Rum Komunist Akel Partisinin sözcüsü Katsulides buyurmuşlar ki “yeniden Kıbrıs Türkleri ile yakınlaşma politikası resmi devlet politikası olmuştur” ve Türk tarafına çağrı var “işgalden kurtulmak, devletimizi birleştirmek için geliniz işbirliği yapalım”! Baş Papazları da ayni görüşte: “müşterek vatanı işgalden kurtarmak”! KKTC’de marjinal insanların Türkiye’ye ve Askerimize dil uzatmaları da zamanlama açısından harika! Partiler arası AYLIK Ledra Palas toplantılarında da bu güne kadar Kıbrıs meselesinin eşit egemenlik esasına dayalı bir uzlaşma yönünde tek bir adım atılmış değilse de Kıbrıs Türklerini uyutan, avutan yönde müşterek kararlar alınabiliyor. “Yakınlaşma” kararı bunlardan en sonuncusudur. Bunların bir sonucu olarak müşterek futbol maçı oynandı bile! Yakında çocuklarımız Akel partisini ziyaret edecekler. Büyük Han’da müşterek şenlikler öngörülmekte! Bu tür etkinliklere karşı olduğum söylenir. Doğrudur. Kıbrıs Türklerini azınlık olarak algılayan, meşru Kıbrıs Hükümeti unvanının arkasına saklanarak Kıbrıs’a sahip çıkmak için uğraşan, bu yalanla AB üyesi olan ve bizim Maroniler ve Ermeniler gibi vatandaşları, azınlıkları olduğumuzu kayıtlara geçiren Rum tarafı ile EŞİT ŞARTLARDA buluşup konuşmaya hiç diyeceğim yoktur ancak Rum liderliğinin “yeniden yakınlaşma” siyasetinin altında dünyayı kandırmak ve Osmosis yolunda ilerlemek niyetlerini görüyorum. Bu nedenle bu temaslarda eşitlik var mı, yok mu ona bakıyorum. Rumlara göre “işgal altında yaşayan azınlık mensuplarından şu veya bu grup, şu veya bu maksatla hür bölgeye gelerek,şu veya bu etkinliğe katılmış” oluyor. Biz buna itiraz etmeyip kuzu kuzu Rum’un oyununa geldikçe de üzerimizdeki (ve Türkiye’nin üzerindeki) baskılar artıyor: “Mükellefiyetini yerine getir (yani Rum idaresini tanı), limanlarını Kıbrıs Bayraklı gemilere ve uçaklara aç”, (açıkcası KKTC’ni boş ver, unut gitsin, zaten orada meşru hükümetle azınlık artık bir arada, kucak kucağa, yakınlaşmakta; bırak yakınlaşsınlar ve bütünleşsinler)... Ne güzel, değil mi? Futbol konusuna bakalım. Federasyonumuzu tanımayan ve dış dünya ile futbol temasımızı engelleyen Rum liderleri bizimle futbol oynayabiliyor. Ne güzel yakınlaşma değil mi? Peki bu dış dünyaya nasıl yansıtılıyor? Hiç düşündünüz mü? Ayrı federasyona ne gerek var? Bakınız bir arada futbol oynayabiliyoruz; o halde eskiden olduğu gibi gelsinler Kıbrıs Futbol Federasyonu denilen Rum federasyonuna üye olsunlar! İşte, Rumlar açısından yakınlaşmanın manası budur ! Unutmayalım! Rum liderliği her sıkıştığında bu tür manevralar yapar ancak “meşru hükümet” olgusundan zerre kadar taviz vermez. 1958’de Makarios “seyahat özgürlüğü” tanıdı diye büyük alkış aldı. Halbuki yaptığı, ayrı ayrı bölgelerde hapsettiği Türklere “bir yerden diğerine giderken Kıbrıs Hükümetinin polis kontroluna tabisiniz” mesajını vermek, ve dünyaya da insan haklarına saygılı olduğunu göstermekti. Bulutoğlu ile güle oynaya buluşan Rum Belediye Başkanı, iş kimlik tanımına gelince “Uluslararası, Lefkoşa Belediye başkanı olarak beni tanımaktadır” diyerek Sn. Bulutoğlu da Lefkoşa Türk Belediye Başkanı olarak davet edildiği için Türkiye’ye gitmiyor. Diğer makamlar da KKTC temsilcilerinin katıldığı toplantıları ya boykot ediyorlar, ya da temsilcilerimizin dışlanmalarını sağlıyorlar. Kıbrıs’taki kavga kimlik kavgasıdır, statü kavgasıdır. Bunu takdir etmeyenler Rum’un oyununa gelmeye mahkûmdurlar. Şimdi Rum tarafında aklı başında insanlar Papadopullos’u açıkça suçlamakta ve “bu akılda gidersen KKTC tanınacak” demektedirler. Kıbrıs’ın bölünmemesi için (sanki bölünmüş değilmiş gibi) “yakınlaşma politikası ile” Kıbrıs Türklerine sahip çıkalım diyorlar. Hedefleri Türk askerinden ve garantilerden kurtulmak. Sonrası? Onlara kalmış bir konu. Bu nedenle meselenin ne olduğunu unutmamak ve unutturmamak gerekir. Mesele bizimle yakınlaşma isteyenlerin bizi azınlık olarak gördükleri ve kendilerini de Kıbrıs’ın sahibi-meşru hükümeti addettikleridir. Bu konuda lisan birliğine varmadıkça “bütünleşme siyaseti” dedikleri siyaset Kıbrıs’ı Rumlaştırmak oyununda Kıbrıs Türklerinden destek almak oyunudur. Zaten başka oyunları da yoktur ve bu güne kadar da olmamıştır.