Büyükşehirlerde yaşayanların en büyük kâbusu istisnasız trafiktir. Hele bir de İstanbul’da yaşıyorsanız durum vahimdir. Metro ve metrobüs gibi alternatif çözümler kurtarıcı olabilir ama orada da insan trafiği bitmez. İş çıkışı saatlerinde metrobüse binmeseniz bile şöyle bi başınızı çevirip durağa bakınca önce insanı görmeyeniniz yoktur. İnmek bir dert, binmek ayrı dert. Sadece metrobüs mü? Geçen günlerde de sis yüzünden vapur seferleri iptal olunca, yoğunluktan metro hatları kapanmış insan seli su olup akmıştı. Tüm bunlara rağmen elbette zaman tasarrufu açısından toplu taşıma araçları özellikle metro ve metrobüs eğer binebilirseniz kurtarıcı. Şuna da değinmeden geçemeyeceğim sokak aralarındaki araba yoğunluğu yetmezmiş gibi bir de kaldırımlara park etme meselesi var. Yürümek bile o kadar zor ki... Geçelim yine trafik gerçeğine. " Her yerde metro, her yere metro " projesiyle 2004 yılında 45,1 km olan raylı sistem, son 10 yılda 104,85 km daha eklenerek 149,95 km’ye çıkmıştır. 159,6 km’lik raylı sistem hatlarının inşaatına ise tüm hızıyla devam edilmektedir. Raylı sistemlerin 2019’da bu rakamın 489,15 km’ye ulaşması öngörülüyor. Ve 2019 sonrasında da 1.000,15 km ile hedef İstanbul’u New York’tan sonra dünyanın ikinci büyük metro ağına sahip kenti haline getirmek…

Bu metro yatırımları umut veriyor yoksa, İstanbul trafiği araba ile çekilecek gibi değil. Yıllar geçtikçe benzin fiyatlarının artmasına rağmen bana mısın demiyor. Metro için de iyi bir alt yapının olması ve yoğunluğa karşı projelerin geliştirilmesi gerekiyor. Aslında mesele ortada biz şehre yerleşiyoruz ardında inşa etmeye çalışıyoruz. Alt yapıyı önceden değil sonradan yapıyoruz. Global yazılım ve veri firması INRIX’in küresel konumlama sistemi (GPS) ile cihaz ve kara yolu altyapı yazılımlarından elde edilen veri ve analizlere göre şehir trafiğin en yoğun olduğu saatlerdeki sıkışıklık sürelerine göre sıralandığı puan tablosunda, 38 ayrı ülkeden bin 64 şehir değerlendirmeye tabi tutulmuş. Türkiye dünyada en fazla trafik sıkışıklığının yaşandığı 10'uncu ülke. İstanbul'sa dünya şehirleri arasında 15'nci sırada...

Bu rakamlar şaşırtıcı rakamlar değil. Bizzat trafiğin içinde olanlar bilir, bunlar az bile. Hatta bunlar iyi günlerimiz! Bu listede bizden daha da kötü olanlar var. 2016 yılı Küresel Trafik Puan Tablosu'na göre, sürücülerin yılda ortalama 61 saat trafikte mahsur kaldıkları Tayland, ülkeler sıralamasında ilk sırada yer aldı. Tayland'ı 47'şer saatle Kolombiya ve Endonezya izledi.

Trafik sıkışıklığında ilk 10'da yer alan ülkeler;

1. Tayland – 61 saat

2. Kolombiya – 47 saat

3. Endonezya– 47 saat

4. Amerika Birleşik Devletleri – 42 saat

5. Rusya –  42 saat

6. Venezuella – 39 saat

7. Güney Afrika – 38 saat

8. Brezilya – 37 saat

9. Porto Riko – 37 saat

10. Türkiye – 34 saat

Hoşgörün bol, saygın sonsuz olsun…

Yanlız Trafikte saygı sıralaması olsa en sonlarda olacağımız kesin olabilir. Amerika Birleşik Devleleri’nde ve İtalya’da uzun süre araba kullandım. Diğer birkaç Avrupa ülkesinde de bulunmuş biri olarak, gidenler de fark etmiştir korna sesini duymak zordur. Almanya'da bulunmadım ama küçükken bir aile dostumuz anlatırdı, o zamanlar Almanya'da korna çalmak demek yaya olsun sürücü olsun küfür etmek gibi ayıptır derdi. Bizim ülkemizde küfür eder gibi kornayı çalmayı geçtim zevk için kornaya basanları biliyorum. Amerika'da mesela öyle buradaki gibi yayanın dibine kadar da gidilmez yol vermek için. Geçen hafta turistik amaçlı Diyarbakır ve Mardin’deydim. Hız sınırının hafif üstünde olmama rağmen önce korna ardından da el kol ve hatta epey küfür yedim. Trafik kuralları dâhilinde neden bu sinir ve gerginlik? İsmini bilmiyorum ama İstanbul’da araba sürebiliyorsanız dünyanın her yerinde araba sürebilirsiniz demiş ünlü bir sürücü. Diğer ülkelerde markete ekmek almaya gitseniz bile emniyet kemeri takılır. Önemli olan istisnasız kuralları uygulamak. Trafik kuralına saygı önce kendine sonra insanlığa saygıdır. Burada elbette büyük görev Emniyet Genel Müdürlüğü’ne düşüyor. Uyarılara rağmen kurallar uygulanmıyorsa daha yüksek cezalar caydırıcı olabilir. Kibar ve saygılı olmak ise kişinin karakteriyle alakalı yani davranış karakteri yansıtıyor...

Diyarbakırlılara Tebrik!

Geçen hafta Diyarbakır’daydım demiştim, şunu da belirtmesen geçemeyeceğim. Minibüslerde bir şey dikkatimi çekti. Minibüse hangi yaş gurubundan kadın binerse binsin, erkekler hemen ayağa kalkıp yer veriyor. 18 yaşında genç kız bile binse 35 yaşındaki kardeşimiz kalkıyor ve genç kızımıza buyurun deyip yer veriyor. Bu bir çeşit gelenek. Ne güzel örnek ve saygılı bir davranış… Diyarbakır'ın gençlerini buradan naçizane tebrik ediyorum. İstanbul’da yer kavgası, kulakta kulaklık uyku numarası ya da git son durağa bin teyze kelimeleri, bizi göstermiyor. Özellikle İstanbul’da toplu taşımalarda gençlere örnek olması umuduyla...