Geçen gece canım bir sıkılıyor sormayın. Deyim yerindeyse dokunsalar üşenmeyip saatlerce ağlayacağım, o denli canım sıkılıyor. Böyle zamanlarda sizin ruh haliniz nasıl olur? Bilmiyorum ama, benim ruhumun hali falan kalmaz. Bir an evvel bedenimden ayrılıp göğe doğru yükselmek için büyük bir çaba sarf eder. Bunun için de bugüne dek yaşadığım tüm acıları bir-bir gözlerimin önüne getirip kendime acımamı sağlayacağını, böylelikle onu azad edeceğimi düşünür. Pozitif düşünceler mi? Hepsi bir yerlere saklanır, ara ki bulasın.
Saatler ilerlemiş olmasına rağmen can sıkıntımda en ufak bir gerileme olmamıştı. Beni isyana sürükleme derdinde olan şeytanla mücadelem devam ederken bir anda, haber sitelerinden birinde gözüme çarpan üzücü bir haber beni kendime getirdi. 
Haberi kesin okumuşsunuzdur, İzmir Bornova’da eşinden ve yakınlarından şiddet gördüğünü belirten bir çocuk annesi girdiği bunalım sonrasında canına kıymış. İntiharından önce Facebook’taki hesabından, gördüğü şiddetin korkunç izlerini taşıyan fotoğraflarla beraber gördüğü şiddeti kısa bir yazı ile anlatarak paylaşmış. 
Hayatının baharında bir genç kadın neden ölümü seçmişti? Oysa minicik bir bebeği vardı kokusuna bile doyamadığı.
Onu gördüğü şiddetten çekip alabilecek, şefkatle bağrına basacak bir babası vardı üstelik.
Bu olay bana son günlerde artan intihar vakalarını hatırlattı. 
İnsan yaşamının bu kadar değerli olmasına karşılık; hala bazı insanlar hayatlarına bir çırpıda son verebiliyorlar.   
Psikolojik sorunları olan insanlar ölmek isterler. Psikolojik sorunları olanlar, altından kalkamayacaklarını düşündükleri durumda anlık ya da planlı bir şekilde ölümü tercih edebilirler. 
İntihar ederler!
Ailesi, sevenleri için çok acıdır, her biri sorgular kendini; Böyle demeseydim, şöyle yapmasaydım acaba sonuç değişir miydi?
Ölüm acısı ile birlikte hep bir vicdan hesaplaşması kalır geride!
Gece boyu intihar eden insanları düşündüm. Hatta hiç üşenmedim, Empati kurarak anlamaya çalıştım. Neresinden tutarsam tutayım mantık örgülerim örgü örmeyi öğrenen yeni yetme kızlar tarafından örülmüş gibi; bir-iki ilmek doğru, üç-beş ilmek boşa gitmiş.
Dön dolaş düşünceler yine bana çevrildi. Bende olan dertlerin on da biri bile intihar eden bazı insanlarda yokken, neden onlar ölmeyi, ben ise ısrarla yaşamayı seçiyordum? Neydi beni hayata bağlayan, onları ise yaşamdan kopartan? 
Sanırım bu sorunun cevabını biliyordum. Beni her şeye rağmen dimdik ayakta tutan içimde taşıdığım maneviyat ve kendi canımdan bile üstün tuttuğum dini inancımdı. 
Zorluklardan kaçarak intihara sığınmak en kolayı. Keskin bir bıçağın şah damarıyla buluşmasına, kalın bir ilmeğin boynuna asılmasına veya bir kaç hapın mideye indirilmesine bakar. Sadece bir kaç dakikalık çekilen acıyla tüm dertler son bulur ve sonsuz ebedi huzura doğru yol alınır. 
Bumu her şeyin sonu?
Değer mi? 
Arkanızda gözü yaşlı analar, babalar bırakmaya. 
Biliyorum.
Hayat inişli çıkışlı. bir yandan gülüyor, bir yandan ağlıyoruz bazen.
Bir gün tok, bir gün aç kalabiliriz.
Bazen severken, sevilmeyebiliriz. 
Sorarım size; ölmekle bu sorunların hangi birine çözüm bulabildiniz? 
Yaşamak direnmektir diyor bir şarkı.
Ölüme teslim olmak var mı hemen? 
Yapmayın!
Allah ın verdiği canı, yine Allah alacaktır. 
Bize biçilen ömrü çok kısa bile olsa yaşamalı. Hayat ne olursa olsun yaşamaya değer. Ama ne olursa olsun.
Son olarak yaşarken mutsuz olmanın bir erdem olduğunu sanıp, intiharı düşünenlere bir çift sözüm olacak. İntihar çözüm değil. Göz göre-göre ölmeyi tercih etmekte. İlle de hayatında bir şeyi terk edeceksen yaşamını değil seni mutsuz eden şeyleri terket.
Kaybettiğin her şeyin alternatifi vardır, alternatifi olmayan tek şey sensin. Kıymetini bil.