O hafta sonu Çemberlitaş durağından, Beyazıt Soğanağa mahallesi Elmas paşa'daki evime gidişimi hiç unutamayacaktım…

Beyazıt meydanından gelen yoğun bir kalabalık; Cağaloğluna doğru yürüyüşe geçmiş, atlı polisler ve diğer polisler bu kalabalığı engellemek için yoğun çaba harcıyordu!

Kalabalığın haykırarak söylediği o 'Gazi Osman Paşa ' marşının namelerine uyarlanmış o dizeler hala kulaklarımdadır:

"Olur mu böyle, olur mu? Kardeş, kardeşi vurur mu? Kahrolası Diktatörler, bu dünya size kalır mı?"

27-28 Nisan 1960 öğrenci olayları:

Neler oluyordu? Neydi bu haykırışların sebebi? Aslında o yaşta da olsam, ülkemizde bazı şeylerin yolunda gitmediğini hissediyor ama neler olduğuna pek anlam veremiyordum!

İşte o günün içerisinde bir üniversite öğrencisi olan 'Turan Emeksizin', kimin tarafından atıldığı belli olmayan bir kör kurşuna kurban gittiğini, nedeninin ise o dönemin siyasal çalkantılardan kaynaklandığını ve daha sonra; ülkedeki bu kargaşayı sonlandırmak adına, ülke yönetimine askerlerin el koyduğunu öğrenecektim.

Hem de benim de askeri orta okul öğrencisi olduğum bir dönemde..!

27 Mayıs 1960 tarihinde gerçekleşen bu askeri müdahale; kimilerine göre 'İhtilal', kimilerine göre 'Devrim', kimilerine göre ise 'Ülke yönetimine asker tarafından el konulması' icraatı idi!
1923 yılında Demokratik ve Laik bir Cumhuriyet rejimini benimsemiş ülkemizin; halkımızın özgür iradesi ile seçmiş olduklarının dışında bir askeri yönetim şekliydi! Ve hiçbir şekilde tasvip edilemezdi, edilmemeliydi…

Böylece 'Genç Türkiye Cumhuriyeti Devleti' ; yakın siyasi tarihinin en çalkantılı dönemine, demokrasi kuralları içerisinde bir çare üretemediği için ne yazık ki, askeri idare ile tanışmış oluyordu…

27 Mayıs 1960 Askeri müdahale dönemi öncesinde hatırladığım ikinci anım:

Kumkapı'daki evimizden taşındığımız Beyazıt Soğanağa Mahallesi Elmas Paşa Sokaktaki evimizin bir sabah uyandığımızda, kırmızı yağlı boya ile çarpı şekli ile işaretlenmiş olmasıydı!

Bunun ne demek olduğunu ise hem o dönemde yapılan radyo anonslarından dinleyecek. Hem de; ülkemizi yöneten DP parti iktidarını desteklemek adına kurulan 'vatan cephesine' üye olanların dışındaki yurttaşlarımızın yaşadığı evlerin bu şekilde işaretlendiğini, rahmetli babamdan öğrenecektim…

Çünkü annem ve babamın siyasi tercihleri daima Atatürk ilke ve inkılâplarından ve aydınlık Türkiye'yi savunan siyasi görüşlerden yana olmuştu. Özellikle anneciğim, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e ve İsmet Paşa'ya asla söz söyletmezdi. O nedenle 1960 askeri müdahalesi öncesinde evimizin kırmızı bir çarpı işaretiyle işaretlenmiş olması zaten kaçınılmazdı!

Ayrıca ben, bir askeri okul öğrencisiydim de!

(Günümüzde de zaman, zaman gazete ve görsel basın haberleri içerisinde okuyup, duyduğumuz ve özellikle 'alevi yurttaşlarımıza' yönelik yapılan böylesi kabul edilemez işaretlemeler; bana hep 60'lı yıllarda yaşanan ve o dönemi yöneten siyasi iktidarların icraatlarını hatırlatır! Tıpkı sırf ideolojik görüşleri nedeniyle, 12 Eylül 1980 askeri müdahalesi öncesi ve sonrası dönemde fişlenen yurttaşlarımızı da hatırlattığı gibi!)

Benim çocukluğumun ilk siyasi öğretileri, bilgilerim ailemin bu görüşleri içerisinde gelişti…

Ülkemizde yaşanan 1960 İhtilaliyle ilgili üçüncü anım ise:

O yıl, Selimiye Askeri Orta Okulunda hiçbir öğrenci sınıfta kalmamıştı! Sanki okul idaresi, o yıl bize bir jest yapmıştı…

27 Mayıs 1960 Tarihinde gerçekleşen ilk askeri müdahale öncesinde ülkemiz neler yaşanmıştı? Ne olmuştu da 37 yıl önce Cumhuriyetin ilan edildiği ve halkımızın demokratik tercihini kullanarak, özgür iradesiyle seçmiş olduğu hükümetlerle yönetilen ülkemiz; hiç bir zaman tasvip görmeyecek olan böylesi bir askeri yönetim idaresi ile karşı, karşıya kalmıştı?

Kitabımın bu bölümünde, ülkemiz için büyük bir önem taşıyan, 27 Mayıs 1960 Askeri müdahalesinin detaylarına değinmeden, sadece kısa bir özetini yapmak istiyorum. 

(Devam edecek)