Hayatı öğrenmek ve kendini dinlemek için yalınız kalmanız şarttır. İnsanın hayatı düz çizgi üzerine kurulmamıştır. Yalnızlık nasıl mevsimler günler farklıysa yalnızlıkta öyledir. İnsan  bazen neşeli bazen de üzgün olabilir..
İnsan yalınız kalmalıdır ki yalnızlığı yaşayabilsin. O zaman ancak kendi dünyasını düşünebilir. Zaten arada bir insanların yalnızlığa ihtiyacı da vardır. Yalnızlık insanı Olgunlaştırır, öğretir, geliştirir..
Yalnızlığın başka bir yönde vardır ki. Hayat öyle bir sille vurur ki yanında eş dost kalmaz. Bu yalnızlık en kötü ve acıdır. Kalabalık içinde yalınız kalmadır.
Yalnızlığın bir çeşidi de geçmişteki gibi dayı amca teyze olmayıp çekirdek aile oluşundandır. İnsanlarımız eskisi gibi fazla çocuk yapmamakta ekonomik sıkıntı nedeniyle tek çocukla kalmaktadırlar.
Eşi ölen bir insan kendi dünyasıyla yalınız kalmakta insanlar içinde yalnızlık çekmektedir. kapsını çalan bir insanın bile olmaması onu tamamen kendi iç dünyasına itmektedir..
Günümüzde her şey menfaate dayalı olduğundan insanlara da, hırs, mal, kıskançlık, almış başını gitmiştir. 
Hapisteki, bir adam bile yalnızlık çekmezken, özgür dolaşan sokaklardaki insanlar yalnızlık çekerler. Bu da insanların eskisi gibi birbirlerine güven duymadıkları ndan olabilir. Ya da egonun yüksek oluşu.
Bence aslında insanların dışarıdaki yalnızlık önemli değil iç dünyasındaki yalnızlık önemlidir.  Üzerinde yaşadığımız şu dünyanın çok güzel olduğunu, bizi yaratan Tanrının varlığını düşünerek rahatlayabiliriz...