(Müşterek tarihte taraf olunmaz; doğrusu ve yanlışı ile bir bütün olarak sahip çıkılır.) - Levon Panos DABAĞYAN - Geçtiğimiz ilk bölümde, saygıdeğer refikim, Dr. Tahir KUMKALE Bey'in altı gün süren tefrikalarından almış bulunduğum şu pasajı tekrar sunarak, asıl konuma geçeceğim efendim. Saygıdeğer Dr. Kumkale Bey şöyle buyurmuşlardı: (Şurası bir gerçektir ki gerek halkımız ve gerekse yönetimimiz bu konuda bilgisiz, bilgisiz olduğu için de bilinçsizdir.) Değerli üstadım o hâlde niçin son derece iddialı yorumlarla muhtelif makale ve tefrikalar yazıyor ve "Ermeni Meselesi" konusunda ağır suçlamalar ileri sürüyor?.. Bendeniz âcizâne şu noktayı zikretmek isterim ki, meselenin doğruluk ve özü açısından kesinlikle elzemdir: (-: Müşterek tarihte taraf olunmaz; doğrusu ve yanlışı ile bir bütün olarak sahip çıkılır.) İşte bizlerin asıl yanıldığı husus bu noktada başlar ve bu öylesine hamaset duygularla bezenmişdir ki, gerçekleri görebilmemize tamamen mani teşkil eder. Zira, basiretimiz kısmen de değil, tamamen bağlanır ve de zaten öyle olmuştur!... Meselâ: ("DİASPORA" sözcüğü "Musevilerle" âlâkalı bir sözcükdür ve hiç bir şekilde "Ermenileri" bağlamaz. Mezkûr sözcük günümüzde bütün dünya'da, tüm milletler tarafından kullanılır hâle girmiş bir sözcük olmuştur. Bizim TV'mizde dahi mezkûr sözcük sık sık kullanılmaktadır. Hatta, geçtiğimiz yıl bir TV-Oturumunda bu sözcüğün kullanılmasından dolayı rahatsız olmuş, sayın Spikeri ikaz etmiştim. Biz dedik oldu ile hiç bir iddia gerçeklik kazanamaz. Deniyor ki: (Bunun için masum insanlarımız ABD ve AB ülkelerinde "ASALA" Örgütü'nün "tuttuğu profesyonel katillerce" vahşice katlediliyor.) Kayda geçtiğimiz ifadede bir çelişki yok mudur!.. Şöyle ki; "ASALA" Örgütü şayet her daim iddia edildiği gibi doğrudan bir "Ermeni Terör Örgütü" ise, niçin para ile kiralık katil kullansın?... Demek ki, mezkûr kuruluş aslında bir "Ermeni kuruluşu" olmaktan ziyade "beynelmilel bir hüvviyet" arz etmektedir!?.. Hiç bu açıdan incelenmiş midir? Hayır hiç sanmıyoruz. Çünkü: (Ermeni adı en ucuz materyaldir!..) Bir başka kayıt: (-: Şahsen ben yaptığım yurtdışı gezilerimde Osmanlı zamanında ülkeden ayrılan ve geçen yüzyıla yakın süre içinde Türkiye'ye gelmeyen Ermenilerin bulundukları ülkelerde "Türk kültürünü aynen muhafaza ettiklerine, Türk san'at müziği dinlediklerine ve evlerinde hâlâ Türkçe konuştuklarına şahit oldum. Ayrıca sırf Türk olduğum için gösterdikleri candan ve samimi davranışı da unutmam mümkün değil.) Değerli Yazarımız Dr. Kumkale Bey'in bu kayıdı gerçekten de bendenizin ne derece haklı olduğumu açıklıkla göstermektedir. Peki hâl böyle iken, niçin bizim "Hariciyemiz" böylesi bir ortamdan faydalanmıyor da; (Amerikalı veya Musevi) akademisyenleri devreye sokup, onların en acımasız şekilde "Ermenilere yüklenmelerini" sözde Türkiye lehine gelişme olarak (!) değerlendirebiliyorlar!?.. Ve sayın Dr. Kumkâle devam ediyor: (-: Türk halkının ülkemizde yaşayan Ermeni vatandaşları ile hiç bir sorunu yoktur. Yarın da sorunumuz olmayacaktır. "20 sene sonra nüfusu 2 milyona düşeceği" açıkca belli olan, "200 milyonluk bir Türk Dünyası ile çevrilmiş bir Ermenistan'ın", "100 milyonluk bir Türkiye ile" barış içinde yaşama politikasından başka plânı olamayacağını artık anlaması gerekmektedir.) Bir ayrı pasaj: (-: Kanaatime göre "2006 Türkiyesi'ne yönelen küresel düşmanlarının temel hedefi; "Türk Milletini kışkırtarak Ülkemizde asırlardır kardeş kardeşe yaşadığımız Ermeni yurttaşlarımız ile komşumuz Ermenistan'da yaşayan ve bu olaylardan en az bizim kadar rahatsız ve huzursuz olduklarını bildiğimiz Ermeni milletine "6-7 Eylül olayları" misâli bir saldırı yapılması için ortam hazırlamaktadır." Bu oyuna kesinlikle âlet olunmamalıdır.) Bir pasaj daha: (-: Okuyun ve doğruları öğrenin. Türkler soykırım yapmaz. Çünkü Türk'ün karakteri ve "dini inanışları" buna müsait değildir. Türk Allah'ın yarattığı kulu, Yaradan'ından ötürü kutsal bilir. Ne din, ne ırk ve ne de başka bir sebep Türk'ün katliam yapmasının sebebi olamaz. Olmamıştır da..) Saygıdeğer Üstadım Dr. Kumkale Bey, altı gün süren değerli tefrikalarında bendenize de yer vermek nezaketini bahşetmişler. Kendilerine âlenen teşekkürü bir borç bilir ve değerli yazı hayatlarının uzun ömürlü olmasını can-ı gönülden dilerim efendim. Kendileri şöyle buyurmaktadırlar: (-: ... Bin yıldır bir arada yaşayan Türkler ve Ermeniler birbirine o kadar kaynaşmışlardır ki "dini inançlarına ilişkin ibadetleri dışında" sosyal ve kültürel alanlarda pek ortak özelliklere sahip olmuşlardır. Gazetemiz Yazarlarından Sayın Levon Panos DABAĞYAN'ın "GERÇEK AÇIDAN" başlıklı köşesini takip edenler bu dayanışma ve kaynaşmanın en güzel örneklerini görebilirler ve Türk Ermenileri üzerinde oynanan çirkin oyunları öğrenebilirler...... ....... İçimizdeki büyük tesanüte ve birlikteliğe rağmen "Küresel Güçlerin" dünyayı yeniden yapılandırmakla görevli mimarları "belki Türkiye'ye zarar verebiliriz" düşüncesiyle konuyu kaşımakta ve devamlı gündemde tutmaktadırlar. ABD Kongresi "Ermeni Soykırımı iddiaları açısından" en çok kullanılan kuruluşlardan biridir. Her yıl konu otomatik olarak "Ermeni Lobisi" tarafından gündeme getirilir. "Oy kaygısı ve çeşitli maddi yardımlarla kandırılan" bir takım Kongre Üyeleri ateşli konuşmalar yaparlar. Türkiye'nin "Soykırımı kabul etmesini" şiddetle kınamasını, "toprak ve tazminat taleplerini kabul etmesini isteyen bir karar tasarısının çıkrılması için çalışırlar. Bu senaryoyu iyi bilen "ABD Hükûmeti, Türkiye'den istiyeceği yeni tavizler için" Kongre'deki bu çalışmaları göstererek; "İşte bakın Kongre üyelerimiz neler istiyor. Ama biz bunları kabul etmiyoruz. Biz Türkiye'nin daima yanındayız. Bunları reddedeceğiz ama, siz bunun karşılığında şunları kabul edin" diyerek Türkiye'ye baskı uygularlar.) Evet saygıdeğer Dr. Tahir Tamer KUMKALE Üstadımızın uzun tefrikasının bilhassa üzerinde hassasiyetle durulması icabeden pasajlar bizce kayda geçtiklerimizden ibarettir ve zaten sırf bu noktları işlemiş olsaydılar kesinlikle yeterli ve derli toplu bir anlatım sergileyeceklerdi. Ne var ki, araya sokulan "Musevi Soykırımı", "ASALA" vs. mevzuun yönünü değiştirmiş ve de karmaşık, çelişkili bir tefrika meydana getirilmiş. Dolayısiyle yazı serisini bir bütün olarak beğendiğim söylenemez. Değerli Üstadım, bendenizden bahsetmek lütfunu bahşetmişler. Ancak, benim yazılarımda bilhassa savunduğum fikir yapısı ve yorumlarım, daha değişik açılardan değerlendirilmiş ve bilhassa tarafsız kalmayı esas almış makalelerden müteşekildir. Meselâ, "Ermeni Meselesi"ne temas ederken, aslında hiç de ihtiyaçları olmadığı hâlde "Musevi Soykırımı"nı dolaylı şekilde yazılarımın materyalleri arasına almayı hiç mi hiç düşünmüş değilim ve zaten Musevilerin böylesi bir lükse hiç mi hiç ihtiyaçları yoktur ve zaten bütün dünya onların saflarındadır. Dolayısiyle de kendi davalarında kesin galip gelmenin tadını doyasıya çıkarmaktadırlar. O hâlde bu çaba niye!.. Ermenileri haksız bulanlar ille de "Musevi katliamı" vak'asını devreye sokmaya mecbur mudurlar!.. Yoksa, bir şekilde hemen her fırsat zuhurunda olduğu gibi, "Musevi katliamını" gündemde tutabilme taktiği mi uygulanmaktadır!.. Şayet böyle ise hiç mi hiç endişe edilmesin. Çünkü, mezkûr vak'a her daim bir şekilde zaten gündemde tutulmaktadır!... Meselâ benim gerçekten pek merak ettiğim bir husus var ki, üzerinde hassasiyetle durulması elzemdir. Çünkü, bizim "Milletlerarası Millî Münasebetlerimizde" birinci derecede değer taşır. Durum aynen şudur: Almanya'nın "Ermeni Soykırımı" meselesinde Türkiye'ye karşı tavır koyması meselesi. Ne dereceye kadar gerçek Alman patentlidir!?.. Bizim aydınlarımız gayet iyi bilmektedirler ki, günümüzdeki Almanya, hemen her açıdan bağımsız bir devlet değildir. Gerçi öyle görülmektedir. Lâkin işin aslı öyle olmayıp, bir nevi bağımlılıkları sürdürülmektedir. Yânî Almanya kendi başına dilediği gibi hareket edemez. Bizlerin Almanya'da bulunan "Türk-Alman Dostluk Dernekleri", gerçekten Alman ve Türk Milletleri'nin dostluğu için çalışmakta olduğu hâlde, aslında, Almanlar'dan ziyade Almanya'da bir başka ırkın mensuplarının yönlendirmelerine istemeden âlet olmaktadırlar. Bunun en açık misâlini bizzat Türk-Alman Derneği idarecilerinden birisinin anlatımı ile gördüm ve zavallı idareci inançla şöyle buyurmuştu: (-: Almanlar bizim düşmanımız. Onların bize düşman olduklarını bizlere bizzat isbat eden ve bizlere her nevi yardımı esirgemiyenler, (...lerdir.) Görülüyor ki, "Ermeni Meselesi veya Soykırımı" doğrudan Ermenilere ait değildir ve de Türkiye bu hususta yanlış bulvarda bulunmaktadır. Saygıdeğer Üstadım, ben refiklerine hiç darılmasınlar ve bilhassa tefrikamı son bölümüne kadar okuyup, sonra yorumlarda bulunmayı lütfetsinler ve bilirler ki, bendeniz bu meselede ve hemen her meselede bir tek yönde tarafım: (VATANIM OLAN TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ) açısında olmakla. Gururla tarafım! -Devam Edecek-