AK PARTİ MİLLETİN ORTAK AKLININ ÜRÜNÜNE NASIL DÖNÜŞTÜ?

7 Haziran 2015 seçimlerinde sandıktan, muhalefet partilerine, “Elini taşın altına koy, hükümete ortak ol” diyen bir sonuç çıkmıştı. Muhalefet parti liderleri, özellikle Kılıçdaroğlu ve Bahçeli bu mesajın gereğini yapmaktan kaçındılar, iktikşafi görüşmelerle milleti oyaladılar..

İçinde bulunduğumuz kritik süreçte, 7 Haziran seçim sonuçlarına saygı göstermeyen, 1 Kasım’da seçmeni yeniden sandık başına sürükleyen muhalefet partilerinin tutum ve davranışları nedeniyle bugün “Ak Parti hareketi, milletin ortak aklının ürününe dönüşmüştür.”

Bugün gelinen noktada, muhalefet parti liderlerinin, 7 Haziran seçimleri sonrasında sergiledikleri tutum ve davranışları nedeniyle, Ak Parti’yi, milletin ortak aklının ürününe dönüştürdükleri bir gerçektir. Bu dönüşümde rol oynayan MHP, CHP ve HDP liderleri, bu tutumları nedeniyle, ilk seçimlerde sandıkta ayrıca değerlendirileceklerdir.

Siyasi, ekonomik vesosyal sorunların giderek ağırlaştığı bir dönemde ülkenin kaderini omuzlanan Binali Yıldırım’ın işi zor..

AK Parti 2. Olağanüstü Kongresi'nde oy kullanan 1411 delegenin 1405’inin oyunu alarak AK Parti Genel Başkanlığına seçilen Binali Yıldırım, yaptığı konuşmada, "Bayrak değişimi, sadece ve sadece millet yolunda yapılacak yeni hizmetlerin kapısını aralamak için bir araçtır" dedi.

Binali Yıldırım’ın yaptığı teşekkür konuşmasında, “Yolumuz Recep Tayip Erdoğan yoludur” söyleminden yola çıkanlar Kongreyi, “Erdoğan kongresi” olarak değerlendiriyorlar. Doğru olabilir. Kongreye gönderdiği mesajı ayakta dinlenen Erdoğan, 2. Olağanüstü Kongre üzerinden başkanlık sistemini uygulamaya koymuş oldu. Ak Parti’nin 2. Olağanüstü Kongresi, fiili olarak partili Cumhurbaşkanı dönemine geçildiğinin ilanıydı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, partisine eskisinden daha güçlü bir şekilde hakim olduğunu göstermiş oldu. Bu durum, Erdoğan’ın bir Demirel ya da Özal olmayacağının ya da olmak istemediğinin işaretidir.

Binali Yıldırım sergilediği tutum ve davranışlarıyla ve konuşmalarıyla, “Emanetçi mi, değil mi?” sorgulamasına gerek bırakmayacak bir profil ortaya koydu.

1405’İN ŞİFRELERİ/ AK PARTİ HAREKETİ MİLLETİN ORTAK AKLININ ÜRÜNÜNE NASIL DÖNÜŞTÜ?

Peki, Kongre’de oy kullanan 1 411 delegeden Binali Yıldırım’a oy veren 1405 delegenin mesajını nasıl okumalıyız? “Reis emretti, delegeler ‘evet’ dedi” değerlendirmesi, bir yönüyle doğru olsa bile eksik değil midir? Yıldırım’a verilen 1405 ‘evet’ oyu yalnızca Ak Parti tabanının sesini ve düşüncesini mi yansıtmaktadır?

Hayır, bu 1405 delegenin ‘evet’i yalnızca yalnızca Ak Parti tabanının sesi değildir. Bu oylar, aynı zamanda ortak akıl doğrultusunda uygulamalar yapabilecek, sorunlara çözümler üretebilecek güçlü bir hükümet arzulayan milletimizin ortak sesidir.

Milletimiz, 7 Haziran 2015 seçimlerinde de bu arzusu doğrultusunda oy kullanmış, sandıktan muhalefet partilerine, “Elini taşın altına koy, hükümete ortak ol” diyen bir sonuç çıkmıştı. Muhalefet parti liderleri, özellikle Kemal Kılıçdaroğlu ve Devlet Bahçeli bu mesajın gereğini yapmaktan kaçındılar, iktikşafi görüşmelerle milleti oyaladılar.. İçinde bulunduğumuz kritik süreçte, 7 Haziran seçim sonuçlarına saygı göstermeyen, 1 Kasım’da seçmeni yeniden sandık başına sürükleyen muhalefet partilerinin tutum ve davranışları nedeniyle bugün, “Ak Parti hareketi, milletin ortak aklının ürününe dönüşmüştür.” Davutoğlu da, Kongre’de yaptığı konuşmasında, sitemini dile getirirken, bu gerçeğin de altını çizdi.

Bugün gelinen noktada, muhalefet parti liderlerinin, 7 Haziran seçimleri sonrasında sergiledikleri tutum ve davranışları nedeniyle, Ak Parti’yi, milletin ortak aklının ürününe dönüştürdükleri bir gerçektir. Bu dönüşümde rol oynayan MHP, CHP ve HDP liderleri, bu tutumları nedeniyle, ilk seçimlerde sandıkta ayrıca değerlendirileceklerdir.

BİNALİ YILDIRIM’IN BAŞARILI OLABİLME ŞANSI

Yeni Başbakan Binali Yıldırım’ın başarı şansı Ulaştırma Bakanlığı performansı ve kişisel yetenekleri çerçevesinde ele alınıp değerlendiriliyor. Bu parametrelere göre yapılan değerlendirmeler, Binali Yıldırım’ın başarılı bir performans sergileyeceği yönünde. Vurgulamak istediğimiz, Binali Yıldırım’ın başarı şansının küresel ve bölgesel konjonktür çerçevesinde Türkiye’nin Ortadoğu’daki gelişmelerde etkili olabilme yeteneği ve gücü ile orantılı olacağıdır.

Başbakan Yıldırım, Ak Parti’nin 13 yıllık iktidarı sürecinde sergilediği başarılı performansla Ulaştırma Bakanı koltuğunu korudu, ama şimdi bölgenin yangın yerine dönüştüğü bir dönemde oturduğu Başbakanlık koltuğunda sorumluluk yelpazesi çok genişledi. İçinde bulunduğumuz bölgesel ve küresel konjonktürde Binali Yıldırım’ın başarısı Türkiye’nin başarısı olacaktır ki, buna çok ihtiyacımız var.

Başbakan Erdoğan’ın Ağustos 2014’te halkın oylarıyla Cumhurbaşkanı seçilmesiyle başlayan yeni dönem, Başbakan Davutoğlu’nun görevini bırakması, Binali Yıldırım’ın 50 bin partilinin katılımıyla gerçekleştirilen 2. Olağanüstü Kongre’de genelbaşkanlığa tek aday gösterilmesi ve başbakanlık görevini görkemli bir törenle devralması şeklinde sürüyor.

Bu değişimin perde arkasında yaşananlar, “Reis”in “Hoca”nın koltuğuna Binali Yıldırım’ı oturtmasının nedenleri, “Kol kırılır yen içinde kalır” söylemi gereği bir süre karanlıkta kalacaktır. Yeni kabine kompozisyonuna ve danışmanlar kadrosuna bakarak, Davutoğlu-Yıldırım değişikliğin perde arkasını okumaya çalışacağız. Davutoğlu’nun, başbakanlığı devrettiği konuşmasındaki sitemleri de önemle not edilmelidir:

Karşınıza çıkmak benim arzu ettiğim bir şey değildi. Bu durumun sizin ve milletimizin maşeri vicdanında oluşturduğu rahatsızlığın da farkındayım” diye konuştu. Başbakanlığı bırakmasına neden olan süreç hakkında samimi oldu. “1 Kasım seçimlerinde yüzde 49.5 oy aldıktan sonra olağanüstü kongre kararı alıp görevi devretme kararımın arkasındaki yegâne gerekçe, partimizin birlik ve bütünlüğüne verdiğim değer ve AK Parti hareketinin zarar görmesinden duyduğum endişedir.”

ÖNCELİKLER SIRALAMASI DEĞİŞEBİLİR

Binali Yıldırım, adı konmamış fiili başkanlık uygulamasının bir sonucu olarak başbakanlık makamına getirilmiş oldu.

Herkesin merak ettiği, Binali Yıldırım’ın Başbakan olarak öncelikler sıralaması ve başarı şansı.. Çünkü Yıldırım’ın işi, bölge haritasının yeniden bir çizildiği bir süreçte görev yapacak olmasından dolayı oldukça zor. İçerde ekonomik ve sosyal sorunlarla, terör belasıyla boğuşurken, dikkati hep Ortadoğu’daki gelişmelerde olacak. Başbakan Yıldırım’ın öncelikler sıralamasını açıklarken, "Cumhurbaşkanımız milyonlarca vatandaşın siyasi sorumluluğunu taşıyor. Fiili durumu yasal hale getirmeliyiz. Bunun yolu yeni anayasa ve başkanlık sistemidir" dedi, ama 1405’in baskısıyla terörle mücadele, paralel yapılanmanın bitirilmesi, mülteci sorununa çözüm, ekonomiye yüzde 4’ün üzerinde bir büyüme performansı kazandırılması konuları öne çıkabilir.

Siyasi, ekonomik vesosyal sorunların giderek ağırlaştığı bir dönemde ülkenin kaderini omuzlanan Binali Yıldırım’ın işi zor..

Allah yardımcısı olsun..