“Allah size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman, adaletle hükmetmenizi emreder. Doğrusu Allah, bununla size ne güzel öğüt veriyor! Şüphesiz ki Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.” (4 - Nisa - 58)

X

Bu ayette anlatılan, emaneti ehline verme ve insanlar arasında adaletle hükmetme meseleleri, hem Müslümanlar hem de tüm insanlar için çok ciddî ve son derece önemli olan iki meseledir. Aslında bu iki mesele, biri diğerinden ayrılmayacak derecede birbirleri ile irtibatlıdırlar. Aynı zamanda bu mesajlar, daha çok egemen olan yöneticilere yöneliktir.

Rivayet edildiğine göre Hz. Ali (ö. 40 / 661), bu ayetin tefsiri ile ilgili olarak şöyle söylemiştir:

“İmamın (idare makamında olan yöneticinin), Allah'ın indirdiği ile hükmetmesi ve emaneti ehline vermesi gerekir. İmam böyle hareket ettiği zaman, idare ettiği insanların da onu dinlemeleri ve emirlerine riayet etmeleri icap eder.” ...

Hz. Ali'nin, bu ayetin yöneticilere yönelik olduğunu söylemesi, bu ayetin nüzul sebebine dayanmaktadır. (Nitekim) Mekke'nin fethedildiği gün, Hz. Muhammed Mekke'ye girmiş fakat Kâbe'nin anahtarını yanında taşıyan Osman b. Talha b. Abduddar, Kâbe'nin kapısını kilitlemiş ve anahtarı Hz. Muhammed'e vermek istememişti. Daha sonra da, “Resulullah olduğunu bilseydim, menetmezdim” demişti. Hz. Ali, o zaman Osman'ı arayıp bulmuş, anahtarı vermek istemeyince, kolunu tutarak bükmüş ve anahtarı ondan almıştır. Ardından Kâbe'nin kapısını açmış ve Hz. Muhammed içeriye girip iki rekat namaz kılmıştır. Hz. Muhammed Kâbe'nin içinden dışarı çıktığı zaman amcası Hz. Abbas, anahtarın kendisine verilmesini, daha önce yapmakta olduğu zemzem suyunu dağıtma ile Kâbe'nin anahtarını taşıma görevlerinin kendisinde toplanmasını istemiştir. Bunun üzerine bu ayet nazil olmuş (inmiş). Ardından Hz. Muhammed Hz. Ali'ye, anahtarı Osman'a iade etmesini ve kendisinden özür dilemesini emretmiştir. Hz. Ali de anahtarı götürüp özür dileyince Osman, “Zorlayıp eziyet ettin, sonra da gelip tamire çalışıyorsun” demiş. Hz. Ali de, “Allah senin hakkında ayet indirdi” demiş ve bu ayeti okumuş. Bunun üzerine Osman şahadet kelimesini okuyarak Müslüman olmuş. Bu ayetin nazil olması ile Kâbe'nin anahtarını taşıma görevinin ebedî olarak Osman evlâdında kalması, Allah'ın emrine dayanmaktadır. Sonra Osman, Kâbe'nin anahtarını kardeşi Şeybe'ye vermiş ve Mekke'den hicret etmiştir. Bu gün dahi Kâbe'nin anahtarı, Şeybe'nin torunlarında bulunmaktadır...

X

Adalet ve emanet, insan haklarının ve sosyal adaletin temel esasları konumundadır. Ayrıca bu ayette, Müslüman veya gayrı Müslim diye herhangi bir ayırım söz konusu değildir. Allah'ın kanununda, adalet ve emanet hususunda insanlar arasında ayırım yoktur...

Hz. Muhammed, kıyametin ne zaman kopacağını soran birine, “Emanet zayi olduğu zaman, kıyameti gözetle” demiştir.

“Emanet nasıl zayi olur?” sorusuna karşılık olarak da, “İş, ehli olmayanların eline geçerse, kıyameti gözetle” diye cevap vermiştir. (Kur'an'daki İslâm, Prof. Dr. Nurettin Turgay, Demokratik İSLÂM, Yıl:1 Sayı:1 2017, s. 17-18)

X

“Ey insanlar! Biz nasıl ki peygamberliği ehil ve yetkin durumdaki elçilerimize veriyorsak, Allah da her işi ancak uzmanına vermenizi / onlara emanet etmenizi size emretmektedir. Ve insanlara hükmeden idareci konumundaysanız, mutlaka adil davranmanızı da emreder. Allah'ın bu şekilde uyarması, sizin için ne güzel bir nimet! Şunu aklınızdan da çıkarmayın ki, Allah her şeyi işitendir / Semi' ve her şeyi en iyi görüp farkında olandır / Basir.”

Buradaki (tavsiye özelliğinde, fakat zarar verici sonuçlarda cezası azaplı) muhkem-kesin hüküm,  “her işi mutlaka, o işin ehli olana verin” olmaktadır. (Son Davet KUR'AN, Prof. Dr. Gazi Özdemir, Nisa / 58)