Arı Hareketi tarafından düzenlenen ve Sn. İlhan Kesici, Sn. Murat Mercan, Sn. Cengiz Çandar ve Sn. Soli Özel' in konuşmacı olarak katıldıkları, Türk-Amurikan ilişkileri konulu, toplantıya katıldım.

Tabii, Dünya çok garip. İki sene önce 1 Mart 2003' te, Türkiye ile ABD arasındaki ilişkileri belirleyen, 1 Mart Tezkeresinin, TBMM'de reddedilişini, sevinçle karşılayanlar, şimdi başka insanlarmış gibi, değerlendirmeler yapıyorlar! Türk-ABD ilişkilerinin dünü, bugünü ve yarını konulu, toplantılar, bu ora çok oluyor ve bende davet geldikçe katılıyorum. Bundan bir süre önce,genç, Milletvekilleri Sn. Murat Mertcan ve Sn. Mustafa Özyürek'in katıldıkları ve Avrasya platformu tarafından düzenlenen panele katılmıştım. Aslında, Türk-ABD ilişkilerinde yaşanan olumsuzluklarda, son bir yılda değişen bir şey yok. Şunu hemen söylemek gerekir ki: Türk-ABD ilişkileri eskisi gibide değil! Bu durum, Arı Hareketi Toplantısında da, ifade edildi.

1990 yılında Irak'ı ziyaret eden T.C. Başbakanına ve Devlet Bakanına, Saddam, nezaketsizce "Siz benim sularımı kesiyorsunuz, bunun hesabını soracağım" diyordu. Irak'ın aşırı silahlanmasının, asıl hedefinin,Türkiye olduğu biliniyordu. Güneyde Suriye; Doğuda İran bize karşı hep düşmanca tavırlar içinde olmuştur. İran'ın, gerici ve yobaz rejimi Türkiye'ye ihraç etmek istediğini, Suriye'nin PKK terörüne kucak ve destek verdiğini, yıllarca Hatay' ı sınırları içinde gösterdiğini, bilmeyen varmı?

Bu nedenle, Cumhurbaşkanı Özal, ABD'nin Birinci Körfez Harekatını desteklemiş, aslında Türkiye'ye yönelik tehdidi, ABD'yi kullanarak, bertaraf etmek istemişti. Eğer, o, tarihlerde basiretli davranabilir, Özal dinletseydi, Türkiye, Kuzey Irak'a girecek, Musul ve Kerkük'ü kontrol altına alacak, PKK ve Türk düşmanı Kürt grupları sindirecek ve asıl önemlisi, öz soydaşımız olan Irak Türklerinin can ve mal güvencesini sağlayacak, mutasavver bir Irak şekillenmesinde, Irak Türklerinin, birinci derecede söz sahibi olmasını, temin edecekti. Nitekim Özal, Saddam yakalanıp, bertaraf edilmeden, yapılan anlaşmadan rahatsızlık duymuştu. Eğer, Birinci Harekatta Özal'ın, önerileri dinlenseydi, belkide, ikinci bir savaşa gerek kalmayacak, kan dökülmeyecekti.

ABD İkinci bir savaşa karar verdiğinde, AKP yetkilileri ile Washingtonda yapılan ön görüşmelerde, bazı sözler almış olacakki, depolar, limanlar, havaalanları üzerinde çalışmalar yaptı, lojistik ekiplerini Türkiye'ye yolladı ve herşeyden emin olarak, Irak Harekatını yapacak, Askerlerini gemiye bindirerek, Türk Denizlerine yolladı.

ABD Stratejik ortak, Dost ve NATO Müttefiki Türkiye'ye, güveniyordu ve planları içinde Kuzeyden cephe açmak vardı.

Hep ifade ediyorum. Türkiye'nin sorunu ve kırmızı çizgilerle ifade edilen politikası, sadece ve sadece kendini ilgilendiriyor. ABD'nin sorunu ve politikası ise, 11 Eylül nedeni ile Terörle ne pahasına olursa olsun, mücadele ve dünyanın her yerinde Demokrasi ve Hürriyetleri oturtmaktır.

Türkiye için, PKK'nın ortadan kaldırılması, Kürt gruplarının kontrol altına alınması, bir Kürt Devletinin veya Federasyonunun kurulmasının önlenmesi, Misakı-Milli Hududları içinde olan Musul ve Kerkük'ün kontrolü ve Irak Türklerinin can ve mal güvenliğinin sağlanması çok önemlidir. Sn. Murat Mercan, "Irak'ta, sadece Türkmenlere dayanan bir politika olmaz" diyor. Buna hiç katılmıyorum. Tam tersine, yıllarca itilen, kakılan, öldürülen, işkence gören Eğitim, sağlık, beslenme vb. gibi hertürlü insanca yaşama hakkı elinden alınan, ezilen Türklerin esenliği, Türkiye'nin temel politikası olmalıdır.

Türkiye, 1 Mart Tezkeresini reddetmek suretiyle; sadece kendisini ilgilendiren, hatalar yapmıştır.

Kuzey Irak'ta kontrolü kaybetmiştir, Irak Türklerini destekleyememiştir, ABD'ni Türk Düşmanı, Kürt grupların kucağına atmıştır. Eskiden, sıcak takip (Hat Pursuit) adı altında, kuzey Irak'ta konuşlandırdığı, büyük sayıdaki Askeri gücünü, geri çekmek durumunda kalmıştır. Bazıları söyle diyor. "Efendim 1 Mart Tezkeresini kabul edip, ABD ile Kuzey Irak'a girseydik, çok telefat verirdik". Peki! Simdi vermiyormuyuz? Irak'ta ölen Türk Şoförleri, 50'ye yaklaşıyor. Geçen bir ayda başlayan PKK Terör hareketleri nedeniyle, birçok şehit vermedikmi?

Netice itibariyle, bilerek veya bilinmeden yapılan fahiş hatalar, Türk-Amerikan ilişkilerine zarar vermiştir!

Dışişleri Bakanlığı Müsteşarının, Amerika'ya yaptığı ziyaret ve bir dizi temaslar sonucu verdiği beyanat tatmin edici değildir, ayrıca gerceğide yansıtmamaktadır. Türkiye ve bazı çevreler, her ne olursa olsun, suçu ABD'den bilmek, Amerikayı suçlamak alışkanlığından vazgeçmelidir!

Arı Hareketi Toplantısında; Kuzey Irak meselesi ve kopan Türk-Amerikan ilişkileri üzerinde durulmuş, ilişkilerin büyük yara aldığı, 1 Mart 03 Tezkere reddinin yanlış olduğu üzerinde, görüş birliği hasıl olmuş, ancak konuşmacıların büyük büyük bölümünce, yara almış bulunan, Türk-Amerikan ilişkilerinin nasıl düzeltileceği üzerinde yeterli görüş ve öneri dile getirememiştir.

Oysa, Türkiye daha şimdiden, bozulan ilişkilerinin faturasını ödemeye başlamıştır. Yıllarca mücadele ettiğimiz Talabani başımıza, Devlet Başkanı olarak çıkarılmış, Irak Türkleri ikinci plana itilmiş, 4 milyonluk topluluğa sadece 3 Milletvekilliği layık görülmüş, PKK tekrar Kuzey Irak ve Güney-Doğuda cirit atmaya başlamış. Iraklı Kürtler Irak yönetiminde Musul ve Kerkük'te hak etmedikleri, etkinliğe sahip olmuşlardır.

Herşeye rağmen, Süleymaniyede Türk Askerlerimize, plastik kelepçe takılması ve başlarına çuval geçirilmesi olayını da, bir türlü unutamadığımı, hazmedemediğimi, bu vesile ile ifade etmek isterim. Amerikalıların sebebiyet verdiği bu olay asla kabul edilemez.

Fazla bir sonuç tevlit etmesede, Türk-Amerikan ilişkilerini güncel bir şekilde ele alan ve bu tür toplantılar düzenleyen Arı Hareketini tebrik ediyorum.