir kutsala yapılan bu tür nefret dolu eylemlerin demokrasi ya da ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilemeyeceğini bir kez daha açık ve net şekilde hatırlatmak isteriz. İsveçli yetkililerin, daha önce de benzerleri yaşanan bu tür menfur eylemlere yönelik müsamahakar tutumları, bizi İsveç'in üyeliği konusunda ciddi şekilde şüpheye düşürmektedir. NATO'da müttefikimiz olmak isteyen İsveç'in, provokasyonlar karşısında gerekli tedbirleri almaması ve terörle mücadelede net bir tavır takınmaması halinde, NATO üyeliğinin Türkiye tarafından onaylanması ne yazık ki mümkün görünmemektedir."

NATO Zirvesi'nin gerçekleştirileceği Vilnius'ta düzenlenen panelin faydalı olacağı düşüncesiyle hareket ettiklerini aktaran Altun, Türkiye'nin büyük önem verdiği NATO ittifakının geleceğine yönelik projeksiyonlarına katkı vereceğini düşündüğü panelin, hayırlı ve uğurlu olmasını diledi.

AA