Yurtdışında çalışan, ülkemize döviz getiren işçilerin talebi var. Elçiye zeval olmaz, belki bir yardımı olur dileği ile.. 
“Merhaba Eylül Hanım, 21 Aralık Önce Vatan sayfasındaki yorumunuzu okudum. Gazeteyi iyi ki almışım; haberlere bakarken size rastladım. Sizin bu mail adresini gördüm ya içimdeki sevinci bilemezsiniz, bunu ancak sesini duyurmak isteyenler bilir. “Tesadüf yoktur” yazınızı okuduğumda çok çok ilgimi çekti. Acaba ben bir konuda size bir şey desem bunu da gazetene aktarabilir misin? 
Ben 2003 yılından beri uluslar arası gemilerde gemicilik yapmaktayım. Aynı gün, 21 Aralık’ta İstanbul’dan ayrıldım ve 6 aylığına Singapur’dan gemiye katıldım. 
Şuan Hint okyanusundayım, tam ortasındayım desem daha doğru olur. Buradan Birezilya’ya varmamıza daha 32 gün var. Gemimiz çok büyük, 370 bin tonluk. Bu gemide 16 ülkeden gemici var burada bir Türk olarak ben varım. Bizim bir limandan diğer bir limana ulaşmamız tam 63 gün, bu durumun bir ceza evinden bir farkı yok. Ömrümüz denizlerde geçiyor, hayatımı 6 ay gemilerde, 6 ay karada yani İstanbul’da geçirmekteyim.
Ben isteye bağlı sigortamı kendim ödüyorum. Neden biz gemicilerin hakları yok, ülkeme her ay 3000 dolar gönderiyorum. Üstelik sadece ben deyilim, benim firmamda yaklaşık 3 bin Türk var. Bunların içlerinden bir tanesi de benim. 
Eylül Hanım, biz hiç bir sesimizi, sorunlarımızı ülke yönetimine açamıyoruz. Bizim isteklerimiz fazla değil: Bizim hiç bir güvencemiz yok ancak burada ne kazanırsak hepsi bu. Emekli olunca hayatımın geri kalan kısmını neden evimize çekilip rahatlıkla huzur içinde geçirmeyelim? Neden sosyal bir hakkımız yok? Neden biz bir devlet garantisi altında değiliz? 
Benim ailem, 2 çocuğum var, bu denizler bizi ailemizden ayırdı. Denizde geçen hayatımız çok zor, bir kaza geçirsek arkamızda devlet yok. Denizlerde emek veriyoruz, onca hırçın azgın dalgalarla mücadele ediyoruz. Türkiye ve dünya ekonomisine katkı vereceyiz diye çabalıyoruz ama arkamızda elimizden tutan bir devlet yok. Bilmem ki bu konuda neleri elde edebilirsiniz bizim için?”