Farkındalık, her şeyi açan bir anahtardır. O yaşamın bütün kilitlerini açar. Kişinin farkındalık ışığı ile aydınlanıp; bilinçsizlikten bilinçliliğe, karanlıktan aydınlığa geçmesini, kendi bilincine göre yaşamasını sağlar.

Okumak kişiye bir karakter veremez, sadece bir içgörü ve farkındalık verebilir. Her an uyanık halde, kendinin bilincinde olarak her şeye anında cevap verme bilinciyle yaşaması demektir.

Bilinçlilik gerçektir, karakter ise sahte. Karakter, bilinci olmayanların ihtiyaç duyduğu bir şeydir. Karaktere ihtiyaç duyulur; çünkü insanlar bilinçsizdir. Oysa karakter, sadece hayatını daha yumuşak bir biçimde yürütebilmeye yardımcı olur.

Mesela ıstırap, şahsiyet ihtiva eder.

‘Sakin olmak, öfkeli olmaktan iyidir’ bilinci taşımayanlar sahte bir karakter geliştirmek zorundadırlar: Öfkeli olursan başın dertten kurtulmaz, öyleyse sakin bir karaktere sahip olursan incinmezsin. Ancak bu sahte tutum uzun sürmez.

Aslında yılan sadece uykuya yatırılmıştır, en ufak bir olayda uyanır ve çatal dilini gösterir. Maskesi inmiş bir karakterin gerçek yüzü, içinde yatan canavarın serbest kalmasıyla ortaya çıkar.

Karakteri olan kişi tepki verir, bilinci olan kişi ise cevap verir:

Karakter demek, her durumda belirli kalıplara göre karşılık vermektir. Her tür durum için hazırlanmış cevapları vardır, uyanıktır. Oysa kullanma kılavuzuna göre verdiği cevap, sadece tepkiden ibarettir. Biri mekanik hazırlanmış cevaplar verir, diğeri samimidir doğal cevaplar verir.

Karakter durgundur, bilinç ise ileriye akan bir ırmaktır. Bu yüzden çağlar boyunca tüm bilgeler sadece farkındalık öğretiyorlar, karakter öğretmiyorlar.