Böylece Yunus, kâinatı ve kendini tanımada insanın  bir vahid-i kıyasî yani bir ölçek, bir mizan olduğunu anlar. Damla denizden haber verir misali, kendinden kendine yol bulur:

“Beni bende demen, bende değilim
Bir ben vardır bende, benden içerü

Süleyman kuş dilin bilir dediler
Süleyman var, Süleymandan içerü.”

(Vehbi Vakkasoğlu, Yunus Emre, İstanbul-1983, s.320)
     “Küntü kenzen mahfiyyen.../ Ben gizli bir hazine idim. Bilinmeye muhabbet ettim ve bilinmek için halkı yarattım, diye meşhur bir kudsî hadis vardır. Bu hadîsin delâletine göre muhabbet, ibtida / önce Hakk'dan zuhur eylemiş ve bütün kâinatın îcadına sebep olmuştur.” (Mevlana Celalüddin-Rumî, Mesnevî, Terceme ve Şerheden: Tahirü'l-Mevlevî, (İkinci Baskı), İstanbul-(Tarihsiz), Cilt:1, s.62)
     Bunun içindir ki, her sanatkâr, san'atını göstermek ister. Ressam, resim yapar, müzisyen beste, şâir şiir yazar..Tâ ki, kabiliyetleri bilinsin, anlaşılsın. Çünkü her güzel, güzelliğini bilir..Başkalarının da bilmesini ister. Yaptıklarına hem kendi, hem de başkalarının gözüyle bakmayı arzular..Bunun için galeriler açılır, sergi ve fuarlar kurulur..
     Bu fıtrî, önüne geçilmez bir duygudur. Bu his, yaratılışında vardır insanın. İşteYaratıcı da hiç ihtiyacı olmadığı halde, bu kâinatı, iç içe daireler hâlinde yani âlem içinde âlem şeklinde ortaya koymuş ve 'Kâinat Kitabı' içinde, onun küçük bir nüshası olan 'İnsan Kitabı'nı da yaratmıştır. Fakat işin en dikkate değer yanı, İnsan Kitabı; Kâinat Kitabı'nı okuyabilecek değer ve kıymettedir. Aslında, Allahın asıl muhatabı, gerçek kâmil insan olan Hz. Muhammed'dir. Nitekim Yunus bu hakikati:

“Hak yarattı âlemi, aşkına Muhammedin
Ay ü günü yarattı, şevkine Muhammedin”

(Vehbi Vakkasoğlu, Yunus Emre, İstanbul-1983, s.321) beytiyle dile getirmiştir.
     Mevlid yazarı Süleyman Çelebî merhum da:
     “Bile yazdım adın ile adımı.” mısraında Hz. Peygamber'in Allah katındaki şerefli yerini çok güzel belirtir.
     Biz insanlara gelince, bizler de, Hz. Muhammed'in yüzü suyu hürmetine yaratıldık. Nasıl ki, çok kıymetli bir misafirimiz gelince ona ziyafet verir, onun şerefi için de konu komşuyu çağırırız..
     Öyle de şu dünyaya konuk edilen ve onun için döşenen yeryüzü sofrasında Hz. Peygamber'e eşlik etmek, onun şerefini yüceltmek ve Allah indindeki değerini göstermek için Allah bizleri de yaratmıştır. Ve bir göz hatırı için çok gözler sevilir mantığınca Yunus:

“Yaratılmışı hoş gördük
Yaratandan ötürü.”

(A.g.e. s.50) diyerek mahlûkata bakış açısını dile getirmiş ve her zaman sahibinin hatırını kollamış ve gözetmiştir.
“Bu dünya bir gelindir yeşil kızıl donanmış
Kişi yeni geline bakubanı doyamaz.”

(Konur Ertop, Yunus'a Farklı Yaklaşımlar, Varlık, Temmuz 1991, Sayı:1006, s.2) beytinde Yunus, dünyanın, Allah'ın isimlerine bakan cihetini nazara verir.