Dokuz köyün ağasının dillere destan bir atı ve tüm köylülerin hayran olduğu bir atlı arabası varmış.
Günün birinde Ağa marabası ile kasabaya gidiyorlarmış. Arabayı süren maraba yolda giderken ağam demiş ne güzel atınız ve arabanız var tüm köyler sizin arabanınıza ve atınıza hayranlıkla bakıyorlar ve bende çok beğeniyorum demiş.
Ağa; “ bana bak eğer çok beğeniyorsan sana satarım” demiş birazda alamayacağını bildiğinden ve eğlenmek maksadıyla.
Maraba; “ aman ağam ben nasıl alırım bende o kadar para ne gezer ?” demiş.
Ağa ; “işin o tarafı kolay paraya gerek yok. Atın pohunu yersen atta arabada senin olsun” der.
Arabanın sürücüsü maraba düşünmüş kaşınmış poh yemek kötü lakin böyle bir at ve arabaya sahip olmanın verdiği heyecanla pohu yemiş.
Artık o dillere destan atın ve arabanın sahibi beş parasız marabanın olmuş.
Ağa ve maraba kasabaya varırlar işlerini ve ihtiyaçlarını gördükten sonra geri dönmek üzere yola çıkarlar. Her zamanki, gibi arabanın sürücüsü yine maraba ancak araba da at ’da marabanın artık.
Ağayı almış bir düşünce morali bozuk, suratı asılmış köye varınca ahaliye ne diyeceğini düşünürmüş. Öyle ya artık civarın en iyi atı ve arabası kendi yanında çalışan marabaya aittir.
Ağa; ”marabaya dönmüş söyle bakalım şimdi ben köylüye ne diyeceğim?”
Maraba; “ ağam sen merak etme istersen sana atı da arabayı da satarım.”
Ağa heyecanlanmış ve çok sevinmiş. “Peki, kaça satarsın?”
“Aldığım fiyata satarım ağam!”
Boş bir iddia ile en güzel atı ve arabasını marabasına, işçisine satan, kaptıran ağa, köye nasıl gideceğinin, incinecek onur ve şerefini düşünür ve işçisi, marabası, araba sürücüsünün teklifini kabul etmekten başka çare bulamaz. Çünkü ağa, sözünün eri de görünmek istemektedir.
Ağa; “bana bak eğer bu olanlardan birine bahsedersen seni fena yaparım” der.
Maraba; “Yok ağam yemin billah kimseye söylemem.” Der.
Ağa; “Peki o zaman” der ağa çaresiz atın pohunu yer.
Köye yaklaştıkça marabanın güldüğünü fark eden ağa
Ne gülüyorsun ulan pis pis der.
“-Şey ağam aklıma bir şey geldi de”..
Ağa; “Ne geldi de gülüyorsun.”
“-Biz köyden çıktığımızda bu araba ve at kimindi?”
“-Kimin olacak ulan tabi benim”…
“-Peki, şimdi köye dönüyoruz bu araba ve at kimin?”
“-Kimin olacak tabii benim”…
“Peki, ağam o zaman sen de ben de bu pohu niye yedik?”
Hala varlıklarını sürdürseler de hikâyede adı geçen ağa şimdiki ağaların yanında o kadar masum kalır ki özü sözü birdi sözüne güvenilir bir tarafları vardı en azından.
O kadar çok çeşitlendiler ki sendika ağasından para ağalarına kadar hele birde siyaset ağaları var ki tepeden inmedir bunlar. Öyle babasının malı değildir amme velakin bir geldiler mi har vurup harman savururlar memleketin sahibi benim derler. O kadar poh yerler ki yüzleri dahi kızarmaz.
Ne diyelim Allah şerlerinden korusun.
Âmin.