İdil Biret ile Chicago’da Röportaj…

Henüz 3 yaşındayken başladığı müzik hayatına, 7 yaşında TBMM 'de çıkarılan bir kanunla yurtdışında devam eden bir isim İdil Biret. Dünyanın ayakta alkışladığı, sayısız başarıya imza atan, Beethoven'ın tüm piyano sonatlarını, konçertolarını ve senfoni uyarlamalarını konserlerde seslendirmiş aynı zamanda hepsini kayda almış tek piyanist.   Elbette bu ve bu bilgilerin daha fazlasını ufak bir araştırmayla internette bulmanız mümkün. Bu yüzden İdil Biret'in hayatını yazmak yerine, şu satırları kendisiyle tanışmış olmanın verdiği heyecanla doldurmak istiyorum. Dürüst olmak gerekirse daha önce piyano resitaline gitmişliğim olmamıştı. Ama müzik evrenseldi ve anlayabilmek için hissetmeniz yeterliydi. İdil Biret'in Chicago'da konser vereceğini duyunca bu fırsatı kaçırmak olmazdı. Ayrıca ricamı kırmayıp kendisiyle tanışma ve röportaj yapma fırsatım da oldu. 75 yaşında sahnede devleşen bir kadına şahit olmak, notalarını dinlemek öylesine büyüleyiciydi ki... Emeğine kulaklarınızla şahit olmak... Ayakta alkışlanan İdil Biret'e bakarken, en son ne zaman tanımadığım birisi için bu kadar gururlandığımı hatırlamaya çalıştım... 

Konser sonrası kuliste tebrikleri kabul etti İdil Hanım. Orada insanların bakışlarıyla bile gösterdikleri saygıya şahit oldum. Öylesine naif bir hava vardı ki anlatamam. 75 yıla sığdırdığı kimbilir buna benzeyen kaç sahneyi yaşıyordu İdil Hanım ve ben de oradaydım. Ve elleri... İdil Biret'in elleri çalmaya devam ediyordu. Her an müzik yapmaya devam ediyordu parmakları... Kendisiyle geçirdiğim her dakika ve şahit olduğum, ama anlatırsam büyüsü kaçacak okadar çok şey yerleşti ki hafızama... Biliyorum o günü ve sonrasını unutmam imkansız. Tüm bunlar için İdil Hanım'a ve eşi Şefik Bey'e sonsuz teşekkürler....

Ve konserden önce İdil Hanım'la gerçekleştirdiğim röportaj…

Öncelikle Chicago’ya hoşgeldiniz İdil Hanım ... Burdan evvel Kanada’daydınız. Yine hiç durmadan organizasyonlar var nasıl geçiyor? Yakın gelecekteki konser programınız nasıl ve neredeler?

Kanada’da Montreal Piyano Yarışması jürisindeydim. İkihafta süren yarışma sonunda birinciliği Macar, ikinci ve üçüncülüğü İtalya  piyanistler kazandı. Yarışmanın son etabına katılan 24 piyanist arasinda 6 Koreli vardı. Ne yazık ki hiç Türk piyanist yoktu. 

Chicago sonrasi Boston’da bir dostumuzun evinde özel bir resital vereceğim. Sonra, eşimin 50. mezuniyet yılı sınıf toplantısı için Yale  gideceğiz. Haziran ayında  geleneksel mavi yolculuk gezimiz olacak Göcek koylarinda. Temmuzda Rusya’da Ivanovka şehrinde her yıl yapılan Rachmaninov Festivalinde bir resital vereceğim. Eylülde her sene oldugu gibi Ayvalık’ta bir hafta sürecek ustalık kursu çalışmaları olacak genç piyanistlerle. Ekim ayı başında Ankara’da Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası ile sezonun açılış konserini verdikten sonra  bir resital vermek ve ustalık sınıflarını yönetmek icin Almanya’da Bayreuth şehrine gideceğim. 

Bu yıl, çok önemli olarak, 1949 yılında Paris radyosundaki ilk kayıt ile başlayarak devam eden çalışmalarım sonucu yaptığım stüdyo kayıtlarının tamamını içeren 130 CD bir büyük kutu içinde Türkiye ve dünya piyasasına çıkacak. 

Bütün dünyayı geziyorsunuz nasıl tepkiler alıyorsunuz?

Konserlerimin yanısıra bugüne kadar yaptığım 130 LP/CD kaydı hakkında da genellikle kritiklerden ve müzik severlerden çok olumlu tepkiler aldım. Tabii bazen pek dostça olmayan yazılar da olur. Eşim size bunlardan bir demeti ayrı bir dosya ile yollayacak.

Türkiye’de piyano deyince Sözlükte bile İdil Biret yazar. Nasıl bir duygu Türkiye’de ve dünyada çok başarılı bir sanatçı olmak?

Kendi kendini daima sorgulamak, hep kendini aşmak, hep daha mükemmeli aramak demek gibi geliyor bana.

İdil Hanım sizde iz bırakan, unutamadığız bir konser bir organizasyon desek?

Boston Concert 22 Kasım 1963,  Başkan Kennedy’nin öldürüldügü gün BostonBoston’da Boston Senfoni Orkestrası ile verdiğim Amerika Birleşik Devletleri’ndeki ilk konserim… 

Bir eseri ruh halinize göre muhakkak farklı farklı yorumlamışsınızdır. Hangi eserde bunu en çok hissetmiş ve yansıtmış olduğunuzu düşünüyorsunuz?

Konserler unutulabilir. Kayıtlar kalıcıdır. Belki Chopin Mazurkalari, Schumann’in  eserlerinin kayıtları, Beethoven’in 32. son piyano sonati ve Pierre Boulez’in piyano sonatlari kayitlarimi örnek olarak verebilirim.

"Klasik müziği sevmenin yolu onu tanımaktan- anlamaktan geçer" sözüne katılır mısınız?

Evet. Bir de şunu eklemek mümkün, “Armonilerden zevk almak.” Bence müziği sevmek daha fazla duyulanlardan zevk almaya bağlıdır. Muhakkak bu konuda bilgi sahibi olmak da gerek değildir. Fakat, eğer daha derinleşmek istenirse, o zaman ciddi sekilde müzik öğrenilmelidir. Bu tabii klasik bati müzik için olduğu kadar klasik Türk müziği için de geçerlidir.

Eser yorumlarken ruh haliniz etkili olur mu? Bütün profesyonelliğinize rağmen soruyorum.

Gercek profesyonel’in her şartta belirli bir düzeyde kalmasi lazımdır. Eğer dış etkenlerden fazla etkilenilirse (ruh hali) tam bir profesyonel olmadığınız ortaya çıkar.

Piyanonun başına oturduktan sonra nasıl bir İdil Biret var peki? yani şunu merak ediyorum kendimden örnek verecek olursam bir şarkı dinlerken bile gözlerimi kapatıp binbir halimi düşünüyorken Siz ne yapıyorsunuz o anlarda? 

Ancak müziği takip ediyorum. Duyduklarıma yön verip, çaldığım eserin rotasını (yol planını) düşünüyorum. Konsantrasyon içindeyim.

Seyirci profilini en çok beğendiğniz ülke hangisi? Böyle bir ayrım yapabilir misiniz?

İyi dinleyici dünyanin her yerinde vardır. Salondaki sessizlik bunun işaretidir. Genelde orta Avrupa bu hususta ilk aklıma gelen bölgedir.

Bach çalmak, bestecinin eserlerini yorumlamak zordur derler , katılıyor musunuz? 

Gecen yıl yeni yaptığım Bach’in 48 Prelüd ve Füg’ünü de içeren kayıtlarm 12 CD bir kutuda yeni yayınlandı. Bach’da bütün değişik hatları teker teker takip etmek, notadaki poliritm’i anlamak, o devrin süsleyenlerini doğru yapmak güçtür.

Henüz çocuk yaşınızdayken yurt dışında verdiğiniz bir resitalde , dinmeyen alkışlara karşılık seyirciye dönüp " ne çalayım " dediğiniz doğru mu?

Evet. Bir kac kez dinleyicilerin seçtigi parçaları resitallerimde çalıştım. Kanımca bir müzisyenin çaldığı alet için yazılmış olan eserlerin en önemlilerini ezberinde tutmasi ve her an çalabilmesi gereklidir.

Artık anne babalar çocuklarının sanata yönelmesine daha çok önem veriyor gibi. bu konuda verilebilecek tavsiyeleriniz nelerdir?

Bugün dünyada müzisyen, özellikle, piyanist enflasyonu var.  Bir müzisyen’in müzikle geçimini sağlaması ise cok zorlaştı. Tavsiyem ebeveynlerin genelde çocukların yalnız müziğe odaklamamalari, okul ve üniversite tahsilini sectikleri sanat dışında bir konuda yapmalaridir. Klasik müzik icracilari giderek artarken  dinleyici sayisi da giderek azalmakta. Iyi dinleyici yetistirmek, amatör müzisyenlerin cogalmasini saglamak bence bu nedenle cok önemli. 

Son söz sizin Değerli İdil Hanim m lütfen buyrun…

Keyifli bir konser sonrası keyifli bir röportaj oldu. Önce Vatan Gazetesi de Chicago’da olduğu için teşekkür ediyorum. Sorularınızı da çok beğendim tebrikler.

Şefik Büyükyüksel, Umut Acar, Ayşe Celasun, Birsen Tantekin ve İdil Dursun’a teşekkür ederim…

Röportaj: Anıl Sural 

twitter.com/AnilSural

Fotoğraf: Rona Doğan