... dünden devam

21 Aralık 1963 tarihinde Rum'ların başlatmış olduğu ve hedefinde ada da yaşayan Türk'lerin tamamının imhası olan bu etnik katliamın iki hedefi vardır:

1- Kıbrıs adasının Yunanistan'a ilhakını sağlamak.

2- Yunanistan ile Türkiye arasında Lozan'da kurulan dengeyi, Yunanistan'ın lehine bozmaktır!

Bu nedenlerledir ki, özellikle 1963 – 1974 yıları arasında Kıbrıs'ta yaşayan Türk'lerin, Rumların uygulamış olduğu tarif edilmesi mümkün olmayan baskılarla karşı, karşıya kaldığı; ekonomik izolasyonlarla diz çöktürülmek istendiği, insanlığın utanç duyması gereken etnik katliamların meydana geldiği, göçlerle gelen ailevi çöküntülerin, insan çaresizliğinin mevcudiyetinin yanı sıra daha da önemlisi; Rum'un tüm acımasızlığına ve hukuk dışı uygulamalarına göz yuman milletlerarası camianın vurdumduymazlığı da yaşanmıştır.

Pekiyi Kıbrıs adasında Türklere karşı uygulanan bu insanlık ayıbı, sadece 1963 yılının Kanlı Noel'i ile mi sınırlıydı?

Tabii ki hayır! Adanın 1878 yılında İngiltere'ye kiralanması ile birlikte, Rumların tedhiş hareketlerinin hedefinde daima Kıbrıs Türk'ü olmuştur.

Tarihin tanıklığını yaptığı, kaydını tuttuğu bu katliamların, insanlık ayıplarının, yakın tarihimize yansımış olanlarına; 20 Temmuz 1974 tarihinde Üsteğmen rütbesinde katıldığım Kıbrıs Savaşlarında bizzat tanığı olan ben;

 Kıbrıs Türk Halkının topyekûn ortadan kaldırılmasını önlemek amacıyla yardımına koştuğumuz o dönemde; Rumların Kıbrıs Türk Halkına ama özellikle eli silah tutmayan sivil halka, kadınlarımıza, yaşlılarımıza, çocuklarımıza ve hamile annelerimize uygulamış oldukları acımasızlık, tecavüz ve toplu katliamlara, uygulanmak istenen 'soykırıma' da tanıklık etmiştim.

Bu insanlık ayıbını gören gözlerim yalnız da değildi! Zira 1974 Kıbrıs Barış Harekâtını yakından izleyen ve BM tarafından görevlendirilmiş olan Barış Gücü yetkilileri, dünya basının temsilcileri, Kıbrıs'ta bulunan yabancı basın mensupları da bu katliamların tanığı olmuşlar, görüntülemişler ve yazıları ile tarihe not düşmüşlerdir. (Bkz. Tarihten Gelen Çığlık – Derin Yayınları)

Ne acıdır ki, 50'li yıllardan günümüze, Rum tarafında görev alan hiçbir yetkili; Kıbrıs Türk Halkına uygulamış oldukları bu "soykırımdan", işlemiş oldukları bu insanlık suçundan dolayı, Kıbrıs Türk tarafından özür dahi dilememişlerdir!

Yaşanan bu insanlık dramı, ayıbı ve suçundan da acısı; uluslararası camianın gözü önünde cereyan eden bu katliamlara, bu hukuk dışı terör olaylarına müdahale etmesi, yaptırım uygulaması gereken BM, ABD ve İngiltere'nin sessiz kalmış olmalarıdır! Sadece onlar mı? İnsan haklarını savunan uluslararası mahkemelerin bu yaşanan dram karşısında ki suskunluğuna ne denmelidir?

Acaba bu güne kadar Rumlardan hesap sormayan bu hukuk temsilcileri, katledilen insanlarımızın kimliklerinde Türk yazdığı için mi tepkisiz kalmışlardı?

Bu tarihi soruların cevabını, vahşi batıyı temsil eden yargıçlar vermelidir!

1955 – 1974 yılları arasında Rumlar, Kıbrıs Türk Halkının köylerini, ibadethanelerini, evlerini ve tarlalarını yakıp, yıkmışlardır.

Bu terör eylemelerinde 2800 Kıbrıs Türk'ü, (çoluk, çocuk, yaşlı demeden) Rumlar tarafından acımasızca katledilmiştir. Bu tam bir soykırım uygulamasıdır.

Eğer 20 Temmuz 1974 tarihinde Türkiye, 1960 garantörlük antlaşmasından doğan yasal hakkını kullanmamış olsaydı; adada bir tek Türk kalmayıncaya kadar tamamı, Yunanistan'dan adaya illegal yollarla gelmiş Yunanlı subayların yönetmiş olduğu E.O.K.A militanları ve Rum Milli Muhafızlarınca, topyekûn öldürülmüş olacaklardı.  (Akritas Planı için Bkz. 'Tarihten Gelen Çığlık' isimli kitabım ve E.O.K.A'nın kurucularından ve Rum tarafının Enosis hayaline uzun yıllar hizmet etmiş, uzun yıllar Rum tarafının Liderliğini yapmış olan Glafkos Klerides'in 'My Deposition' (ifadem) isimli kitabı…) hazırlanmış olan Akritas isimli ölüm planını bizzat hazırlayan,

Son dönemde ise; hukuka ve mevcut antlaşmaların tam aksine üye yapıldıkları AB'deki konumlarını kullanarak, Kıbrıs adasının tamamını temsil ettikleri safsatasını da gündemde tutarak, Kıbrıs adasını elimizden çekip alabilmenin tuzaklarını kurmuşlardır! (Bkz. 2004 yılı Annan planı süreci…)

devam edecek ...