Bu iki kelime birbirine tezat gibi görünse de aslına bakacak olursak aralarında küçücük bir fark var.

Korkaklar hiçbir zaman muvaffak olamazlar.

İnandıkları doğruları söyleyemezler.

Hep başkasının doğrularıyla yaşamaya çaba sarf ederler.

İnanmasalar da, adice inanıyormuş gibi münafıkhane tavırdan da hiç geri durmazlar.

Hep başkalarının etekleri altında yaşamayı alışkanlık haline getirmiş meziyeti alkıştan öteye gidemeyecek kadar aciz ve bed ruhlulardır.

Korkaktır onlar...

Doğru konuşmazlar.

Devrin şartlarında, durumuna göre şekil almaktan haya etmeyen bukalemunlardır , onlar.

Ruhları da bedenleri gibi az bir para karşılığında satılır.

Korkaktır ya dedik. 

Gerçekten korkak değildir.

Lafa geldi mi...

Klavye başında coşmaya geldi mi? 

Kimselere hisse bırakmazlar.

Yüzünüze söyleyemedikleri hadiseleri çok rahatça arkanızdan söyleme maharetine sahiptirler.

Ayrıca tuzak, kumpas ve hileli işlerde en başı çekerler.

Sureti Haktanmış gibi görünüp zalim şeytanın kuyusuna su çekerler hiç nedamet etmeden.

Elleri alkış tutmaktan...

Ama her şeye...

Her koşulda ve şartta...

Onlar sadece kalabalıklardaki yalnızlardır.

Makamdan güç alan zavallılardır. 

Ne pozisyonda olurlarsa olsunlar şak şakçıları sürekli yelkenlerini şişirirler...

Merhamet vasfının bile kendinde olabileceğini düşünecek kadar alçalmış pespaye kibirlerinin yansıması olan çirkin kelimeleri fosseptik çukurunu andıran ağızlarının içinde gevelerler.

Zannederler ki karşıdaki bunu yer.

Bir gün gelir ve sana hesap sorar. 

Etrafındaki yalakalar da bir bir saf değiştirir daha sen gitmeden...

Şovmen derler ardından...

Devlet makamına yakışmadığını da söylerler peşi sıra...

Ama senden nemalanan güruh için sen başkasındır. 

Cesur değilsindir bir kere...

Korkaksındır lisanı münasip bir dille...

MİLLETVEKİLİ ADAYLIK ENFİLASYONU 

 Şu sıralar bolca vekil adayı duyarsınız. Allahualem  hızımı alamaz isem ben de adaylığımı ilan edeceğim. Nasıl olsa herkes birilerini tanıyor ya!!!

Bizimde hasbelkader tanıdıklarımız var.

Milletin derdi vekil felan olmak değilde seçim sonrasında yer teminin de kendilerine daha güzel bir ikbal temin etmek amacını taşımakta.

Evet adaylık yarışında herkesler kendilerinde tabiki şans görecek buna eyvallah da. 

Gerçekten hiçbir şansı olmayan ama kartvizit olsun diye aday olanlara ne dersiniz!!!

KRİTİK SEÇİMLER

18 yaşından beri mütemadiyen oy kullanıyorum. Bir seçimin ya da referandumun  hayati, kritik, hayat memat meselesi haline getirilmediğini görmedim.

Bu gerilimden malesefki tüm siyasetçiler nemalanmaktadırlar. 

Amam halkta oluşturdukları derin fay kırıklıkları ne olacak???

İnsanlar şucu bucu diye birbirini yemekteler.

Bir insanın burnunun kanaması kaç seçim zaferini ortaya koyar. 

Allahtan bu seçimde muhtarlar yokta daha az kan akar. 

Neler yazdıklarımın farkındayım.

Toplum öyle bir hale gelmiş ya da getirilmiş ki;

Anne babaya, karı kocaya düşman.

Aileler bölünüyor. Kanlar dökülüyor.

Neden biz??  Norveç ya da bir Finlandiya olamıyoruz.

Kaderimiz midir?

Bizi coğrafyamızın hüzünlü bulutlarına hapseden bilemiyorum. 

Amam artık yeter!!!

Azımızın tadı ile son gün seçime gitmek ve orada içimden geçen adaya oy atmak istiyorum.

18 yaşından beridir oy kullanıyorum demiştim ya!!!

Kimler geldi kimler geçti.

Dün oy verdiğime bugün ellim kırılsın diyorsan ya sen de bir iş var ya da ülke gündeminde.

SONSÖZ

Rabbim ülkemize devletimize zeval vermeye…

Bu seçimede 10 yıl sonra baktığımızda herhangi bir seçimden farkı olmadığını göreceğiz. 

Şuan haşa kutsiyet atfettiğimiz ölümlülerde yeryüzünden silinip gidecek.

Bu noktada peygamber-i Zişan efendimizin bir hadisi şerifi ile kapamak istiyorum:

“Sevdiğini ölçülü sev, belki bir gün düşmanın olabilir. Kızdığına da ölçülü kız, belki bir gün dostun olabilir.”

(Tirmizî, Birr ve’s-Sıla, 60)