Bugün 24 MART 2015 SALI Mars günündeyiz ve Ay Boğa burcunda girdik.
Ay saat 15:23 Ay İkizler burcuna geçiyor. Ay ikizlerde iletişim konuları artar. Çok hızlı yüzeysel haberlerin yayıldığı bir gündür….
İkizler`in en büyük sorunu konsantrasyondur; daldan dala atlar ve bir fikirde sabit kalıp onu incelemeye alamaz. Daha çok magazinsel haberler hızla yayılır. Çoğu dedikodu olarak yayılır.
Ay İkizlerde iken entelektüel konulardan duygusal olarak besleniriz.
İkizler, bilgiyi kendileri için kullanır ve hızlı bir şekilde yayar. İçgüdüsel olarak bilgiye doymak, yeni fikirlerle karşılaşmak ister.  Zihinsel faaliyetlerimiz hızlı bir şekilde gerçekleşebilir. Dedikodu, yanlış bilgi ve haberler, derine inmekten sıkılan insanoğlunun doğası nedeniyle çok daha rahat yayılır.
Günün önemli gezegen hareketi saat 08:25 itibari ile uyumlu açı kuran Venüs  Neptün uyumlu açısıdır. İlahi olan konular soyut enerjiler, fedakarlık ve merhamet tarafımızı temsil eden Neptün ile ilişkilerimizi anlatan Venüs arasında ki  açıda  İlişkilerde kayıp olarak anlayabiliriz.
Aynı zamanda bu maddi kaynakların kaybı olarakta anlaşılabilir. Gün içinde finans sektörüne dikkat etmek gerekir aynen kendi Borsa veya herhangi farklı bir förtföy yönetimizde kayıplar yaşanabilir. Böyle bir döneme giriliyor.
Olumlu yanı ise sanatta yaratılığımız artar ve bolca çizim yapabilirsiniz.
Sanatsal faaliyetlerde yaratıcılık görülür. 
Ayrıca saat 15:07 Merkür Kavuşum Chiron altında Zihinsel sıkıntıları ve sorunları telafi etmek için uygun bir zaman olabilir. 
Zekamızın daha çok iletişimsel  sözlerimiz ve fikirlerimizle, temizlenmes ve şifa bulması mümkün olacak..
Saat 23:52 itibari ile  Ay Karşıt Satürn açısı ile çok fazla kurcalamaktan, suçu geçmişe atmaktan kurtulmalıyız. Çünkü bu yanlış bir tutum olur..
Bilinçaltı, kişisel ihtiyaçlar ve geçmiş tüm toplumsal kuralları ve değer yargıları yıkılabilir..
Bazen kişide bu dil etiği yıkabilecek kadar hırsa dönüşebilir.. 
Kadın figürleriyle sürtüşmelere dikkat. 
BÜYÜKLENME (Don Juan Matus'tan)
Anlamın İçeriği:
Onaylanma ihtiyacıdır.
Basit bir gösterişçilik ya da ben merkezcilikten söz etmiyoruz.
Büyüklenme yüzünden, kendimizi (benliğimizi) savunmak zorunda hissettiğimiz bir şekilde algılarız.
Benliğimizin taleplerine odaklanırız.
Kendi sorunlarımızın dünyanın en ciddi sorunları olduğuna ve düşüncelerimizin tek doğru düşünce olduğuna inanırız.
Biz Evren’in merkeziyizdir.
Kendine acıma, onaylanma ihtiyacı, suçlama, savunma vardır.
Klişe sözleri benimseriz.
Sahte imajlar yansıtma isteğinde oluruz.
Kendimizi olduğumuzdan çok yükseğe çıkarmak için sergilediğimiz bilinç dışı tutumlar. Bu amaçla yapılan kasıntılı davranışlar, yalanlar, klişeler, benliği göklere çıkaracak herşey.
Kamera karşısında, topluluk içinde, iş hayatında, sosyal ortamlarda durmayan içsel konuşma veya içimizde egosal sözcük fabrikası çalışır.
Arzu ettiği onaylanmayı elde edemezse; kızacak, gücenecek, depresyona girecek hatta intihara bile kalkışabilir.
Bir ortama girdiğiniz zaman:
- Beni nasıl algılıyorlar?
- Nasıl bir imaj yansıtıyorum? (güzel, akıllı, seksi, esprili, kültürlü, zengin…vb.)
Başkaları ile; sizi kültürlü, esprili, akıllı, sosyal, popüler, ekonomik düzeyi yüksek…vb. bir insan olarak görecekleri şekilde konuşmak.
Su götürmez kanıtlar göstererek tartışmaları kazanmak için çalışmak veya çok çabalamak.
Etkileyici hünerlerinizi anlatıp durmak.
Karşı cinsten birini etkilemek için, vermek istediği algı veya imaj için çok çaba göstermek.
Bu kişiler onay arayışındadır ve onay arayışında olanlar, onaylandıkça var olduğuna inanabilirler. Oysa bu durum, kendine özgü hiçlik yığıntısından ibarettir.
Büyüklenmden kurtulmak neden önemli?
* Savaşçının ilk görevidir. Çünkü, enerjisinin çok büyük bir kısmını tüketir. Don Juan Matus’un ifadesi: “…….savaşçının stratejik listesinde, büyüklenme enerjiyi en çok tüketen ve bu yüzden silinmesi gereken konudur. Büyüklenmeyi yaşayan kişinin ilk hedefi, o enerjiyi serbest bırakmaktır. Bu enerjiyi yeniden yönlendirmek kusursuzluktur…….”
* Büyüklenme yüzünden, kendimizi yansıtan bir aynaya zincirlenmiş halde kalırız. Bu yansımanın onaylandığını görmek amacıyla, diğer insanlara bakar dururuz.
* Bu duygu kısa vadede zevk verebilse de, aslında yıpratıcıdır.
* Büyüklenmeden dolayı yaşanan: “Kendine acıma, kıskançlık, çekememezlik, kin, hınç, depresif duygular, çökkünlük….” ve bunun gibi bütün enerji düşürücü vetakattan düşürücü duyguların hepsi büyüklenme hissettiğimiz için ortaya çıkmaktadır.
* Büyüklenmeyle mücadele, SAVAŞÇI için en zor olanıdır. Bunu alt etmek en harikulade zaferlerden biridir.
* Büyüklenme, öz benliğimizi kısıtlar. Özgürleştirmez, tutsak olarak yaşatır. Kendimiz olmaktan uzaklaşırız.
* Devamlı, dış dünyaya yansıttıklarımıza odaklanırız ve kendimizi çizdiğimiz imajla değerlendiririz.
Büyüklenme, enerjimizin %90’ını tüketip karşılığında YALNIZLIK, GÜÇSÜZLÜK ve DÜŞÜK KALİTELİ BİR YAŞAM dışında hiçbir şey vermez. Büyüklenme; kendinin onaylanması, kendisinin gerçek ve önemli olduğuna kendisini ikna etmesi amacıyla sürdürülen bir yaklaşımdır.
Enerjimizin %90’ını harcayan kara deliklerdir BÜYÜKLENME ve yarattığı aşağıdaki yaklaşımlar nedeniyle enerji kaçaklarına neden olur:
Başkalarının bizi kabul etmesi ve onaylaması için uğraşırken,
Başkalarının bizim hakkımızdaki düşüncelerini etkilemeye çalışırken,
Kendimizi savunurken ve diğer insanlara ispat etmeye çalışırken,
Kendimizi başkalarının eleştirilerine karşı savunurken,
En iyi olduğumuzu kanıtlamaya çalışırken,
En güçlü olduğumuzu ya da en güzel, en sevecen, en akıllı, en başarılı, en çok para kazanan, en tanınmış-popüler, en sosyal, en romantik, en çekici, en güzel konuşan, en bilgili, en entelektüel, en kültürlü, en bilge, en Tanrı’ya yakın, en duyarlı, en dertli, en kadersiz, en şanssız, en yalnız, en kötü muamele görmüş, en çok incitilmiş, en kötü çocukluk geçirmiş, en çok yara almış, en acılı, en yanlış anlaşılmış,…………yani “EN” bir şey!
Büyüklenmeden kurtulan SAVAŞÇI:
- Yalnızca bir kez seçeriz: “Bir SAVAŞÇI ya da sıradan bir insan olmayı seçeriz.” İkinci bir seçim yoktur.
İmkansızdır.
- Herkesin herhangi bir şey için yeterli kişisel ERKİ vardır. SAVAŞÇININ marifeti; kişisel ERKİNİ, zaaflarından uzak tutup savaşçının amacına yöneltmektir.
- SAVAŞÇININ MÜHRÜ diye adlandırılan KUSURSUZLUKTUR. (netten)
Sağlıkla