Fatma Çelik'in kaleminden TANJU ÇOLAK

O Avrupa gol kralı, o Türkiye’ye Altın ayakkabıyı getiren tek futbolcu, o yaşayan bir efsane.

Türkiye Birinci futbol liginde 241  gol ile en çok gol atan Tanju ÇOLAK  Metin OKTAY döneminde 39 gol ile 3cü defa gol krallığına ulaşırken hem en çok gol atan  futbolcu hem de Avrupa gol kralı olarak altın ayakkabıyı Türkiye’ye getiren tek futbolcu olarak sezonada  damgasını  vurdu ve tarihe adını yazdırdı. 1963 doğumlu olan Samsun’lu futbolcu mütevaziliği ve yardım severliliğiylede insanların gönlünde taht kurdu. Tanju ÇOLAK’ın sayısız ödülleri var ama o en güzel ödülün halkın sevgisi ve ailesi olduğunu söylüyor. Ben bu hafta sayfamda Samsun’lu hemşerim olan Onurumuz, gururumuz  ve medarı iftiharımız Tanju ÇOLAK ile içten ve samimi bir sohbet gerçekleştirdim. Bana yüreğinin kapılarını sımsıcak samimiyeti ile açtığı için kendisine teşekkür ediyorum ve soruyorum

Devam etmekte olan projelerim var. Yeni projelerimde var ama şöyle ki futbolun içinde olduğum için artık futbola daha çok yoğunlaşmam gerektiğine inandım. Çünkü diğer alanlarda yeterli ivmeleri yakalayamadım. İyi niyetimden dolayı herkesin beni kandırmasına neden oldum. O yüzden mesleğim, ödüllerim, kupalarım ve arkadaşlarım olan futbol yolunda devam etmeye karar verdim. Halı saha ve Tanju ÇOLAK  Futbol Akademileri yaparak ,  televizyon programları ve gazete yazılarıma devam ederek hayatımı sürdürmek istiyorum. Şu an zaten trt spor ve kanal 24 te yorumcu olarak program yapıyorum. Star gazetesinde de yazıyorum.

1987-1991 yılları arasında Galatasaray maçı dendiğinde akla 10 numara Tanju geliyordu, Tanju deyince de herkesin aklına gol geliyordu ve sizden gol bekliyorlardı.

İnsanların bu beklentisini karşılayacak performansı nasıl buluyordunuz? Nasıl hazırlanıyordunuz?

Benim için hayat sahaya girdikten sonra çok daha farklı bir hale geliyor. Tanju ÇOLAK’ ı ben sahada attığım gollerle kazandım. Attığım goller karşılığında heyecanlandığım kadar insanları da heyecanlandırdığım  ve mutlu ettiğim için çok mutlu oldum. Gol atmak için çok çalışmak, çok özen göstermek  ve hepsinden önemlisi işini sevmek gerekiyor. Ben onların istediği performansı gösterebilmek ve onlara layık olabilmek için çok çalıştım, inandım ve başardım. Karşılığında da ilk Altın  Ayakkabı ödülünü Türkiye’ye getiren tek futbolcu odum. Bu işte o saha içerisinde Tanju ÇOLAK zekası,  futbol aşkı, gol aşkı o bütün sevenlerimi farklı bir muhite getirip  Tanju ÇOLAK olmama , bir marka olmama  sebep olmuştur. Attığım goller, mütevaziliğim artı adamlığım halkın bana olan sevgisini kazanmama sebep olmuştur. Ben iddia ediyorum ki bugün herhangi bir kapıyı çaldığımda içeri girer çayımı kahvemi içer o evde karnımı da  doyurur girdiğim evden öyle çıkarım. Çünkü böyle yapabilecek kadar insanlara yakın, samimi, içten ve güzel ilişkiler kuruyorum. Onlara beni bağırlarına bastıkları için teşekkür ediyorum.1995 yılında futbolu bıraktım. Tam 20 yıl olmasına rağmen hala o sevgiyi ,o ilgiyi ve o sıcaklığı ilk günkü gibi görüyorum. Halkla olan o aşk  hala devam ediyor. Eğer bir gün biterse işte o zaman galiba bende biterim.  
 

Ben  hiçbir zaman bana yaklaşmak isteyen fotoğraf çektirmek isteyen yada sorunları olup bana anlatmak isteyen kişileri dinlemekten kaçan bir vatandaş olmak istemedim. İnsanların benimle fotoğraf çektirmek  istemesine hiçbir zaman hayır demiyeceğim. Bazen flaşların gözlerimi çok etkilediğide oluyor ama benim için önemli olan halk. Eğer onların sevgisi olmasa bende olmam.

Yook beni hiç değitirmedi. Aksine beni gururlandırdı. Ben  Türkiye ve Avrupa gol kralı ve aynı zamanda Türkiye’ye  Altın Ayakkabı getiren tek futbolcuyum. Türkiye adına çok gurur verici bir şey bu çünkü Türkiye’de  bunu yaşayan , yaşatan ve sevindiren kimse yok. İlk olmam, Karadeniz  çocuğu olmam, duruşum olması,  sevgi dolu olmam ve  içten olmam her şeyin üzerinde. Ünvanlar ve rekorlar kırılmak içindir. Bende rekor kırmak için her zaman  dilekte ve temennide bulundum. O kadar kolay değil gol atmak,  Altın ayakkabı sahibi olmak. Ben çocukluğumdan beri mücadele içerisindeyim ve çok çalışıyorum. Ben memur bir babanın evladıyım.

Tanju ÇOLAK Türkiye için bir gurur kaynağı , Tanju ÇOLAK deyince akla Galatasaray geliyor. Eğer galatasarlı olmasaydım Beşiktaşlı olurdum dediniz mi?

Hayır  ben Galatasaraylı oldum halada Galatasaraylıyım bu hep böyle olacak. Ben anne babamdan dolayı Galatasaraylı olmuştum.

Ben 1 numarayım ,benden küçük 1 kız  kardeşim  ve ondan küçük bir erkek kardeşim var. Yani 3 kardeşiz. Erkek  kardeşim  Yücel’  de futbolcudur.

Çok top oynayan, derslerinle pek haşır neşir olmayan ama derste dinlediğim kadarı ile liseye gelen bir çocuktum ben. Hem futbol hem okul bir arada biraz zor ama ben bunu başardım diye düşünüyorum.

Bir erkek bir kız iki çocuk babasıyım. 

Yok nerede, keşke ilgilenebilseydim. Çocuklukları nasıl geçti anlayamadım.

Benim oynadığım maç sayısı ile onun oynadığı maç sayısı arasında dağlar kadar fark var. Ben 276 maç yaptım o 460 maç yaptı. Yani 200 maç sayısı fazla.benim 241 golüm var onun 249 golü var ama  oynadığımız maça baktığımız zaman onun 200 maç fazlası var.

Parasal anlamda çok fazla paraların verildiği ama futbol anlamında bir şeylerin eksik olduğunu ve her şeyin maddiyata kaydırıldığını düşünüyorum. Bununda gelecek için çok kötü sinyaller verdiğini düşünüyorum. 

Babam müteahhit, sanırım  inşaat sektöründe olurdum. Birde ben uçmayı çok seviyorum neredeyse haftanın üç günü uçuyorum. Müteahhit olmasam bile pilot olurdum.

Futbolda çok yetenekliydim benim yeteneğimi gördüler ve beni takıma aldılar. Bende çok çalıştım ve futbolcu oldum. Yanılmadılar ben  buralara kadar geldim.

Ben  Fenerbahçe - Galatasaray oynasın  istemiştim. Ama bu teklifimizi Galatasaray yönetimi kabul etmedi. Bu beni çok üzdü.

Evet var. Ben fenerbahçe’de oynarken bir araba almıştım. O yüzden ben ceza evinde yattım. Keşke o arabayı  hiç almasaydım keşke o hayatla hiç tanışmasaydım. Onun dışında yaşadığım hiçbir şeyden pişman olmadım. Ne yaşadıysam istedim ki yaşadım.

Ben 16 yaşında iken yabancı dil öğrenmek için karar almıştım. Fakat bunu gerçekleştiremedim. Aslında  öğrenmem gerekiyordu çokta ihtiyaç oldu.

Ben  yurtdışına Dünya karmasına Türkiye’yi temsilen gitmiştim. O zamanki dönemin Adalet bakanı kaçakçı diye bana kırmızı bülten çıkardı. Ben Makedonya’dayken daha dünya karmasına gidemeden sabaha karşı  beni polislerin alması çok kötüydü.

Altın ayakkabı aldığım anı hiç unutamıyorum. Bir sezonda 39 gol attım. Sezonda Avrupa’da ve Türkiye’de  o gölü atan yoktu o futbolcu ben oldum. Bu yarışma Monaco’da düzenlenmişti. Altın ayakkabı ödülünü şimdiki Monaco Prensi Albert   bana takdim etti.Hatta  benim benim idolüm olan çok beğendiğim  Bayern Munih’in bir futbolcusu Gerd Müller vardı  orada. Altın ayakkabıyı da ona verdirdiler. Benim İdolüm bana Altın Ayakkabı ödülümü veren kişidir. Diyebilirim ki bu benim hayatımın en güzel anıydı. O anı hiç unutamıyorum.

Sadece yumurta pişirebiliyorum.Bazı Pazar sabahları  eşime ve çocuklarıma yumurta yapabiliyorum.

Annemin yaptığı tavuk dolmasını ve lahana çorbasını çok seviyorum.

Kırmızı ve Beyaz rengi çok severim. Çünkü hem Türkiye milli futbol takımı renkleri hemde samsunspor takımının renkleri.

Özel bir yeteneğim yok ama ben insanlara yardım etmeyi çok seviyorum ve buna devam edeceğim. 

Kendimi 20 yaşlara götürürdüm. Çünkü futbolu çok özledim. Hele bu dönemde futbol oynamak çok kolay. Ayakkabısından tut tişörtüne , çorabına  kadar daha kaliteli daha güzel pırıl pırıl ve her şey daha modern.o zaman televizyon olarak yalnız trt vardı şimdi ise 500 tane yayın kanalı  var. Şimdi Brezilya’daki  maçı uydu ile izleyebiliyorsun. Teknoloji çok gelişti ve Dünya nelere koşuyor. Bu dönemde oynamak ve güzellikleri Dünya’ya sunmak isterdim. Ama benim yaşadığım hayatta da güzellikleri doya doya yaşadığımda bir gerçek.

Evet 2009 yılında kurduk. Şu ana kadar 23 şehirde var ve halen kurmaya devam edeceğiz. Samsun’dan başladık  Bursa - KKTC/Girne – İstanbul/Kartal – İstanbul/Halkalı – Düzce – Antalya –Körfez/Burhaniye – İzmir – Konya/Karatay – Aydın – İstanbul/ Fatih – Körfez/Ayvalık – Körfez/Edremit Ordu – Bilecik/Bozüyük – Ankara – Kadıköy – Siirt/Kurtalan – İstanbul/Göztepe – İstanbul/Eyüp – Bileci/odunpazarıİstanbul/Tuzla . Ben her hafta bir kulübe gidiyorum ve orada çocuklarla vakit geçiriyorum. Onları motive ediyorum ve çok eğleniyoruz. Ben çocukları çok seviyorum çocuk aşığıyım onlara canım feda.

Hayatı çok seviyorum. Annemi babamı kardeşlerimi  eşimi çocuklarımı ve halkımı çok seviyorum Hayat  paylaşınca  ve sevince güzeldir. Ayrıca bir Karadeniz çocuğu olduğum için çok mutluyum.