GENELKURMAY BAŞKANI HULUSİ AKAR’IN YAVERİ

YARBAY LEVENT TÜRKKAN’IN İFADELERİNDEN HAREKETLE

FETULLAHÇI TERÖR VE CASUSLUK ÖRGÜTÜ’NÜN (FETCÖ) FAALİYETLERİ VE TEŞKİLATLANMA BİÇİMİ (1)

Yarbay Levent Türkkan (YLT)’nin ifadesinde neler söylediğine bir bakalım:

“1989 yılında Işıklar Askeri Lisesi’nin sınavlarına girdim. Gece yarısı FETCÖ abileri sınav sorularını getirdi verdiler. 

Askeri lisede iken abilerle görüşmeye devam ettim, ima ile namaz kılmayı öğrettiler. Cemaatle her ay görüşmeler yaptım. 

Harbiye’ye gidince kız arkadaşlarım oldu, abiler kızıyorlardı. Tekrar cemaatin talimatlarına uydum.

Cemaatte abilik, dini bilgi ve görev veren kişidir. Kitap okuyan, okuduğunu anlatan bu kişilere itaat edilir.

Tayinim çıktığı yerlerde başka cemaat abileriyle görüşmeye devam ettim.

Benim görevim paşaları dinlemekti. Abiler ordu içindeki daha üst rütbeli personelden değil, dışarıdaki sivil kişilerden meydana geliyordu. Elimde 3 tane ses kayıt cihazı vardı bunları her gün Paşanın odasına koyuyor, akşam çıkarken alıyordum, dolanı abilere götürüp teslim ediyordum. Boş olanı alıyordum. Cemaat abisi sadece bilgi amaçlı dinleyeceğiz, bir şey olmayacak demişti. Ben hiçbir zaman kaydettiğim sesleri dinlemedim. Bende o kayıtları dinleyecek teçhizat yoktu. (Bu şahsın evi İncek Alacaatlı’da) Genel Kurmay İkinci Başkanı Yaşar Güler Paşa’yı gene cemaatten olan Mehmet Akkurt dinliyordu. Onun cihazları kime verdiğini bilmiyorum.

Cemaatte irtibat halinde olduğum abilerin kot adları Murat, Selahattin ve Adil’dir. Murat’ın evini biliyorum. Diğerlerinin ne iş yaptıklarını bilmiyorum.

Doksanlı yıllarda orduya alınan subayların %60-70’i cemaatçidir.  Cemaatte kesinlikle gizlilik ve ketumiyet vardır. Herkes kendi abisini bilir gider dersini yapar, namazını kılar, sohbetini yapar, kendi işiyle ilgili verilen görevleri yapar, fazlasını bilmez ve sormaz.  

Cemaatçi olarak bildiğim subaylar Cumhurbaşkanı Başyaveri Ali Yazıcı, Cumhurbaşkanı Muhafız Alay Komutanı Muhsin Kutsi Barış, Genelkurmay Başdanışmanı Kur. Alb. Orhan Yıkılkan,  Genelkurmay Özel Kalem Müdürü Ramazan Gözel ve diğer kalem müdürü Hüseyin Hakan Öcal,  Genelkurmay 2. Başkanın koruması Yüzbaşı Abdurrahman Aksoy, 2. Başkan’ın özel Kalem Müdürü Yarbay Bünyamin Tuner, Personel Başkanlığı’nda Şube Müdürü Albay Cemil, Korgeneral Salih Ulusoy, Korgeneral Mustafa Özsoy, Tuğgeneral Mehmet Partigöç… Mehmet Dişli cemaatçidir.

Bu güne kadar cemaat abilerine itaat ettim, cemaat tarafından verilen emirlere harfiyen riayet ettim. Fethullah Gülen’in ilahi bir kimliğinin olduğuna inanıyordum.

Cemaatin Allah rızası için çalıştığını düşünüyordum. Fakir bir çiftçi ailenin çocuğuyum. Bursa’da Serdar ve Musa abiler üzerinden cemaatle irtibatım vardı. Askeri Lisede iken bunlarla ayda bir görüşüyordum. 

14 Temmuz günü Genel Kurmay Başkanı Başdanışmanı Kurmay Albay Orhan Yıkılkan bana darbe yapılacağını söyledi. Bu haberden sonra Murat abinin evine gittim. Evde yoktu. Murat abinin bir üst sorumlusu Selahattin ve Adil abiler vardı. Ben yarın akşam bir faaliyet olacak haberiniz var mı dedim! Bana kızdılar, kim söyledi dediler? Ben de anlattım. Kimseye bir şey söyleme dediler.

Seçimlerde genellikle oyumu AKP’ye verdim.

Mehmet Dişli Genel Kurmay Proje Yönetim Başkanı’dır. Genelkurmay Başkanı’nı darbeye dâhil etmek için sen Kenan Evren olacak mısın, olmayacak mısın diye soracağını söyledi. Kabul etmezse Eski Hava Kuvvetleri Komutanı Akın Öztürk başa geçecekti. Hulusi Akar teklifi kabul etmedi. Bizlere devamlı yanlış yapıyorsunuz diyordu.

Halk sokaklara indi Genel Kurmay Başkanlığı’nın önü anababa günü oldu. Darbe başarısız oldu, bitti. Çok pişmanım. ”