İçinizi karartmak gibi olmasın, ama bu gerçeği söylemek zorundayım.
Şayet Türkiye’de yaşıyorsan, önce anandan emdiğin süt burnundan gelene kadar süründürülür, sonrasında hiç ummadığın bir an da ölür ya da öldürülürsün.
Açlığın, 
Sefaletin,
İtilip-kakılmanın,
Horlanıp,
İnsan yerine konulmamanın hüküm sürdüğü,
Hastalık, 
Ve Terörden dolayı Azrail"in daimi karargah kurduğu,  içeriğinde bolca kader, alınyazısı, fitrat ve doğal afet bulunduran bir ülkede, benim dışımda sizlerinde yaşadığını hatırlatmama gerek yok sanırım. 
Şimdi size nasıl süründüğümüzü, ardından nasıl da pisi, pisine öldüğümüzü anlatacağım. Bakalım haksız olabileceğimi söyleyebilecek misiniz?
Çalmadan, çırpmadan, el etek öpmeden, 30 gün boyunca asgari ücretle çalışıp da; “ Elhamdülillah” diyen vatandaşın gelir düzeyi bellidir!
Bunların birçoğu, evlerine ekmek dahi götüremeyen, yoksulluk sınırları içinde yaşayan insanlardır.
Benim inanışımda Allah’a kulu, heybesini doldurduğu oranda şükreder.
İş, zoraki dayatmalar olmadan, sadece heybedekini yemeye kalsa, inanın hiç bir sorun kalmayacak.
Ama yok nerede?
Dünyanın en pahalı benzinini, mazotunu, gazını kullanırız.
En ağır vergileri, en caydırıcı cezaları öderiz.
Hasta olduğumuzda ilacın en pahalısını itirazsız alırız.
Ama hak arayamayız!
Siyasette etkin bir rol oynayan tanıdığın, hısım akraban yoksa hiç bir yerde hakkını arama şansın da yok demektir.
Çaresizlik sendromu kanıksatılmıştır, artık. 
Sürün, sürünebildiğin kadar! kim tutar seni.
Dişinden, tırnağından artırarak biriktirdiğin paranı, sütü bozuk bir müteahhidin yaptığı derme, çatma bir eve yatırırsın.
Tam rahata erdim dersin ki, hop bir deprem. Ne sen varsındır artık, ne de evin. Kader işte!... Başımız sağ olsun.
İş yerinde can güvenliğin yok diye, patronun karşısına geçip hesap sormak ne haddine! Ya kovulacaksın veya ölümü göze alarak çalışacaksın. Kaç gün yaşarsan artık.
Eşi şiddet uyguluyor diye, kadın ayrılmak istiyor ve eşini mahkemeye veriyor. Mahkeme ödül gibi şiddetçi eşi serbest bırakıyor. Sonrası malum. Kadın cinayetlerine bir isim daha ekleniyor. 
Velhasıl, şöyle huzurla yaşayıp, hasta yatağımızda boylu, boyunca ölmeye hasret kaldık. Allah sonumuzu hayır etsin.
Ne de olsa kader!