BU ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ BAŞLANGIÇTIR SİSTEM DÖNÜŞMEYE DEVAM ETMELİ İNSANLIĞA ÖRNEK TEŞKİL EDECEK BİR HÜKÜM -BİR DÜZEN OLUŞTURMALIDIR. 

Yapılan anayasa değişikliğinin hedefleri şu şekilde sıralanabilir;

1.Yönetimde istikrarı getirmek

2. Güçlü hükümetler kurmak

3. Yabancıların müdahalesini boşa çıkartmak

4.Hızlı icra ve karar alma süreçlerini işletmek

5. İç ve dış politikada hedef ve metotlarda birlik ve devamlılık sağlamak.

Peki, bu yapılan anayasa değişikliği bu hedeflerin gerçekleşmesini temin eder mi? Bu sistem; karizmatik ve güçlü liderler bulunduğu sürece sorun çıkartmaz. Ancak muhalefet denklemi tek merkezden idare edilirse dışarının oyun kurucularına fırsat alanı sağlar. Kâğıtları tekrar tekrar kararak Türkiye’ye müdahale ederler. Bunu şimdiden önlemek şarttır. Son anayasa oylamasında görülmüştür ki muhalefet sıklet merkezi yaptığı takdirde %50 oy oranlarına yaklaşmaktadır. Sn. Cumhurbaşkanı’nın seçilme nispeti %52 olmuştur. İleride yarışacak cumhurbaşkanı adayları arasında % yarımlık oy farkları ortaya çıktığında ciddi meşruiyet tartışmalarının olacağı, seçim sonuçlarının tanınmayacağı ve ciddi iç çekişmeler olacağı açıktır. Bu açığın şimdiden görülüp düzeltilmesi gereklidir. Ayrıca Cumhurbaşkanı’nın partili olması kabul edildiğine göre tarafsız olması beklenemez. Bu durumda muhalefetteki siyasi partiler hükümeti eleştirirken devleti eleştirmek gibi bir sorun ortaya çıkacaktır. Bu ve buna benzer mahzurların bertaraf edilmesi gereklidir.

Benim hazırladığım anayasa taslağında hükümetlerin kuruluşu için ön görülen yapı şöyledir:  Her parti çıkarttığı milletvekili oranı esas alınarak hükümet kuruluşuna belli sayıda bakan verir. Hükümetler milli koalisyon şeklinde kurulur. Böyle bir yapı kurulduğunda hem bakanlıklar arası rekabet artar; hem de çalışma tempo ve hızı yükselir. Muhalefete iş yapma imkânı verildiği için yurt dışından gelen teklif ve iç sisteme müdahalelere imkân tanınmamış olur. Ayrıca boş ve anlamsız tenkit ve suçlamaların önüne geçilmiş olur. Cumhurbaşkanı uyum içinde çalışamadığı bakanların değiştirilmesini meclisten isteme hakkına sahip olur. 

Bu yapı şu an büyükşehir belediyelerinde uygulanmaktadır. Büyükşehir belediye başkanı A partisinde ilçe belediye başkanlıkları B, C ve D partilerinden olabilir. Belediye meclisleri birçok kere belediye başkanlarının aldıkları kararları onamamışlardır.  Başkan; meclis onarsa karar alır, iş yapar. Onamazsa mevcut kanunlara uyarak yoluna devam eder. Adil olan da budur.

Bir diğer sorun alanı da şudur; Önemli mevkilere gelmiş bürokrat ve siyasetçilerin görevden ayrıldıktan sonra işlevsiz hale gelmesinin önüne geçilmesi meselesidir. İşlevsiz kalan bu yöneticiler sisteme müdahale ediyorlar, sorun alanı oluşturabiliyorlar, gidip Encümen-i Daniş gibi resmi olmayan yapılar kurarak bürokrasinin karar alma mekanizmalarına tesir ediyorlar.

Eski Cumhurbaşkanları, Meclis Başkanları (Bir dönem 5 yıl), Başbakanlar (Toplam 5 yıldan fazla), Eski Genel Kurmay Başkanları’ndan oluşan bir Cumhuriyet Konsey’i kurulmalıdır. Bu konsey Cumhurbaşkanı’na danışmanlık yapmalı, ona bağlı olarak çalışmalı, Devlet Denetleme Kurulunu yönetmeli, diplomatik görevler almalı, Dış yardım misyonu görevleri verilmeli, ombudsman olarak çalışmalıdır. 

Bakanlar, Anayasa Mahkemesi Başkanları, Valiler, Uzun süre milletvekilliği yapmış Milletvekilleri, Emekli Orgeneraller gibi hizmet süresi belli zamanları aşmış çok kıdemli bürokratlar anayasa ile tayin edilmiş kurullar oluşturularak bilgi ve tecrübelerinden istifade edilmelidir.

Sonuç olarak şunu söylüyorum:

1- Cumhurbaşkanları her partinin çıkarttığı milletvekili oranlarını dikkate alarak hükümetleri milli koalisyon şeklinde kurmalıdır.

2- Üst seviye devlet bürokrasisi emekliye ayrıldıktan sonra bir tarafa atılmamalı, belli konsey ve yapılar içinde çalışmaları sağlanmalıdır.(Sıhhi durumu müsait olduğu müddetçe)

3- Anayasanın başlangıcında ve içeriğinde yer alan ideolojik varsayımlar tasfiye edilmelidir.