Gelir dağılımındaki adalet can yakmaya ve kitleleri yoksullaştırmaya devam ediyor.

Başbakanlığı döneminde ülke sorunlarına değişik mizah anlayışı ile yaklaşan  Süleyman Demirel’e sorulduğunda gelir dağılımını kendine özgü üslubuyla şöyle anlatmıştı: ‘’ Durun bakalım, ortada doğru dürüst pasta yok ki, paylaşımını adilleştirelim. Hele bir pasta büyüsün bakalım..’’
Aradan çok uzun yıllar geçti pasta belki büyüdü ama hiçbir zaman adaletli dağıtılamadı. Dağıtılmış şekliyle de gelir dağılımı giderek bozuldu.

Gelir dağılımı adaletsizliği fazla konuşulmuyor olsa da önemli toplumsal ve ekonomik sorunumuzdur. Çözümün erteleniyor olması da sosyal maliyeti her geçen gün artırmaktadır. 

Ekonomik ve sosyal adaletin anahtarı diyebileceğimiz  “gelir dağılımı” nın ne olduğunu, dağılımda ne tür adaletsizlik yaşandığını daha yakından inceleyelim.

Gelir dağılımı nedir, neden önemlidir?

Gelir dağılımı, bir ülkede yaşayan bireyler tarafından üretilen mal ve hizmetlerden elde edilen toplam gelirin, yine o ülkedeki bireylere paylaştırılmasını veya bölüşümünü ifade ediyor.  Bu aynı zamanda bir ülkenin ekonomik refah düzeyinin önemli bir göstergesi olarak kabul ediliyor. Kişisel gelir dağılımı: Milli gelirin ülkedeki nüfusu oluşturan kişiler tarafından nasıl paylaşıldığını gösteren dağılımdır. 

Gelir dağılımı için başka bir ölçü de ülke nüfusunun, en düşük gelirli grup ile en yüksek gelirli gruba doğru, beş eşit gruba ayrılması ve her gruba ait milli gelir hesaplanmasıdır.  

Türkiye’ de Gelir Dağılımı Nasıl Tespit Ediliyor ?

Gelir dağılımının nasıl olduğu , Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından, Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması ile tespit ediliyor. TÜİK, hane halklarının gelirleri ve yaşam koşulları hakkında bilgi toplayarak tespit yapıyor.Yani diğer bir ifade ile her yıl milli gelirin hane halkı arasında (en fakirinden en zenginine) nasıl dağıldığını gösteren bilgileri yayınlıyor. 

Gelirler adil bir şekilde dağıtılıyor mu? Gelir dağılımında uçurum mu var?

Gelir dağılımı git gide adaletsiz bir hale geliyor.

Gelir dağılımındaki eşitsizlik, en düşük gelirli % 20 ile en yüksek gelirli %20 ‘nin milli gelirden aldıkları paylar arasında büyük bir farkın olmasını ifade etmektedir.

TÜİK in açıkladığı son verilere göre de ;Toplumun en zengin % 20'sinin gelirinin, en yoksul % 20'sinin gelirine oranı 7,6'dan 7,7'ye çıktı, yani gün geçtikçe zengin daha çok zengin olurken yoksul da daha çok yoksullaştı ve orta direk dediğimiz kesim git gide eriyor.

TÜİK Araştırması sonuçlarına göre:Ülkemizde yaşayan toplam nüfusun,

  %10’luk dilimlere ayrıldığında, en alttaki 7,5 milyon insan, toplam gelirin %2.5’ unu alırken, 

En tepedeki 7,5 milyon insan toplam gelirin % 29.7’ sine sahip oluyor.

Nüfus % 20’lik dilimlere ayrıldığında en alttaki % 20’lik gruptaki 15 milyon insan, toplam gelirin % 6.2’sini alırken, 

En varlıklı 15 milyon kişi ise toplam kullanılabilir gelirin % 47.2’unu paylaşıyor. 

Kişi başına ortalama kullanılabilir gelirde ; Ankara, Türkiye şampiyonu durumunda. 

Türkiye de nüfusun yoksulluk oranı % 21,2 şeklinde ortaya çıktı  Diğer bir ifadeyle yaklaşık her beş kişiden biri, devletin kurumunun belirlediği kritere göre yaklaşık 15 milyon kişi, YOKSUL

her 10 kişiden 7'si borçlu, 

her 100 kişiden 14'ü ise yoksulluk sınırı altında yaşam mücadelesi vermekte. 

Sonuçlar aynı zamanda gelir dağılımındaki adaletsizliğin arttığını rakamlarla ortaya çıkarmaktadır.

Gelir Dağılımını Eşitsizliği Ölçümü nasıl yapılıyor?

Gelir eşitsizliği, bir ülkedeki gelir dağılımının o ülkedeki bireyler tarafından eşit ve adil olarak bölüşülmediğinin ölçütü sayılıyor.

Gini katsayısı gelir dağılımının göstergesidir ve gelir dağılımında eşitsizliği ölçer bu katsayı sıfıra yaklaştıkça gelir dağılımında eşitliği, 1’e yaklaştıkça gelir dağılımında bozulmayı gösteriyor. Yani başka bir deyişle Gini Katsayısı’nın küçülmesi, gelirde eşitsizliğin düzeldiğini yani adil bir gelir dağılımı olduğunu gösteriyor

TÜİK  2016 araştırmasına sonuçlarına göre Gini KatsayısıYükseldi;  

Türkiye’de 2015 yılında hesaplanan Gini katsayısı 0,397 olurken, 

2016’da bu gösterge 0,404’e yükseldi, yani gelir adaletsizliği son bir yılda artmış gelir dağılımında eşitsizlik var anlamına gelmektedir.

Maddi Yoksunluk Oranı yükseldi mi?

Bu kavram Finansal sıkıntıda olma durumunu ifade ediyor. Çamaşır makinesi, televizyon, telefon ve otomobil sahipliği ile beklenmedik harcamalar, kira, konut kredisi, borç ödemeleri, iki günde bir et, tavuk, balık içeren yemek ve evin ısınma ihtiyacının ekonomik olarak karşılanamama durumu ile ilgili hane halklarının bilgilerini yansıtmaktadır. Bunlardan en az 4 ünü karşılayamayanların oranı olarak tanımlanan ciddi maddi yoksunluk oranıdır.

Bu oran  2015 yılında %30,3 iken 2016 yılında 2,6 puanlık artışla %32,9'a yükseldi.

Nüfusun, %68'i konut alımı ve konut masrafları dışında borçları olduğunu, 

% 65,4'ü eskimiş mobilyalarını yenileme ihtiyacını ekonomik nedenlerle karşılayamadığını ve 

%17,4'ü konut masraflarının hanelerine çok yük getirdiğini beyan etti

Türkiye ‘ nin Açlık Ve Yoksulluk Sınırı rakamlarını biliyor muyuz?

Açlık sınırı ve yoksulluk sınırı, 4 kişiden oluşan bir ailenin 1 ayda hayatlarını devam ettirebilmeleri ya da standart bir yaşam sürebilmeleri için gerekli asgari tutardır. 

Türkiye’de açlık sınırı ve yoksulluk sınırlarının tespitini ve saha araştırmasını Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu, TÜRK-İŞ yapıyor.

Ülkemizde araştırmalar ve veriler ışığında yapılan değerlendirmelere göre; dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı

2017 Ekim itibarı ile 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 1.544…

Gıda harcaması ile birlikte giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer harcamaların toplam tutarı Yoksulluk sınırı 5.030…

ilgili aydaki Net Asgari Ücret 1.195

Yoksulluğun Azaltılması Ve Gelir Dağılımının İyileştirilmesi Sağlanabilir mi?

Yoksulluğun azaltılmasında ve gelir dağılımının iyileştirilmesinde düşük gelir gruplarına yönelik sosyal koruma harcamalarının önemlidir ve bunun için yapılması gerekenler;
-  Yoksulluk kesimlerin fırsatlara erişimlerinin kolaylaştırılması yoluyla ekonomik ve sosyal hayata katılımlarının artırılması ve yaşam kalitelerinin yükseltilmesi,
-  Yoksulluğun bir kuşaktan diğerine aktarılmasının önüne geçilebilmesi için alt gelir gruplarına yönelik eğitim alanındaki sosyal yardımların GSYH içindeki payının artırılması ve buna yönelik hükümet politikaları oluşturulmasıdır.

Gelir ve yaşam koşulları araştırmasının sonuçları, ekonomik büyümenin ve istihdam artışının önemini tekrar öne çıkarıyor. Ekonomi üretime dayalı olarak büyüyecek ki, daha çok insana iş, daha çok aş imkânı yaratılabilsin. Gelir dağılımında iyileştirme yoksulluğun paylaşılmasıyla değil, büyüyen gelirin daha adil paylaşılmasıyla gerçekleşebilir.

2 KASIM 2017 SAAT : 09 :00  FATMA ACAR ÜNLÜ YAZDI

KAYNAK : Güngör Uras / Olayların İçinden  - Dönemin basın yayın organlarından izlenimler ve TÜİK verileri