Saygıdeğer Önce Vatan Gazetesi okurlarım, bu haftaki yazımda çoğu insanımızın soda içerek veya karbonat alarak geçtiğini ve tedavi olduklarını düşündükleri bir hastalık ile ilgili bir hastalık olan, reflü ile ilgili bilgileri sizler ile paylaşmak istiyorum.
Reflü ile ilgili bilmemiz gereken en önemli bilgi ise, reflü hastalığının mutlaka tedavi edilmesi gereken bir hastalık oluşudur. Aksi takdirde tedavinin yetersiz kaldığı, tavsiyelere uyulmadığı zaman reflünün uzun yıllar sonunda yemek borusu kanserine neden olabileceğine dair literatürlerin varlığını düşünmemiz bile, konunun önemini ortaya koymaktadır. Kısaca ifade etmek gerekirse, reflü asitli mide içeriğinin yemek borusuna geri kaçması anlamına gelmektedir. Asitle dolu ve dirençli midemizin asidine yemek borusu hiç de dayanıklı olduğu söylenemez.  Bu hastalığın semptomları, midede yanma, boğazı yakan gıcık tarzında kuru bir öksürük, boğazda takılma, gıcıklanma hissi, göğüs kemiği arkasında yanma, ağıza acı ekşi sıvı gelmesi, geğirme, şişkinlik, ağıza gıda artıkları gelmesi, yutma güçlüğü olarak sıralanabilir. Ayrıca, ses kısıklığı, ağız kokusu, nefes darlığı, diş çürükleri, uzamış farenjit, mide bulantısı, hıçkırık da bizlere bu konuda ipucu verebilmektedir. Tanının kesinleştirilebilmesi için günümüzde endeskopi ve benzeri cihazlardan yararlanılabilmektedir. Ayrıca günümüzde tedavi artık yeni ilaçlarında yardımıyla çok daha kolay sağlanmaktadır. Burada önemli olan husus, hastanın tedaviyi aksatmaması, ilaçlarını düzenli ve vaktinde kullanması ve hekim tarafından önerilen tavsiyelere harfiyen uymasıdır. Dirençli vakalarda gerektiğinde ameliyat veya başka tedavi yolları da denenebilmektedir.
Tedaviye yardımcı olabilmemiz için, acı, baharatlı, ekşi, çok sıcak ve soğuk gıdalar ve alkollü, gazlı, asitli içecekler, sigara, alkol tüketmemeye çalışmalıyız. Ayrıca midemizi aşırı doldurmayıp, ölçülü yememiz de gerekir. Günümüz koşullarında zor ama stresten uzak bir yaşam sürmeye çalışmak, sıkan dar giysiler, korse giyinmemeye özen göstermemiz gerekir. Fazla kilolardan kurtulmak, gebelikte doğal olarak artan mide sorunlarının hekim ile kontrol altında tutulması yararlıdır. Ayrıca, yemek yedikten sonra hemen yatmama, yatmadan yaklaşık iki saat önce yemek yememek, midenin uzun süre boş kalmasına fırsat vermeyerek sık sık ve az miktarda yemek gerekir. Sıkıntılı durumlarda, geceleri yüksek yastıkta yatmak yarar sağlamaktadır. Reflü’yü tetikleyen en önemli faktör ise strestir. Bu nedenle, mümkün mertebe stresten uzak durmamız gerekmektedir. Ayrıca bazı durumlarda vücudumuzda reflüyü tetikleyen bazı fizyolojik değişimler de yaşanabilmektedir. Bunlardan en önemlisi ise, şişkinliktir,  genel olarak yiyeceklerin sindirimi sırasında alınan hava nedeniyle ortaya çıkmaktadır. Belirli aralıklarla görülebildiği gibi sadece belirli besinlerin tüketimi sonucunda da yaşanabilir.  
Şişkinliğin başlıca nedenlerini şöyle sıralayabiliriz: Yağlı besinler, stres ve depresyon, sigara ve alkol tüketmek, mide rahatsızlıkları veya bazı bağırsak problemleridir. Şişkinliği önlemek için en basit önlem, gaza neden olan besinlerin tüketiminden kaçınmaktır. Çoğu karbonhidratlı besinler de gaza neden olabilmektedir. Ayrıca;
Fasulye, nohut, lahana, karnabahar, asitli içecekler ve bazı meyveler büyük ölçüde şişkinliğe neden olabilmektedir.
Sağlıklı, mutlu günler diliyor, saygılar sunuyorum.