Konuşmaktaktan bıkmadığımız bir konu, altyapı! Minik çocukların A takıma çıkma sevdası olarak, küçük yaşlarda profesyonel takımlara gelmesi. 16 yaşlarında attığı harika çalımlarla bir anda futbolcu olması. Kameraların bir anda yüzlerine çevirilmesi. 70 milyonluk ülkede yıldızlaşamayan 'adamlar'... Önce küçüklerden başlayalım; benim evladım bir sporcu mu olsun? Yoksa bir mühendis mi? İşte burada başlıyor bütün mesele, bir başka deyişle çocukları genç yaşta ikilemde bırakmakla başlıyor. Çocuklar sanıyor ki, fizik dersinden '5' ile geçemezsem futbol topuna hangi açılarda vuracağımı öğrenemem ya da hafta sonu 90'a çaktığı golden sonra o mutlulukla eve gelen çocuk öğrendiği fizik notunun '1' olduğunu görünce şaşırmasın. İlk  söylediği söz "topa vuracağıma, dersime çalışsaydım" Oluyor. Evlatlarımızı ikilemde bırakmayacak bir eğitim-spor sistemi oturtmalıyız. Özellikle düşük bütçeli aileler eğitim-spor ilişkisi arasında en çok muzdarip olan kişiler...

LAFA DEĞİL DE, İŞE BAKALIM BİRAZ..
Gençlere yapabileceğimiz en güzel şey, futbolun bir şöhret kapısı olmadığını söylemek olabilir. Onları en iyi şekilde rehabilite ederek, iyi birey yetiştirerek, kendilerinin meşin yuvarlağa diğer arkadaşlarından daha iyi vurduğunda herhangi bir artısının olmadığının anlatarak...
Topluma bilinçli bir karakterler yetiştirerek başlamalıyız. İşin teknik-taktik kısmına gelene kadar yapılacak okadar şey var ki sadece bir kaç örnek verdim. Çocuklar 3 büyüklerin o formalarını giyince benliklerinden çıktığına bir çok defa şahit olduk. Ne yıldızlar gitti elimizin altından.

70 MİLYONLUK ÜLKEYİZ LAFI İLE BAŞLAYAN CÜMLELER...
"70 milyonluk ülkeden futbolcu mu çıkartamıyoruz?" bu sözü aramızda söylemeyen var mı? Aslında sistemsizliğin arkasına sığınan bir cümle, futbolun demografisi yoktur. İşe  Öyle bakarsak Çin şuanda futbolun zirvesinde olurdu, rahatlıkla diyebilirdik.

ADAM OLACAK ÇOÇUKLAR...
Bizim genç futbolcu yaşımız 23'e kadar fırlıyor! Genç Semih'ler... Genç Burak Yılmaz'lar...
Neden 'Burak' dedim? Şöyle bir özetliyim; 26 yaşına kadar basmadığı toprak kalmayan  Burak'ın 26 yaşlarında adam olması bizi sevindirdi. Adam lafını yanlış anlamayalım, olgunlaşma yaşı veya futbolun olgunlaşması diyebiliriz. Atalarımız ne demiş? Geç olsun, güç olmasın. Ha! bir de Batuhan Karadeniz'imiz var bekliyoruz adam olacak inşallah. Bilal Kısa'yı da unutmayalım, 30'undan sonra kaptı milli formayı. Alın size genel kültür sorusu; 17'sinden sonra milli formayı kaptıran Batuhan mı yeteneksiz? 30'undan sonra milli olan Bilal mı daha yetenekli? Futbolumuzun sistemsizliği yok aslında insanlarımızın sistemsizliği var. Elimizde sihirli değnek yok ama sihirli örnekler var dünyada. Bu çocukların sakalları çıkmadan ilk 11'e adlarını yazdırabilmeyi öğrenemedik hâla. Nadir olarak yazdığımızda da Messi felan yaptık...
Bugün ki konumuz sistem (altyapı), başlık sistemsizlikti. Futbolcudan önce iyi bir birey yetiştirelim ailelerimize son sözüm bu olsun...
Biraz ironi biraz espiri tarzında da olsa, bu haftaki yazımda gerçekleri yazdım. Görünen şu ki; acı gerçeklerin altını çizmeye devam edecek gibiyiz...

İcratlara hemen başlayalım!
Eklenti: Medyanın en yetenekli genç yazarlarından, ayrıca iyi bir arkadaşım olan Mehmet Berk Ergin'e sosyal medyada sözün gelişi "karalama kampanyası" yapılmıştır. Kendisi her zaman yardım ellerini geri çevirmeyen hâli hazırda sosyal sorumluluk projelerinde bulunan birisi olarak, hayatını türk örf ve adetlerine adamıştır. Lütfen sürü psikolojilerine aldanmayalım kendisi gerekli açıklamayı yapmıştır.
Son olarak Özgecan'a Allah'tan rahmet, kalanlarına da baş sağlığı diliyorum. Ateş düştüğü yakıyor, giden gelmiyor maalesef...