İslam tarihinin en önemli zamanlarından sayılan Muharrem ayına girdik. Muharrem ayı tatlısı olan aşure evlerde kaynamaya başladı. Muharrem ayının 10. günü olan “Aşure Günü” hep çocukluğumu hatırlatır bana. Aşurenin tarihini anlatmak yerine beni etkileyen yanlarını anlatmak istiyorum siz sevgili okurlarıma.Tarihini zaten din adamları ve yazar arkadaşlarımız anlatıyorlar.
Aşure ayı çocukluğumun en sevdiğim dönemlerinden biridir. Muharrem ayı geldiği zaman evde bir telaş ve heyecan başlardı. Anneannem coşkuyla malzemeleri alır, bardak bardak ölçüm yapardı. Aşureyi özenle, neşe içinde ve dualarla hazırlardı. Mekanı cennet olsun canım anneannemi izlerken büyük bir manevi his ve mutluluk sarardı içimi.
Aşure piştikten sonra tabaklara servis edilir ve benim en sevdiğim bölüm başlardı. Aşure dağıtmak. Mahallede kapı kapı dolaşıp, komşulara aşure dağıtmanın keyfini hiçbir zaman unutamam. Manisa’da geçen çocukluğumun en çok özlediğim anlarından biridir o yıllar. Ne yazık ki artık o eski aşure ayları kalmadı denecek kadar az. Komşuluk ilişkileri, arkadaşlıklar, yardımlaşmalar ve hayırseverlikler yıllar geçtikçe maneviyatı yitiren güzellikler, o eski aşure ayları nerede şimdi?
Yine hüzün kapladı içimi. Fakat ağlamak yok! Aksine unutulan değerleri yaşatmak adına sağlık köşemizde hem hatırlatmak, hemde bilgilendirmek için Konya Özel Selçuklu Hastanesi Sevgili Diyetisyenimiz Ayşe Duran’ın Aşurenin Faydaları için verdiği bilgileri ve yapılışı ile ilgili ayrıntıları okumanızı tavsiye etmek istiyorum. Şimdiden size afiyet olsun.
Sevgiyle ve sağlıcakla kalın..