Bir öğretmen olarak yazmam gereken bir çok başlığın mevcut olduğu ama hangisinden nasıl başlayacağımı ve nasıl sonlandıramayacağımı kestiremediğim için o geniş ve grifit konulara burada girmeyeceğim. Aslında aklımdan geçen milli eğitimde yaşanan paradokslardı, ancak bu paradoksların aşırı fazla olması ve bu konuların aşırı su götürür olması nedeniyle öğretmenlerdeki tükenmişlik ve çaresizlik sendromunu inceleyeceğim.
Burnout denilen mesleki tükenmişlik sendromu, kısaca kişinin kendisine büyük hedefler koyup daha sonra istediklerini elde edemeyip hayal kırıklığına uğrayarak, yorulduğunu ve enerjisinin tükendiğini hissetmesi olarak açıklanabilir. Yaygın olarak insanların yüz yüze çalıştığı mesleklerde bireylerin, duygusal yönden kendilerini tükenmiş hissetmeleri, işleri gereği karşılaştıkları insanlara karşı duyarsızlaşmaları ve kişisel başarı duygularında azalma şeklinde görülen ve literatürde tükenmişlik olarak adlandırılan sendromun öğretmen açısından çeşitli sonuçları bulunuyor.
Tükenmişlik sendromunun belirtileri duygusal, fiziksel ve zihinsel belirtiler olmak üzere 3 grupta toplanabilir.
Duygusal tükenmişlik belirtileri; depresif duygulanım, desteksiz, güvensiz hissetme, ümitsizlik, evde gerilim ve tartışma artışı, kızgınlık, sabırsızlık, huzursuzluk gibi negatif duygularda artış, nezaket, saygı ve arkadaşlık gibi pozitif duygularda azalma olarak sıralanabilir.
Fiziksel tükenmişlik belirtileri; kronik yorgunluk, güçsüzlük, enerji kaybı, yıpranma, hastalıklara daha hassas olma, sık baş ağrıları, bulantı, kas krampları, bel ağrısı, uyku bozuklukları gibi değişik sorun ve yakınmaları içerir.
Zihinsel tükenmişlik bulguları; doyumsuzluk, kendine, işine ve genel olarak yaşama karşı negatif tutumlar içerebilir. sonuçta işi bırakma, savsaklama gibi davranışlar görülebilir.
 Öğretmenlerde tükenmişlik sendromuna yol açan nedenler nelerdir? Tükenmişliğin sonuçları nelerdir?
Öğretmenleri tükenmişliğe yönelten birçok etken bulunuyor.:
***Özellikle sınıfların kalabalık olması,
*** Öğretmenlik mesleğinin statü itirabiyle de yükselmeye imkan veren bir meslek olmaması,
*** Türkiye'de öğretmenlere yönelik değerlendirme standartlarının olmaması,
***Okullardaki yönetimin birçok okulda 'okula özgü' yönetim sergilemeyememesi gibi nedenlerle öğretmenler tükenmişlik sendromu yaşayabiliyorlar.
*** Çalışma şartalarının ağır olması buna neden oluyor.
*** Okul yöneticilerinin yeterli performansı sergileyememeleri, öğretmenlerde ciddi şekilde moral bozukluğu ve tükenmişlik sendromu yaratıyor. 
***Türkiye'de eğitimin ulusal politikasının olmaması en büyük sorunların başında geliyor.
***Öğrenci, veli ve idareci baskısı öğretmeni tüketiyor.
***Çalışma ortamı düzeltilmeli maaşlar yükseltilmeli.
*** Her gün yenilik yapmak, öğretmeni ciddi şekilde yoruyor, mesleğinden zevk almamasına yol açıyor.
*** Öğretmenlerin temsilcilerine danışılmadan kararlar alınması onları mesleğe yabancılaştırıyor. Öğretmen mesleği, sevilerek yapılacak bir meslek. Önlem alınmazsa öğretmenler mesleklerine yabancılaşmaya devam edecek.Bunların başında sınıfta yaşananlar geliyor. Özellikle; sınıf içinde öğrenciden kaynaklanan sorunlar öğretmende tükenmişliğe yol açıyor. Öğrenci ile iletişim sorunları, öğrenciler arasında görülen çatışma bir diğer nedendir. Yoğun öğrenci başarısızlığı da tükenmişlikte önemli bir rol oynuyor.
Diğer taraftan, öğretmennın alan ve sınıf yönetimi konularında yetersiz olmaları da öğretmennda görülen tükenmişlik nedenleri arasındadır.
Yine, sınıfların kalabalık olması, laboratuvarların, araç gerecin yeterli olmaması, bir diğer tükenmişlik nedenlerindedir.
Yönetimsel ve örgütsel koşullar öğretmennda tükenmişlikte belirleyici rol oynayabilmektedir. Bunlardan katılımcı bir anlayışa yönetimin sahip olmaması tükenmişlik açısından başlı başına bir yer tutuyor.
 Bunlara ek olarak; öğretmen arasında iş doyumunun olmaması, düşük moral, ayrımcılık, adaletsizlik tükenmişlikte önemli bir yer tutuyor.
PEKÂLÂ; TÜKENMİŞLİK SENDROMU ÖĞRETMENLERDE HANGİ SONUÇLARA YOL AÇIYOR?
- İşi terk etme,
- Motivasyon eksikliği,
- İşe geç gelme,
- Derse geç girme,
- Araştırıma faaliyetlerinde isteksizlik,
- Akademik unvan ya da kariyer basamaklarını edinmede başarısızlık,
- Rol belirsizliği
- Önderlerin yetersizliği, denetim yetersizliği ya da her ikisi
- Aşırı yüklenme
- Sorumluk almada isteksizlik .
- Çalışanlar arasında destek ve sosyal ilişkilerin olmaması,
- Kurumunu yeteri kadar sahiplenemem 
- Kuşkusuz, yukarıda anılan sonuçlar, Milli Eğitimin yaşadığı ve yıllardır kanayan yara olarak süren sorunlarındandır. Malesefki içi doldurulamayan ve öğretmenler tarafından angarya ya da tatil vesilesi olarak görülen hizmet içi eğitim faaliyetleri ile de bu sorun kısa vadede aşılacak gibi görülmemektedir.
Özelliklede tecrübeli ve emekliliği yakınlaşmış bazı personellerde bu sendrom ya da bir başka ifade iel meslek hastalığı artarak devam etmektedir. 
Ülkemizin ekonomik şartları son yıllarda biraz olsun iyleşsede malesef ki tek maaşlı öğretmenlerin geçim sorunu ve ekonomik zorlukların ikinci bir iş yapmaya yönlendirmesi MEB’deki öğretmen performansını düşürmektedir.
Bende sizlerle bu sendromu ve özelliklerini paylaşayım ki şu günlerde tüm öğretmen arkadaşlarımızın kendilerini daha iyi tahlil etmelerini istedim..Bunca yapılan , yapılmaya çalışılan yada YAPILMAYAN şeylerden sonra bu sendroma yakalanmamak elde değildir.