Öyle şarhoş olsam ki
Bir an seni unutsam
Unutsam bugünleri
Yarınları unutsam!
Rahmetli Tanju Okan ın meşhur şarkısının sözleri; kimi unutmak istedi, bilemem ama çoğu zaman bana acı veren olayları unutmak istediğimde istem dışı dilimin ucuna takılıverir. 
Hani bir unutsam. 
Mesela Babamın son nefesini verdiği anı unutsam. O an hiç olmasa, hiç yaşanmamış olsa. 
15 Temmuz gecesi hafızamdan tamamıyla silinse mesela. Her gece aynı korkuları tekrar tekrar yaşamasam. 
Bu ülkede onca hain hiç yaşamamış olsa. 
Ah bir unutsam.
Unutulmuyor değil mi? 
Hele ki söz konusu kendi yaşadığımız acılar olunca, ne yaparsak yapalım. Kör kütük sarhoş olsak dahi hafızamıza bir kurşun gibi saplanıp kalan kötü olayları unutmak mümkün olmuyor. 
Peki ya başkalarının yaşadığı kötü olaylar, ya acıları. 
İşte bu konuda her şeye toz pembe gözlüklerle bakmak ve real gerçekleri tersyüz edip, olumlu imiş gibi göstermek de pek bi maharetliyiz. Neticede bu da bir nevi "Züğürt tesellisi" etkisi yapmaktan başka işe yaramıyor. 
Devekuşu misali kafamızı kuma gömmeyi, büyük bir beceriyle yaptık bugüne kadar. Yapmayada devam ediyoruz. 
Sevgili okurlarım! Bugün sizlerle Yozgat"ın Çayıralan ilçesine bağlı Cüralı köyünde yaşanan insanlık dışı bir olayı paylaşmak istiyorum. Ve İnanıyorum ki, yaşanan bu iğrenç olayı kendi içinizde yaşayacak, ve en az kendi acınız kadar hafızanızda diri tutacaksınız.
İşte günlerdir Türkiye"yi isyan ettiren olayın anlatıldığı Oktay Yıldırım ın haberi;
Yozgat"ın Çayıralan ilçesine bağlı Cürali köyünde birkaç yıl süren tecavüz, kurbanının hamile olduğunun anlaşılmasıyla ortaya çıktı.  
Zihinsel engelli kurban K., tıbben kendisine benzer durumda olan babası Ş.K ile birlikte yaşıyordu. Annelerini kaybetmişlerdi. Kız kardeşi Belçika da iki erkek kardeşi ise İstanbul da çalışıyordu. Geçim sıkıntısı içindeydiler. Tek gelirleri devletten bağlanan engelli maaşı ve diğer kardeşlerin arada bir yaptıkları katkılardı. 
Bütün köy kurbanın zihinsel engelli olduğunu biliyordu. Ama neredeyse bütün köyün bildiği başka bir şey daha vardı. Köyden bazı kişiler sık sık kandırarak ve tehdit ederek onu iğfal ediyorlardı. 
İlk tecavüz olayı üç yıl kadar önce akrabası zanlı M."nin evinde yaşanmış. Zanlı M., kurbanın akrabasıydı. Annesi yatalaktı ve kurban K. akrabalık bağı nedeniyle yaşlı kadının bakımına yardım ediyordu.. İlk olarak bu evde zanlı M."nin tecavüzüne uğradı. Aile bunu duyduğunda hemen bir hastaneye gidip bekaret kontrolü yaptırdı ama ters ilişki kurulmuş ve bunun üzerinden bir hafta geçmişti. Bir bulguya ulaşmak mümkün değildi. Doktor. "Bu şekilde bir şey iddia edemezsiniz, rezil olduğunuzla kalırsınız." deyince şikayet etmemişlerdi,. İlk olay bu şekilde kapanmıştı. 
Tecavüzler çoğalıyor.
Bundan sonra sadece bayramlarda köye gelen ağabey, yokluğunda başka isimlerin de bu iğrenç eyleme dahil oldğunu ve bunun neredeyse bütün köy tarafından bilindiğini öğrenemeyecekti. Ta ki, Belçika da yaşayan kız kardeş tatile geldiğinde "karın ağrısı" şikayeti olan ablasını hastaneye götürünceye kadar. Kurban K,.altı aylık hamileydi. 
İzin verirseniz, yazının bundan sonra ki kısmını kendi duygu ve düşüncelerimle aktarmak istiyorum.
İğreniyorum bu tür haberleri okudukça ama bir gerçek var. Tecavüz ve  Türkiye ayırlamıyor bir şekilde! 
Avrupa da bir tecavüz olayı skandal oluyor, bizde neredeyse gündelik olay! 
Ve maalesef her birimiz biliyoruz ki namus adına, korku adına bir çoğu açığa çıkmıyor! 
Sonuç ortada! Yalanlar, dolanlar, susanlar, aldırmayanlar, örtbas edenler vs.
Yıllarca mürekkep yalamış bir doktor aileye "boşuna uğraşmayın buradan bir şey çıkmaz" diye nasihat ediyor.
Tabii bu olayı duyan köylü durur mu. hemen o akrabanın yaptığı alçaklığı tek başına yapmasına müsaade etmiyor. Tecavüzcü sayısı köyün erkekliğini temsilen altıya çıkıyor. 
İki ayaklı şeytanlar arasındaki köyün eczacı kalfası, kadının aynı şekilde zihinsel engeli bulunan babasını da uyku ilacı ile uyutup kadını ormana kaçırarak saldırıyor. Ve diğer tecavüzcülere yardım ediyor. 
Bahsi geçen tüm sanıklar "sadece" savcılığa ifade için çağrılıyor. 
Ne bir gözaltı, ne bir polis takibi. Hiç. Sesini duyurmak isteyen kız kardeşin iletişime geçtiği bir haber kanalı "darbeyle ilgili değilse gündemimize alamayız" diyor. Rezaletler bununla sınırlı kalmıyor tabii.
Saldırganlardan bir tanesi mağdur kadını konuşursa çok sevdiği babasını öldürmekle tehdit ediyor. 
Kardeşini korumak isteyen kadın, sığınma evlerine alınmasını istiyor ama ( Kadın savcı) bunu kabul etmiyor. "kendiniz halledin" diyor.  Son çare kayseri de bulunan bir yakınlarının evine götürülüyor. 
Ve tüm bu sürecin adli boyutunda ise mağdur kadının avukatlığını sanıklardan birinin avukatının oğlu yapıyor. 
Konu yargıya taşındığı için daha fazla detaya giremeyeceğim ancak, yazımı noktalamadan son olarak şunları eklemek istiyorum.
Dünyada 3 saniyede 1 kadına tecavüz edildiğini biliyor muydunuz? 
1..2..3.. 
Ve evet bir kişiye daha tecavüz edildi. Tam bu saniye. Bunu bilerek hala delirmeden yaşıyoruz ne yazık ki.
Ve elbette ses çıkarmadan. Lütfen bu tür olayları unutmayalım. Aksi takdirde insan olduğumuzu nasıl anlayacağız bu yavan hayatta.