Para ve paraya çevrilebilecek herşey servettir.
Neyimizi paraya çevirebiliyorsak odur maddi servetimiz. Ev, araba, tahvil, fon, senet, çek, altın, fikir, meslek, ünvan vs...
Credit Suite, ülkelerin kişisel servetlerini düzenli olarak takip ediyor. Böylece her yıl ülke bazında servet değişimini gözlüyor.
Dünya’da 4,7 milyar yetişkinin 260 trilyon dolar serveti var.
Toplam serveti, kişiye böldüğümüzde ortalama kişi başı servet 55 bin dolar. Fakat listede en büyük ile en küçük servet tutarının tam ortasında bulunan kişinin serveti 3 bin 5 yüz dolar.
Kişi başı dünya zenginliği rakam ile 55 bin dolar, orta direğin kişi başı serveti 3 bin 5 yüz dolar. Yapılan dünyalıklarda adalet kantarının topuzu kaçmış.
İslamiyette veya diğer dinlerde anlatılanlar gibi yaşansa, fark bu kadar açılmaz…
Bunun ardından genelde şöyle tepkiler gelir; “Ben atılımcıydım, o değildi”, “Ben durmadan çalıştım, fazla fazla kazandım, yiyebileceğimden çok kazandım, sen yiyebileceğin kadar kazandın, ailenle daha fazla vakit geçirdin” vs…
Yiyebileceğinden çok kazanan, bir sonraki kendi nesillerine bile yetecek kadar kazanınca, bir sonraki nesli çalışma ihtiyacı duymuyor, tembelleşiyor. Ama yeme ihtiyacına devam. “Çalışmadan yemeye dağ dayanmaz” derler.
Bu durum bir-iki kurumsallaşma başarısı göstermişler hariç, hiç şaşmadı.  
Çok kazanmak için; çok çalışmak gerekir. Bu da maneviyatlara, aileye yeterli zaman ayıramamaktır. Çok fazla miras kalan çalışmaya gerek duymaz, boşta kalır. Kötülük ise boşta kalanın hemen yanındadır. Aile bile kuramaz.
En güzeli; orta halli olan, ne fazla ne eksik! Tadında…
Böylece bir yanda açlık hüküm sürerken, diğer yanda obezite hüküm sürmez.
Kişibaşı servetlerin %62’si finansal servet, %54’ü gayrimenkul serveti. 
Farkındaysanız “servet yüzde toplamı” %100’den fazla. Nedeni, servetlerin %16’sının henüz ödenmemiş kredi ya da diğer borç ile elde edilmiş olması. 
Türkiye’de ise 52 milyon yetişkinin 1 trilyon dolar serveti var.
Toplam serveti, kişiye böldüğümüzde ortalama kişibaşı servet 19,2 bin dolar. Yine listeden bakınca tam ortadaki kişi serveti 4 bin dolar. 
Türkiye’deki servetlerin %20’si finansal varlıklardan, %90’ı gayrimenkul konut, dükkân, işyeri vs’den oluşuyor…
Aradaki %10 fazla yine kredi ile yapılmış yatırımları gösteriyor.
Dünya piyasaları; borsa, tahvil, hisse senedi, fon gibi üretim ve ürünlerine servetinin %62’sini yatırırken, Türkiye piyasası; üretim ve ürünlerine servetinin sadece %20’sini yatırmış.
Sebebi basit! Üreticiye ortak olabileceğin, o kazandıkça kazanabileceğin ürünlerin tamamı spekülasyonlara maruz bırakılıyor. Küçük yatırımcı hep kaybediyor.
Bu Türkiye’nin denetim eksikliği olsa gerek. Çok yüklü tutarda yurtdışından, bazen yurtiçinden, belli hisselere fahiş hücum ediliyor. Ardından kağıdın değeri artıyor. Küçük yatırımcı artışın trendinden etkilenip o hisseden satın alıyor. Hisse biraz daha değerleniyor. Büyük yatırımcı bir anda hisseleri satıyor. Hisse değerini yitiriyor. Ve küçük yatırımcının parası hiç oluyor.
Bu oyunlardan bıkan küçük ama fazla sayıda yatırımcı; durağan, donuk, üretmeyen, ekonominin çarklarını dışa doğru değil de, içe doğru döndüren, geleceği olmayan, pazarlama koşulları sınırlı, taşınamayan inşaat sektörüne yöneliyor.
“En azından malı kenarda” erimez, insan eliyle “hiç” edilemez…
Ama kenardaki mal, uluslararası pazarda rekabet etmez. Araştırma-Geliştirme yapmaz, markalar oluşturmaz, teknoloji üretmez.
Sadece ve sadece kenarda kalmamızı sağlar…
Denetimsizlik, kişilerin güvensiz, yalnız kalmasıdır. Yatırımcılar güvenmeye, doğruya yönlendirilmeye ihtiyaç duyar. Ancak bu sayede ülke gelişir, borçlanma artmaz. 
Küresel dünyada bireysel güç yetersiz kalır. Tek kişinin ayak sesi duyulmaz!.. Ses çıkartmak için kalabalık yürümeli.
Hukuki süreçler ile spekülasyonlar engellendiğinde; halk tasarruflarını üretime, şirketlere, hisselere, tahvillere yani araştırma-geliştirmeye, ilime, bilime korkusuzca yatırma imkânı bulur. Adaletin varlığı ile geceleri rahat uyur.
Rant servetinin fahiş bir şekilde arttığı şu günlerde, emeğin fiyatının da aynı oranda düşmesi tesadüf değildir. 
Dünya dengeden ibarettir. 
Mal değerlenirse insan ucuzlar. İnsan değerlenirse mal ucuzlar… 
Korkunç olan; hangisinin ucuzlayacağını insan belirler…
Dengeden şüphemiz yok, doğru dengenin kurulacağından da kuşkumuz yok. 
Tek kuşkumuz zamanı… Acaba insanın kurmayı beceremediği denge, ne zaman kurulacak?.. Sil baştan başlamak gerek bazen…