“Demokrasi ve demokratikleşme ile ilgili problemlerin çözümünde, ordunun yerinin tespiti ve hareketlerinin değerlendirilmesi son derece önemlidir.
     “Türkiye'mizin bulunduğu bölgenin jeopolitik ve jeostratejik durumu ile, özellikle de bizim tarihimizden gelen şartlar, imkânlar ve komşularımızla olan münasebetimiz göstermektedir ki, bizim, uzak gelecek ne getirir bilinmez ama, daha uzun yıllar modern ve güçlü bir orduya ihtiyacımız olacaktır.

*       *       *

     “Unutulmamalıdır ki, daha önce de üzerinde durduğumuz gibi, Ortadoğu dünyanın en kritik, en problemli ve en belâlı bölgesidir. Komşularımızın ise çoğunun sınırları başkaları tarafından, daha doğrusu emperyalist devletler tarafından çizilmiştir, dolayısı ile de komşularımızın bazılarında bu sınırların kolayca değişeceği fikri yaygın olduğu gibi, hemen hepsinin bizimle ilgili ölçüsüz iddiaları da vardır.
     “Bunlar ve daha başka pek çok faktör, bizi modern ve güçlü bir orduya sahip olmaya âdeta zorlamaktadır. Hattâ geleceğe şöyle bir bakarsak, zaman, şartlar, imkânlar, imkânsızlıklar, dünyadaki hızlı gelişme ve gelişmeler bizi buna mahkûm etmektedir. Bu, bazı dindarlarımızın her şeyi dinî hayata bağlayıp, hedef olarak kabul ettikleri böyle bir hayata ulaşıldığı zaman, her problemin çözüleceği gibi bir durum mümkün olsa da böyledir. Bu, bazı demokrat ve lâiklerimizin hedef olarak aldıkları ve bu hedefe ulaşıldığı zaman her problemin çözüleceği gibi bir demokratik sistemin en ideal şekilde kurulması hâlinde de böyledir. Yani bu coğrafyada, önce bu vatana sahip olmak, sonra da bu vatanda millet olarak rahat ve huzur içinde yaşamak için, en mükemmel dinî hayatı yaşasak da veya en ideal demokrasiyi kurmuş olsak da yahut da her iki iddianın gereklerini birlikte yerine getirsek de, yine modern ve güçlü bir orduya sahip olmak ve bu orduyu her an, her türlü gelişmelere karşı hazır vaziyette tutmak mecburiyetindeyiz.

*       *       *

     “Hangi fikirde olursak olalım, hangi makamda bulunursak bulunalım, eğer bu vatana sahip olmak ve bu vatanda huzur içinde yaşamak istiyorsak, inanmak ve kayıtsız şartsız kabul etmek mecburiyetindeyiz ki, ne en mükemmel dinî hayatı yaşamaktayız diye 'Müslüman kardeşlerimiz' gözümüzün yaşına bakar, ne de en ideal demokrasiye sahip olduğumuza bakarak, Batılı dostlarımız tatmin olmaz menfaatleri ile kirli niyetlerini bir yana bırakıp bize el uzatır. Böyle olunca, bugün ve gelecek için modern ve güçlü bir orduya sahip olmak hususunda kararlı olmak ve bu kararlılığın gereklerine göre mücehhez ve hazırlıklı bulunmak durumundayız.

*       *       *

     “Özetlersek modern ve güçlü bir ordu, Ortadoğu'da herkesten önce bizim temel kuruluşlarımızın başında gelir ve gelmelidir. Bu, her türlü şartlar altından böyledir ve bunun başka türlü olması da düşünülmez ve düşünülmemelidir. Bu böyledir ama, ordu kavramı ve ordunun hem toplumdaki, hem de devletteki yeri üzerinde durmak, düşünmek, değerlendirmek, sonra da son derece ciddî, objektif ve samimî olarak bazı hususları gündeme getirip münakaşa etmek de gerekmektedir ve son derece önemlidir. Her şeyden önce, kurulan modern ve güçlü bir ordunun modern ve güçlü kalabilmesi için buna ihtiyaç vardır.

*       *       *

     “Bunun için en kısa zamanda aydınlarımızın sentezci olamama alışkanlığından sıyrılmaları, peşin hükümlerden formcu düşüncelerden ve teslimiyetçi davranışlardan kurtulmaları, en önemlisi de, değişik ve yeni fikirlerle, orijinal konularla ve çözümsüz gibi görünen problemlerle ilgilenmeye kararlı olmaları gerekir. Bundan sonra da, münakaşa ve tartışmaları itham, iftira, karalama ve kavga vasat(ve ortam)ından çıkarıp, aydınları ve toplumu bizden olanlar ve olmayanlar diye ayırıma girmeden, her şeyi objektif ve entellektüel değerlere göre ve kendi ölçüleri içinde tutabilmenin yolu bulunmalıdır.” (Mehmet Turgut, Başkanlık Sistemi, Ordu ve Demokrasi, Boğaziçi Yayınları, İstanbul-1998, s. 104-106)