Sabir Rüstemhanlı bir yazar, bir şair, bir senarist, bir rejisör, bir bilim adamı, bir siyasetçi, ama o her şeyden önce eli silah değil, kalem tutan bir mücahit; bir dava adamı..

Sabir Rstemhanlı, toprağı şiirleriyle yoğurup vatan yaparak destanlaşmış bir destan şairidir.

Sabir Rüstemhanlı, Türk’ün zincire vurulmak istendiği yıllarda, Sovyetler Birliği’nin Azerbaycan coğrafyası üzerine bir kabus gibi çöktüğü dönemde, “Türk Halkı ‘Olmaz!’ Deyir” diye haykırmış ve milyonları Bakü meydanlarına dökerek bağımsızlık şahlanışı başlatmış bir toplum önderidir.

SABİR RÜSTEMHANLI KİMDİR?

Sabir Rüstemhanlı bir yazar, bir şair, bir senarist, bir rejisör, bir bilim adamı, bir siyasetçi, ama o her şeyden önce eli silah değil, kalem tutan bir mücahit; bir dava adamı..

Sabir Rüstemhanlı, Türk’ün zincire vurulmak istendiği yıllarda, Sovyetler Birliği’nin Azerbaycan coğrafyası üzerine bir kabus gibi çöktüğü dönemde, “Türk Halkı ‘Olmaz!’ Deyir” diye haykırmış ve milyonları Bakü meydanlarına dökerek bağımsızlık şahlanışı başlatmış bir toplum önderidir.

Sabir Rüstemhanlı, 20 Mayıs 1946’da, Azerbaycan’ın İran sınırındaki Yardımlı ilinin Hamarkent köyünde doğdu. İlkokul ve ortaokul eğitimini doğduğu köyde, lise eğitimini Yardımlı il merkezinde tamamladı. 1963’te, Bakü Devlet Üniversitesi Azerbaycan Dili ve Edebiyatı Fakültesi’ni kazandı. Öğrencilik yıllarında haftalık yayımlanan Edebiyat ve İncesanat gazetesinde muhabir olarak çalışmaya başladı.1976 yılında doktora tezini savunarak doktor oldu.

1978’de edebiyat ve sanat kitaplarının yayımlanması için kurulan Yazıcı Yayınevi’ne genel yayın yönetmeni olarak atandı. “Tanımak İstesen” isimli ilk şiir kitabını 1970’te yayımlayan Rüstemhanlı, eserlerinde milli konulara ağırlık verdi. Türkiye’ye yaptığı bir aylık gezi sonrasında yayınlanan “Ömür Kitabı” (1980) isimli eseri yalnızca Azerbaycan’da değil, Sovyet esareti altında bulunan Türkistan coğrafyasındaki Türk dili konuşan bütün toplumlarda derin bir heyecan uyandırdı. “Ömür Kitabı” 300 binlik baskıyla bir rekora imza atmış oldu.

Sabir Rüstemhanlı yalnız fikir değil, aynı zamanda bir aksiyon adamıdır. Kasım 1988’de Bakü’de, Karabağ’ın Ermenistan’a bağlanmasını protesto etmek amacıyla, 1 milyon kişinin katılımıyla gerçekleştirilen gösteriler de Sabir Rüstemhanlı öncülüğünde hayata geçirildi. Temmuz 1989’da Azerbaycan’ın bağımsızlığını kazanması için mücadele amacıyla kurulan Halk Cephesi’nin kurucu üyeleri arasında yer alan Rüstemhanlı, aynı yıl bağımsızlık mücadelesinin sembollerinden olan Azerbaycan gazetesini çıkarmaya başladı.

20 Ocak 1990’da Sovyet ordusunun Bakü’yü işgal ederek 137 Azerbaycan Türkü’nü şehit etmesine sert tepki gösteren Rüstemhanlı, aynı yılın ekim ayında yapılan seçimlerde milletvekili seçildi. 18 Ekim 1991’de “Azerbaycan’ın Bağımsızlık Deklarasyonu”na imza atan Milli Konsey milletvekilleri arasında yer alan Rüstemhanlı, Kasım ayında ülkenin Basın Yayın ve Enformasyon Bakanlığı görevine getirildi.

2000-2005-2010 yıllarında yapılan seçimlerde Yardımlı milletvekili olarak yeniden Azerbaycan Parlamentosu’na giren Rüstemhanlı doğup büyüdüğü ilin ekonomik ve kültürel açıdan gelişmesi için bir dizi projenin uygulanmasına öncülük etti. Azerbaycan’da 20’nin üzerinde kitabı yayımlanan Rüstemhanlı’nın başta Türkiye olmak üzere birçok ülkede 30’u aşkın eseri çıkmıştır. Senaryosunu Sabir Rüstemhanlı’nın yazdığı “Cevad Han” filmi birçok ülkede gösterime sunulmuştur.

Sabir Rüstemhanlı’nın eserlerinden bazıları şunlardır: Tanımak İstesen, Sevgin Sevincim, Sağol Ana Dilim, Ömür Kitabı, Haber Gözleyirem, Gence Kapısı, Kan Yaddaşı, Göktanrı’nın Elçisi Khan: Bozkırın Kurdu.

'Gence Kapısı', 'Sağol Ana Dilim', 'Kan Yaddaşı' adlı şiir kitapları 1970-1980’li yıllarda Türkistan coğrafyasındaki kardeş ülkelerdeki gençlerin millî şuurlarının gelişmesinde önemli rol oynamıştır. 1995 yılında neşrettiği 'Bu Senin Halkındır' kitabı 20. yy’ın sonunda Azerbaycan’ın edebî, sosyal fikri ve millî tefekkürünü göstermesi açısından çok önemli kabul ediliyor. Sabir Rüstemhanlı Göktanrı'da, Türkler'in 'tevhid' anlayışını ete kemiğe büründürüyor.

Şair Rüstemhanlı’dansöz ederken şunu söyleyebiliriz: Sabir Rstemhanlı, toprağı şiirleriyle yoğurup vatan yaparak destanlaşmış bir destan şairidir.

TÜRK HALKI “OLMAZ!” DİYOR

Sınırlar açılmalı! Dünya böyle buyurdu... 
Kuran kim, yaşatan kim, yöneten kim bu yurdu? 
Tavşanın ayağına götürüyorlar bozkurdu. 
Şerefli tarihine şerefsizlik yaz deyir 
İktidar arayışta!.. Türk halkı ´olmaz´ diyor! 

Bir tarafta Türkiye, öte yanda Türkistan, 
Cihangirler elinde paramparça bir cihan 
Ortada Altın Köprü, yaralı Azerbaycan 
´Ayrılsın baştan beden, kopsun bu boğaz´ - diyor 
Bileniyor bıçaklar, Türk halkı ´olmaz!´ diyor! 

Zaten Araz ilen bir şah damarım kırılmış, 
Nağme dilden aralı, nur gözden koparılmış, 
Türk´ün Ata yurdunda Ermenistan kurulmuş 
İştahının son yok, içtiği kan az diyor, 
Pusudadır cellatlar!.. Türk halkı ´olmaz´ diyor! 

Kapı açmak istiyor Kızıl Çakçak üstünden
Alican Köprüsü’nden, kutsal toprak üstünden
Sınırlara dikilen al bayrak üstünden 
´Ne mutlu Türk´üm!´ yazdın sınırlara! ´Boz!´ diyor 
Yüz yerden el uzuyor! Türk halkı ´olmaz´ diyor! 


Karabağ´dan el götür, terörist elini tut! 
Unutmuştum
Kerkük´ü, şimdi Kıbrıs´ı unut! 
Azeri yok, Avrupa! Budur sana son umut... 
´Düşman ol kardeşine, öz kökünü kaz!´ diyor 
Bu da yol haritası… Türk Halkı ´olmaz´ diyor! 

Türk Halkı ´olmaz´ diyor diplomat ilanlara, 
Namazını Fener’e, Roma’ya kılanlara, 
BM’den NATO’ya dolaşan yalanlara 
Millet ‘Karabağ’ diyor, bunlar ‘petrol, gaz’ diyor 
Sivil canavarlara Türk halkı ´olmaz´ diyor! 

Ak kağıda yol çizen can adam, civan adam 
Bozalım sınırları! Başlayalım Karabağ´dan! 
Önce Şuşa, Kelbecer yolunu aç! 
Evsiz-barksızdır millet… Önce ona bul ilaç! 
Ermeni’ye yanmaktansa aç Türk’ün kapısını 
Tebriz’in, Zengazur’un, Kerkük’ün kapısını
Türk yolun aşığıdır! Yol aç, yollar açılsın, 
Altay’dan, Hantenqri’den sana Kollar açılsın. 
Urumçi yolunu gez, Doğu Türkistan’ı sor
Fars’a bağışladığın Afgan’ı, İran’ı sor 
Eritip milletini, siliyor kitabını, 
Fars’dan, Rus’dan, Çinli’den sen de sor hesabını! 
Üstünde gün batmayan bir cihan devletinden 
Ne kalmıştır sana, ne? 
Aç adalet yolunu milletinin yüzüne! 

Şükür, senin hükmüne bağlı değil gelecek
Sizleri yolsuz koyup öz yoluyla gelecek! 
Tarih bir bahçeyse şayet, Türk ebedi bir çiçek
Durdukça birliğimiz ‘bu çiçek solmaz!´ diyor 
Bu birliği bozana Türk halkı ´olmaz´ diyor!

HALİMİ SORMA

Neyi itirmişem neyi gazandım
Harda soyug gördüm harda gızındım
Ömrün payızında halımı sorma
Bu da bir yazıdır halımı sorma

Vetenim yaralı elim yaralı
Üreyim yaralı elim yaralı
Gaçgınam köçkünem halımı sorma
Sıh meni köksüne halımı sorma

Yarımçıg ürekler sevgimiz haram
Men bele seadet arzulamaram
Sehidem-itginem halımı sorma
Gisas gününecen halımı sorma

AD GÜNÜN MÜBAREK

Eşi “Tenzile Sultan”a

ad günün mübarek, sevincim derdim bu güne en güzel duygumu verdim
sözüm gül çiçekti yoluna serdim, çiçek yaşındasın yaşını deme
belki bahar geldin, belki kış geldin, belki mezarıma soğuk taş geldin
ne zaman geldinse bana hoş geldin, istek yaşındasın yaşını deme
güneş şafağından indirdi belki, beni baht atına bindirdin belki
Allah Cennet’inden gönderdi belki, melek yaşındasın, yaşını deme.

ÖLÜNCE BAYRAĞA SARILMIYORSAM

Şarkımdan kan iyi* gelmezse eğer,

Bu söz yarışında zafer kazanıp

Bu söz döğüşünde ölmezse eğer

Her şiirim savaşta kurban gitmeye

Ya taşlar altında şehit olmaya

Hazır değilse…

Kesin bu nağmeyi, kesin yarıda

Demek ki hakkım yok kelime kesmeye

Bu toprak üstünde yüz aklığıyla

Eli yüreğinde rahat gezmeye!

Okşama sözlerden etim ürperir

Yeter! Eğlence zamanı değil

Yüzüne yüz uzun mührünü vuran

Bal dudak’, ‘Gül yanak’ zamanı değil..

Hançerim desteksiz, kılıcım kınsız

Göğsüm kalkan ibi çarpık çarpıktır

Dikenli teller de çizmiş gönlümü

En uzun şarkım var ki

Ayrılık’tır!

Erkeğe bu kadar rahat yakışmaz

Bu dertler benimse, keyif benim değil.

Ölünce bayrağa sarılmıyorsam

Beş metre temiz bez kefenim değil!

Önümde bu kadar uçurum varken

Kimdense merhamet ummağım günah!

Bu gözden o göze ışık düşmezse

Gözümü rahatça yummağım günah!

Kolumu kıvırıp meydan açmayan

Sözlerim kiz gibi ıtırlanırsa

Sengerden yayınan, mermiden korkan

Övgü gölgesinde çetirlenirse

Ölen günlerime yas tutmalıyım!

Dövüş marşı gibi doğulmadıysam

Vuslat şarkımı da unutmalıyım

Melek cildindeyse cellat hevesi

Senin gizli kavgan gözüken değil

Sözümden kan iyi* gelse de korkma

Okan kapayandır, kan döken değil!...

*Kan iyi= kan kokusu

……………………………………….

TANRI IŞIĞI TEK*

Bir kökümüz Doğu’dadır, bir kökümüz Günbatan’da,

Biz tarihin yoldaşıyız dünya boyda bir vatanda

Bin savaşın ağrısı var damarlarda coşan kanda,

Düşman kesti yolumuzu, geçtik Tanrı ışığı tek,

Zehir oldu kadermiz, içtik Tanrı ışığı tek!

Yakutlardan yüzü beri bir kardeştir yakın-uzak,

Türk, Azeri, Türkmen, Tatar, Özbek, Başkurt, Kırgız, Kazak,

Kimm arayı kesecekse bu savaşı uduzacak

Yemek içim doğmuşuzdur, sertiz Tanrı ışığı tek!

Bir babanın evladıyız, Türk’üz Tanrı ışığı tek!

Koy yan yana dalgalansın bir milletin bayrakları,

Güneş bize beşik olup, hatırlayalım çağları,

Alak düşman caynağından esir düşen toprakları,

Şehitlere selam verek, sorak Tanrı ışığı tek,

O yurtlar ki, bizi bekler varak Tanrı ışığı tek.

*Işığı tek=ışığı gibi