Hukuksuz kararlar, din istimrarcıları, takiyeciler, hayali ihracatçılar, emperyal tehlikeler, vatan hainleri ve her türlü iç ve dış tehlikelerle karşı karşıya kalınmıştır. Neredeyse tek eksiğimiz göktaşı düşme tehlikesi. Maalesef bu durum, ülkeyi yönetmek üzere teslim ettiğimiz beyefendilerin yeterli donanımına sahip olmamalarından kaynaklana gelmiştir. Bunun bir diğer sebebi de politika yapan insanların dış etkenlerden fazlaca etkilenmelerinin yanında dışarıdan desteklenme ihtiyacını hissetmelerinin yanında emperyalist güçlerin -üzülerek söylemek zorundayım- Türkiye üzerinde etkisinin bulunması ve devletimizin bölgede gelişmiş lider ülke olması kendi çıkarlarına ters düşeceğini düşünmüş olmaları. Dünya petrol rezervlerinin büyük bölümünün yine bu bölgede bulunması sebebiyle bu döngüyü kırabilecek güç, yine Milleti’nin kendisidir.
Devletin tepesindeki beyefendiler keşke ATATÜRK’ü anlayabilmiş olsalardı. Her şerde bir hayır vardır, diyerek tüm olumsuzluklara rağmen umut ediyorum ki milleti aydınlatmış, milli değerlere daha fazla sahiplenmiş, kapı kulları olmadıklarının bilincinin farkına varılabilmişlerdir. Gelişen olaylardan bunu anlamaktayız. Her şeye rağmen 21. yüzyılın Türklerin yüzyılı olacağına yürekten inanmaktayım. Eğer kendi milli değerlerimize uygun politikalar uygulayabilseydik, sanırım bugün dünyada sözü geçen, daha saygın bir ülke konumunda olurduk. Ekonomisi daha güçlü, dünyada söz sahibi, dünyaya yön veren bir güçtük. Cumhuriyetin ilk yıllarında yapılan; sanayide, sağlıkta, eğitimde, tarımda, her alanda yapılanlar günün şartlarına göre devrim niteliğindeydi. İlk 10-15 yılda dünyayı şaşırtan bir gelişme sağlanmıştır. İşte eğer bugün sanayide, tarımda her alanda biraz ileride olduğumuzu düşünüyorsak bu, atılan o sağlam temellerin eseridir. Tüm bu ilerlemeyi kime borçlu olduğumuzu, o felsefeyi en azından liderlerimiz anlayabiliyor mu? Hepsini kastetmiyorum tabii ki; yüzeysel politika yapanlar, karın boşluğuna vuranlar maalesef milletten yetki almayı başarabilmişlerdir.
Bu bağlamda gelelim; ATATÜRK nedir, ne değildir.
Rahmetli Celal Bayar anılarında Atatürk’ten söz ederken onun ne kadar dahi biri olduğunu her fırsatta ve çoğu sohbetlerinde anlatmıştır. “Atatürk büyük adamdı.” der.
“Büyük adamlar; büyük dağlar gibidir, onlardan uzaklaştıkça haşmetleri ortaya çıkar.” Yine Bayar, “Ben onun sağlığında yanı başında çalışırken, o zaman da büyük adam olduğunu biliyordum, çünkü bizden farklı yanları olduğunu biliyordum. Ne zaman bir dara, içinden çıkılamaz bir durum olsa ona koşardık çünkü bilirdik ki onda tüm kapıları açan bir anahtar mutlaka vardı. Fakat yıllar geçtikçe bu büyüklüğün ne derecede bir büyüklük olduğunu daha iyi idrak ediyorum.” demiştir.
Atatürk her türlü emperyalizme karşıydı. Marksizm denenmiş, halklara huzur ve eşitlik sağlayamamış bir rejimdi. Bir sınıfı yok etmekle sınıfların yok olmayacağı; sömürünün sınıflar tarafından, devleti yönetenler tarafından yapıldığı ortaya çıkmıştır. Ayrıca insan fıtratına ters bir rejim, düşüncelerin çarpışmasında doğacak fikirlerin törpülenmesi ve yok olması anlamına gelmektedir.
Faşizm, belli sınıflara hizmet eden bir rejimdir. Bu rejimler “her şey devlet için” derken Atatürk “her şey millet için” diyordu çünkü temel değer millet olunca devlet işlerliği sadece kadrodan ibarettir. Toplumu devletin emrine sunmak; imparatorluk tefekkürüdür, sonunda yok olmaya mahkûmdur
Atatürk, antiemperyalist’tir. Antiemperyalistliğin diğer adı milliyetçiliktir. Atatürk’ün devlet seviyesinde yaptığı tek devrim hilafetten ve imparatorluktan cumhuriyet rejimine geçmek olmuştur.
Eğitim birliği (Tevhidi-tedrisat): Sınıf ve zümre imtiyazının reddedilmesidir.
Medeni kanun: İnsan ilişkilerinde çağın modern anlayışını hâkim kılmıştır. Burada da insana dönük anlayış baskındır.
Kılık kıyafet. Millette biçime üstünlük, birliktelik kazandırmaya yöneliktir.
Laiklik: Bir yanda din üzerinden maddi, manevi ve siyasi kazanım elde etmenin önünü keserken; öbür yandan devlet tefekkürünün kabulünü ve toplumun rasyonel düşünceye alışmasını sağlamaktadır. Dini de koruma altına almaktır aynı zamanda.
“Dinsiz bir toplum düşünülemez, din gereklidir.” Din hakkında bunun gibi birçok sözleri bulunan birine dinsiz demek; dinden anlamayan, hurafeleri din sanan, gerçek dini önlerinde engel gören yobazlara ait iftiradır.
Harf devrimi: Okuryazarlığı tüm tabana yaymak, kolaylaştırmak; eğitimi yaygınlaştırmak, sorgulamadan inanmak yerine düşünüp sorgulayan bir toplum yaratmak amacını gütmektedir.
Sosyal ve siyasi anlamda kadın-erkek eşitliği; o zamanlar batıda bile görülmeyen, Türk soyunun geleneklerine kadar inen, adaletli ve milliyetçi bir devrim olmuştur.
Tüm eylemlerini milletin emrine adayan devlet adamı, hem antifaşist hem de antikomünist idi. Evet, Atatürk milliyetçi bir liderdi. Milliyetçilğin anlamını ırkçılık sananlar, maalesef ne Atatürk’ü anlayabilirler ne de Türk Milletini.
Celal Bayar, “Atatürk’ü sevmek milli bir ibadettir.” diyordu. Daha sonraları bunun yanında “Atatürk, seni anlatmak milli bir ibadettir.” demiştir.
Çok doğru söylemiş rahmetli Bayar... Çünkü Atatürk ölmeden önce birçok reçeteleri, metotları bizlere bırakmış, öyle ebedi âleme göç etmiştir. Gençliğe çok önem vermiştir. Gençliğe hitabesi bir vasiyet niteliğindedir. ATATÜRK ilim, bilim ve akıl için de bir tefekkür metodudur.