16 Eylül 2013 sabahı çocuklar, zil sesleriyle uyanmaya başladılar. İyi bir tatilden sonra dinlenmiş, beden ve ruh sağlığı ile biz yetişkinlerin geçtiği hayat turnikelerinin eğitim ve öğretimine adım atacaklar… 
Okula başlama sürecinde ailelere çok iş düşüyor. Anne ve babalar sorumluluklarını bilinçli şekilde yapmalılar.
Okula başlamadan önce, “Okul Kavramı” oluşturulmalı, okulun eğitim ve öğretim yeri olduğu değişik örneklerle ve çocuğun seviyesine uygun anlatılmalı.
Aileler, okula başlamada elde edeceği kazanımları okulun sosyal taraflarının anlatılması ile gerektiğini bilmeli ve uygulamalıdır.
Anne ve babalar, çocuklarının çocukça kaygı ve endişelerine katkıda bulunmadan, onları okul isteksizliğine sokacak durumları hatırlatmamalılar.
“Ah canım, ben eve gidiyorum korkma olur mu? Dersin bitince ben seni gelip alacağım…” diye duygusal yaklaşımlar çocuğun kaygılanmasına ve okuldan uzaklaşmasına neden olur. Çünkü bebekliğinden beri annesiyle birlikte olan çocuğun, annesini terk ettiği hissi oluşur. Bu tür duyguları vermemek için anne ve babanın çocuğunu önceden hazırlamış olması gerekiyor ve ısrarla çocuğunun ilk gününde gayet mutlu, özgüvenli ve kararlı görünümü sergilemesi gerekiyor.
Aileyi özgüvenli gören çocuk, öğretmen ve arkadaşlarıyla da uyum içinde olacaktır.
Çoğu, anne ve babanın yaptığı hatayı lütfen siz yapmayın…!
Öğretmeni, okulu ve okulun idari şeklini çocuğunuzun önünde eleştirmeyin.
İlk tanıştığınız öğrenci velileriyle ne kendinizi, ne de çocuğunuzu lütfen kıyaslamayınız. Herkesin çocuğu kendine prenses, herkesin çocuğu kendine göre zeki ve güzeldir. Siz, size ait olan çocuğunuzun varlığı ve başarı güzelliğiyle mutlu olup, çocuğunuz için gereken Ebebeyn eğitim desteğini laykıyla verip, öğretmen rotasında ilerleyin…
Çocuklarınızın başarılı olmasını istiyorsanız, lütfen çocuklarınıza “Sevgi Temasında” bulununuz…
Sabah uyanınca, öğle yemeğinde ve gece uyurken çocuğuna sarılıp, “seni seviyorum” diyen bir anne ve babanın çocuğu asla sendromik sıkıntı yaşamaz ve yaşayacağı hayat sorunlarında gardının kalın duvarlarını örmüş olur.
En büyük öneri olarak sizlere bu duygu durumunu göstermeyi yazmadan geçemeyeceğim;
Günde üç defa çocuklarına temas eden anne ve babanın sağlıklı bireyleri için aşağıdakilere de lütfen dikkat edip, öneme alınız.
Söz verdiğiniz şeyleri muhakkak yapmaya çalışın. Onlar, asla söylenenleri unutmaz.
Onlarla az konuşup çok anlama yoluna gidin. Anlamadan anlaşılmayı beklemeyin. Bunun yolu da etkin ve kaliteli dinlemekten geçeceğini asla unutmayın.
- Neden soruları yerine, ne, nasıl sorularını sorun “Bunu neden yaptın?”, “Neden sinirlisin?” v.b. sorular çocuklara yargılayıcı ve tehdit edici gelebilir. Bunun yerine “Ne oldu? Nasıl oldu ?” gibi sorular sorarak onların duygu ve düşüncelerini öğrenerek, kendi çözüm yollarını üretmelerine, düşünce güçlerini geliştirmelerine yardımcı olun.
- Onları eleştirirken şahsını, kişiliğini değil; yapmış olduğu eylemi eleştirin Yani “sen aptalın tekisin yerine yapmış olduğun bu hareket doğru değildi gibi”. Överken de aynısını yapın.
- Çocuğunuzu başka çocuklarla kıyaslamayın. Her çocuk ayrı bir dünyaya sahiptir. Ayrı ayrı yetenekleri ayrı ayrı zekâları ve ayrı ayrı ruh yapıları vardır. Bu yüzden başka insanlarla olumsuz bir şekilde kıyaslanmak bırakın çocukları büyük insanları bile üzer.
- Hatalarını yüzüne vurmak yerine onlara yakınlık gösterin. Dünyada hatasız iki insan vardır biri ölmüştür diğeri daha doğmamıştır. Hataları yüze vurmak insana direnç yaratıyor. Adeta arabanın vitesini geri almak gibi bir etki oluşturuyor.
Anne ve baba olarak asla melek rolüne girmeyin. Çünkü sizde hata yapabilirsiniz. Her şeyin eksiksiz, hatasız ve kusursuz olsun yolundaki saplantılarınızı pencereden aşağı atın.
Çocuğunuza sevgiyi şartlı öğretirseniz o da sizi şartlı sever. Örnek: “Seni Severim eğer uslu çocuk olursan” sözünün geri dönüşü “Bende seni severim ama sende benim istediklerimi yaparsan” olacaktır.
İlginin dozajını iyi ayarlayın, aşırı ilgi, ilgisizlik kadar zararlıdır.
Okula gidecek olan çocuğunuzdan önce uyanıp; aile masasına sevgi katarak kahvaltı yapma alışkanlığını kazandırınız.
Okuldan gelen çocuğunuzu da yine aynı sevgiyle karşılayıp okul öğrencisi olma onurunu ve sevgisini çocuklarınıza yaşatınız...
Unutmayın;
“Her anne ve baba; Çocuğunun ilk öğretmeni, onu anlayacağı ilk psikoloğudur…”
Yarınlara sevgiyle uyanacak tüm öğrencilere başarılar…