Gerçekten fakir ülkelerden biri, dünyanın unuttuğu, elini uzatamadığı Pakistan, tarifi imkânsız bir derbederlikte.  Her şeyi kabullenmiş bir ruh hali içinde halkı, onca kaba saba sert görüntülerine rağmen beklenmedik kırılganlık içindeler. Sokaklarda çöp karıştıran çocuklar, içler acısı bir halde. İnsanda gittikçe kabaran merhamet duyguları uyandırıyor. Bir vicdan sorgulaması tevekkül zincirine takılıyor.

Sıcaklık, kavurucu fırtınayla birleşince insanın yüzünü yakıyor çöl sıcağı. Kum tepecikleri son derece dingin bir görünümde ilginç geometrik şekillere ev sahipliği yapıyor. Göz alabildiğine uzanan çölde, kum tepelerinin üzerinde manzara her an değişiyor. Çölün üzerinde araçlar adeta dans edercesine gidiyor. Yumuşacık altın rengi kumlarda zaman zaman tepelerden çukura, çukurdan düzlüğe giriyor. Hava basınçları 35 PSI’den 15 PSI'ya düşürülün lastikler öyle bir zıplıyor ki, tekerler yerden kesiliyor.

Göz alabildiğine uzanan sahipsiz insanların, çöl kanunlarının hüküm sürdüğü sıcak ve uçsuz bucaksız çöl, bin bir çeşit kaygı, bilinmezlik ve kaos… 

Ve kulağınızda Iqbal Masih’in hazin öyküsü: 

Pakistan’ın en fakir yerlerinden Mudrike’de 1983’de doğar Iqbal Masih, 4 yaşına geldiğinde ülkedeki diğer çocuklar gibi 600 rupi (16 dolar) bedelle bir halı dokuma fabrikasına işçi olarak satılır. Haftanın bütün günleri 14 saat çalışan Iqbal, 10 yaşındayken sadece 27 kg ağırlığındadır. Ayrıca ona bakan en fazla 6 yaşındaki bir çocuk olduğunu sanmaktadır.

Çocuk işçiliğinin yasak olduğunu tesadüfen öğrendiğinde fabrikadan kaçar fakat kısa sürede polis tarafından yakalanır ve fabrikaya geri gönderilir. Kararlıdır Iqbal, kaderine boyun eğmez ve tekrar kaçar! O küçük bedenine o koca kalbi sığdıran cesuryürek, bu kez yanında 3.000 çocuk ile birlikte gider.

Iqbal Masih; köleliğe ve çocuk işçiliğine karşı verdiği mücadelede dünya çapında ses getirir, bu ses getirmeden sonra 1995 yılında bir suikast sonucu 12 yaşındayken katledilir…