Türkiye tarihinde en büyük kırılma NATO’ya giriş ve bağımsız karar alma mekanizmalarından vazgeçerek, ittifak kararlarına teslim olmayı, 5 Mart 1959 tarihinde gerçekleşen Türk-Amerikan İşbirliği Antlaşması ile Türkiye’yi maalesef peyk haline getirdi. Meclisten habersiz yüzlerce karar, yetki ve tavizler verildi. İş öyle bir hale geldi ki suç işleyen Türkiye’de görevli ABD askerleri yargılanamaz hale getirildi. Buna benzer tavizler; İsrail’e, 1996’da Kemalizm’in tavizsiz savunucuları olduğunu söyleyen ve irticaya karşı amansız bir savaş açan bazı generaller tarafından verildi. Tarih bir daha tekerrür ettirildi.

23 Şubat 1996 tarihi, Türk Dış Politikasında bir dönüm noktası olmuştur. Bu tarihte, Türkiye ile Siyonist İsrail devleti arasında “Askeri İşbirliği Anlaşması” imzalanmıştır. Bu anlaşmayı, Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Çevik Bir, Tel Aviv’de imzalamıştır. Bu anlaşma Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) görüşülmemiş, konuşulmamış ve onaylanmamıştır! TBMM’de bazı milletvekilleri bu duruma karşı çıkmışlar, Anlaşmanın yazılı metnini görmek, içeriğini öğrenmek istemişlerdir. Bu haklı çıkışlara karşılık, dönemin Milli Savunma Bakanı Turhan Taylan şu cevabı vermiştir: “Bahis konusu Anlaşma, ‘GİZLİ’, gizlilik dereceli bir Anlaşma olup Devletin emniyeti ve siyasi çıkarları, GİZLİ kalmasını gerektiren bir husustur.” Bu Anlaşma öylesine GİZLİ bir Anlaşmadır ki; TBMM’de milletvekillerinden bile GİZLİ tutulmuştur! Millet iradesine başvurulmadan, millet iradesi hiçe sayılarak yürürlüğe sokulmuştur. Rivayete (Söylentiye) göre bu Anlaşma şu maddeleri içeriyordu:

• Türk ve İsrail hava kuvvetlerinin uçakları, askeri eğitim amacıyla bir birlerinin hava sahalarında uçabilecektir.

• Konya’da Siyonist İsrail devletinin hava kuvvetleri tarafından kullanılacak bir alan ayrılacaktır. Bu sahada askeri eğitim uçuşları yapılacaktır

• İsrail, Türkiye’ye silah satacak ve Türk Fantom savaş jetlerinin modernizasyonunu yapacaktır.

• İsrail ve Türkiye, ABD deniz kuvvetleri ile birlikte arama ve kurtarma manevraları yapacaktır.

• Siyonist İsrail devletine, Türkiye’nin doğu sınırında, İran’ı gözetleyecek askeri amaçlı ‘gözlem istasyonları’ kurma imkânı tanınacaktır.

• İsrail uçaklarına, Türkiye’nin üslerinde sığınma hakkı verilecektir.

Bu Anlaşma, Türkiye anayasasına aykırı olmasına rağmen, millet iradesine hakaret manasına gelmesine rağmen yürürlüğe sokulmuştur. İsrail uçakları on sene boyunca Konya semalarında uçmuş, burada eğitim alan İsrail pilotları Filistinli kardeşlerimizin başına bomba yağdırmıştır. Antlaşma metni iyi incelendiğinde Türkiye’ye bir şey kazandırmadığı İsrail’in güvenliğini teminat altına alan bir muhteva taşıdığı görülür.

Türkiye’yi İsrail’in açık silah pazarı haline getiren, tank fabrikası kuracak miktardaki bir bedelle tank modernizasyonu yapan, işe yaramaz, sık sık arıza yaparak kullanılmaz hale gelen Heronlarla arka kapısı açık yazılımlarla Türk ordusunu hurda malzeme deposu haline getirmiştir. Türk aklını adeta alaya alan bu antlaşma tarihi açıdan bunu yapanlar açısından yüz kızartıcı bir suçtur. Devlete maddi zarar veren bu kararı alan askeri ve sivil yetkililer halen yargılanmamıştır. Bu antlaşmanın hükümleri Müslüman dünyayı hiçe saymış, İsrail’in azgınlığını artırmış, Türk dış politikasını Siyonistlerin uşağı haline getirmiştir. Gayri meşru operasyon ve katliam yapan bir İsrail uçağının kaçarak Türk hava sahasına sığınmasına izin vermek, Türkiye’nin komşularına karşı düşmanca tutumdur. Aklın almayacağı kadar büyük aymazlıktır.

“Türkiye-İsrail Askeri Anlaşmasını” iptal etmek, topraklarımızdaki Siyonist İsrail’in gözetleme istasyonlarını ve havaalanlarında bulundurduğu timleri kaldırmak dâhil bir çok tedbir almak başta olmak üzere Kürecik ve diğer üslerden sağlanan radar ve elektronik istihbarat desteğine son vermek gereklidir.

Yenikapı Mitingi üzerine Mustafa Karaalioğlu yazdı: Ertesi gün İsrail’in hayatında ne değişti? Dış politikada veya dışarıya varan iç/dış her türlü politik konularda her şeyden önce gerçekçi ve hedefi olmak şarttır. Hedefi olmayan gemi hiçbir limana varamaz. Sorun şudur: Türkiye büyük güç merkezi olacak mı olmayacak mı? Türkiye bölgesel güç olacak mı olmayacak mı? Olacaksa kısa ve uzun vadeli hedefler ortaya koymalıdır. Bunun için günü kurtaran oportünist(çıkarcı/fırsatçı/ikiyüzlü/karaktersiz) antlaşma ve metinleri yırtarak işe başlamak gerekiyor.