Kim demiş? şefkat isteği sadece çocuklara ve kadınlara mahsustur. Zannetmeyin ki dağlar gibi duran, sözleriyle bıçak olup kesen bir erkek şefkate ihtiyaç duymaz.

Her erkek kollarında dinlendiği kadınına hasrettir. Biz kadınların sevgi dolu elleri saçlarında dolaştığında merhem misali yaralarını azaltır.

Kadınım der, “çok yorgunum. İzin ver de dinleneyim kollarında...”

Bazen bir çocuk saflığı ve masumluğuyla gözlerinin içine bakar bir şeye ihtiyacın var mı? cümlesini bekler.

Bazen de annesinin evine koşar yavrum kelimesini özlediği için. Dizinde yatmaya utansa da minicik bir kedi gibi sokulur anasının koynuna dalar saatlerce...

Bir kadına göre her zaman kendi sevilmeli, sayılmalı, ilgi görmelidir. Erkeğin böylesi ihtiyaçları yoktur.

Erkek güçlüdür, kuvvetlidir, kendine yetmelidir. Erkek kadına benimde ilgiye alakaya ihtiyacım var dediğinde, kadın şaşırır. Erkeği biranda gözünde zayıf olarak nitelendirir.

Erkek dediğin nasıl ilgi alaka ister diye hayret eder. Ve buda ilişkilerde son noktayı koyan en büyük etken olur.

Bir başka yanlışta biz hanımların şefkati abartıp erkeklerin üzerinde uyguladığımız Anne şefkati, Annecilik oynamak.

Erkek çocuklar büyürken annelerine hayranlık duyarlar. Büyüyüp birer yetişkin oldukları zamanda annelerine benzerlik taşıyan kadınları seçerler.

Fakat annesinin oğlum anahtarını aldın mı, üzerini sıkı giyin hasta olma, eve geç kalma erken gel gibi tembih dolu sözlerini aşık oldukları kadından duymak yerine onları gerçek bir erkek kahraman gibi görmelerini tercih ederler.

Annecilik oynandığı müddetçe erkek kadınını her zaman annesi kılığında dolaşan, sadece elini hürmetle öpeceği bir kadın olarak görür. 

PEKİ ERKEKLER ŞEFKAT DIŞINDA NELER BEKLER

Türk erkeğinin en belirgin özelliği olan sinirlilik, özgürlük, şiddet gibi eylemlerinde kadının daha anlayışlı, sakin, hoşgörülü olmasını bekler. En azından idare etmesini bekler.

Evin erkeği olması ve çalışıp eve baktıkları için saygı, hürmet bekler.

Sevgilerini çok fazla dile getiremedikleri için kadının sevgi dillerini konuşmadan da anlamalarını bekler.

Kadının sen bana hiç hayat yaşatmadın diye nankörlük etmesinden çok sen dünyanın en iyi eşi ve babasısın demesini bekler.

Maddi konuda kendisini sıkıntıya sokmayıp, ayağını yorganına göre uzatmasını ister.,

Asla onlara karşı soru yöneltilmemesini, çok konuşup kafalarını şişirmemesini, en çokta karşılarında duygu sömürüsü yapıp gözyaşı dökmemesini ister.

Herhangi bir şeye canı sıkıldığında sessizliğe bürünerek düşünmeyi tercih eder. Böyle durumlarda kadının başına dikilip ısrarla neyin var, hayatında birimi var, işlerin mi bozuldu, paramı kaybettin gibi boş kelimelerden kaçınmasını bekler.

Aşkını, sevgisini, neşesini, üzüntüsünü paylaşacağı; güveneceği sadık bir dost ister:

Çokta birşey istemiyorlarmış: 

Biz Türk hanımları olarak Erkeğimizi başımızın üzerinde taşımayı sever; saygıda kusur etmeyiz: Bu bizim fitratımızda var: 

Muhakkak ki erkeklerin bu istekleri karşılıksız kalmayacak ve onlarda kadınların isteklerine saygı duyacaktır: