Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, İslam coğrafyasının zulüm ve mazlumiyet coğrafyasına dönüşmesinin en büyük sebebinin kardeşlik ahlakı ve hukukunun ihlal edilmesi olduğunu belirtti. 


     Görmez, 14-20 Nisan'a denk gelen Kutlu Doğum Haftası dolasıyla yayımladığı mesaja, ''Bizleri, din-i mübin-i İslam ile şereflendiren, Müslümanlık ile kardeş kılan Yüce Allah'a sonsuz hamd-ü senalar olsun. 'Beni görmediği halde bana iman eden kardeşlerimi görmeyi ne kadar çok isterdim' buyuran ve ümmeti olarak hiçbir zaman gönlünden eksik olmadığımız Sevgili Peygamberimiz Ahmed-i Mahmud u Muhammed Mustafa'ya sonsuz salat ve selam olsun'' ifadeleriyle başladı.
      ''Hz. Peygamber'i Anmaktan-Anlamaya'' şiarıyla 1989'dan beri kutlanan Kutlu Doğum Haftası'nın bu yılki ana temasının, ''Hz. Peygamber, Kardeşlik Hukuku ve Kardeşlik Ahlakı'' olduğunu bildiren Görmez, ''Zira biz kardeşliği ondan öğrendik. O bize kardeşliğin sadece bir retorik, bir söylem ve bir edebiyat olmadığını öğretti'' ifadelerine vurgu yaptı. Görmez, şunları kaydetti:
      ''Doğulu-Batılı, Arap-Acem, Türk-Kürt, kadın-erkek, zengin-fakir, şehirli-köylü, işçi-memur, eğitimli-eğitimsiz, kariyerli-kariyersiz gibi yapay tüm ayrımları, iman kardeşliğinin potasında eritmeyi bize o öğretti. İnsanlık, hakiki kardeşliğin tadına onunla vardı. O, bize kardeşi kardeşe bağlayan en yüce değerin sadece sevgi, ilgi ve muhabbet değil aynı zamanda bir hak olduğunu bildirdi. Ona göre müminler birbirine hak bağıyla bağlıdır. Hak bağının kurucusu ise bizzat Cenab-ı Hakk'ın kendisidir. Nitekim ayette 'Hep birlikte Allah'ın ipine (Kur'an'a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah'ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de o, kalplerinizi birleştirmişti. İşte onun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz' buyrulmuştur.''
      Görmez, bu konuyu gündeme getirmelerinin iki önemli sebebi bulunduğunu, bunlardan birinin kardeşliğe mani olacak duygu ve yönelişlerden insanları arındırmaya çalışmak, diğerinin ise kardeşliği yüreklerde pekiştirecek hususiyetleri insanlarda inşa etmeye yöneltmek olduğunu bildirdi.

-''Bizim kardeşliğimiz Allah'ın en büyük lütfudur''

Asıl amaçlarının, kardeşliği bir söylem, retorik ve edebiyat konusu olmaktan çıkararak bir ahlak ve hukuk konusu haline getirmek olduğunu vurgulayan Görmez, şöyle devam etti:
     ''Bugün İslam coğrafyasının ilim ve medeniyet coğrafyasından zulüm ve mazlumiyet coğrafyasına dönüşmesinin en büyük sebebi, kardeşlik ahlakı ve kardeşlik hukuku ihlalidir. Oysa kardeşlik hukukunun çiğnendiği bir Müslüman dünyayı, kardeşlik ahlakının zedelendiği bir İslam dünyasını Yüce Rabbimiz ateş dolu bir çukurun kenarında yaşamak olarak değerlendirmiştir. Böyle bir yaşam her an ateş dolu çukura düşme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Bu tehlikeden kurtulmanın yolu, her şeyden önce müminlerin kardeşliğinden geçmektedir. Bunun için kalpler arasında ülfetin sağlanması ve Cenab-ı Hakk'ın nimeti sayesinde kardeşler olduğumuzu bir kere daha hatırlamamız gerekmektedir. Çünkü bizim kardeşliğimiz Yüce Allah'ın bize en büyük lütfu, ikramı, ihsanı ve nimetidir. Bu kardeşlik soy, sop, ırk, renk, dil, bölge ve asabiyet temelinde bir kardeşlik değildir. Menfaat temelinde bir kardeşlik hiç değildir. Yüce değerler ve yüksek idealler etrafında bir kardeşliktir. İman ve takva ekseninde bir kardeşliktir. İslam kardeşliğidir. Yüce Rabbimizin ifadesiyle Müminler ancak kardeştirler.
     Bir mezhebe, meşrebe, ideolojiye olan aidiyeti, bizi asıl kardeş kılan İslam'a mensubiyetin önüne geçirme hareketlerinin, İslam coğrafyasında yaygınlaşması, bugün kardeşliği yeniden inşa etmek için seferber olmamazı gerektirmektedir. Öyle ki Allah yolunda hizmet için meydana gelmiş birlikteliklerde dahi kardeşlik ahlakı ve hukuku zaman zaman göz ardı ediliyor.''

-''Bir ırka, gruba, cemaate mensubiyet küçük mensubiyetlerimizdir''-

Görmez, Müslümanlar için geçici ve küçük aidiyetlerin yanında kalıcı ve büyük mensubiyetler olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:
      ''Bir aileye, ırka, gruba, mezhebe, meşrebe, cemaate, ideolojiye olan intisabımız ve mensubiyetimiz geçici, küçük mensubiyetlerimizdir. Asıl büyük aidiyet ve mensubiyetimiz, İslam ailesine olan mensubiyetimizdir. Önemli olan şairin 'İntisabım ta ezeldendir Cenab-ı Ahmed'e' dediği gibi doğumunun 1441. yıl dönümünü kutladığımız Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa'ya olan intisabımızdır. Tarih boyunca Müslümanlar için en büyük tehlike, küçük mensubiyetleri kimliğe dönüştürerek bu büyük mensubiyetin önüne geçirmeye kalkışmak olmuştur. Irkçılık, mezhepçilik, meşrepçilik ve cemaatçilik üzerinden kardeşlik hukukunu çiğnemek ve bizi kardeş kılan değerleri yok saymak, aslında Peygamber Efendimize olan intisabımızı hep gölgeleyegelmiştir.
     Bu duygu ve düşüncelerle Kutlu Doğum Haftası'nın, bütün Müslümanların gönlünde kardeşlik duygusunun ve kardeşlik coşkusunun yeniden filizlenip yeşermesine, bütün davranışlarımızda kardeşlik ahlakı ve kardeşlik hukukunun yaşanmasına vesile olmasını Yüce Rabbimden niyaz ediyor, başta ülkemiz ve gönül coğrafyamız olmak üzere bütün İslam dünyasının Kutlu Doğum Haftası'nı kutluyorum. Cenab-ı Hak'tan en büyük niyazımız, Sevgili Peygamberimiz'in sık sık özlemini dile getirdiği kardeşler topluluğu olmaktan hiçbir zaman uzaklaşmamaktır.''