TÜRKİYE CEPHESİNDEN GÖRÜNENLER

Bu politikalar gelişmiş ülkeleri, gelişmekte olanları daha doğrusu dünyayı nasıl etkileyecektir?
Trump, nasıl bir uluslararası işbirliği mantığı ile yürüyecektir?

Başbakanımız Sn. Binali Yıldırım, seçim sonucunu şöyle değerlendirdi: "Seçim sonucu, birçok insanın düşündüğünün aksine farklı şekilde gerçekleşti. Donald Trump ABD’nin 45’nci başkanı olarak seçildi. Sayın Trump’ı tebrik ediyoruz, başarılar diliyoruz. Eminim ki uzun bir geçmişe dayanan Türkiye ABD stratejik ortaklığının artık tartışmalardan kurtarmış bir şekilde, Türkiye’nin terörle mücadeledeki hassasiyetini dikkate alan, bölgedeki barış ve istikrarı önceleyen politikalarla geçmişten gelen geleneksel dostluk ilişkilerimizin daha da ileri götürmesi için yeni başkana bir fırsat alanı oluşturmuş olur"

Evet, bu ifadelerden şu sonuçlar ortaya çıkıyor:

Seçim sonuçları beklentilerin aksine olmuştur.
Türkiye bu sonuçtan memnundur. ABD halkının mutluluğunu istiyoruz, başarılar diliyoruz.
Türkiye, Türk -Amerikan İlişkilerinin yara almadan sürmesinden yanadır.
Türkiye’nin iç ve dış hassasiyetlerinin dikkate alınmasını bekliyoruz.
Türkiye barış ve istikrarın korunmasını istemektedir.
Türkiye geleneksel işbirliğinin devam etmesini arzulamaktadır.
Yeni başkanı fırsat ve işbirliği alanı olarak görmek istiyoruz.

Bu mesaj tersten okunursa

Obama-Clinton yönetimi Ortadoğu’da istikrarı bozmuştur.
Sınırlarımız içinde ve dışında göz yumamayacağımız sorunlar ortaya çıkmıştır.
Obama yönetimi hassasiyetlerimizi dikkate almamıştır. (Türkiye’nin hasım kabul ettiği terör guruplarına eğitim, silah desteği ve madalya vermiştir/vermektedir.)
Obama yönetimi Türkiye’yi NATO’dan çıkartmak dâhil dostluğu bozacak davranışlar içinde olmuş, kafasındaki planı dayatmıştır.
Umarız Trump bu yanlışları yapmaz, biz de ona göre vaziyet alırız. (İsmet Paşa’nın Johnson’a söylediği Yeni bir dünya kurulur, biz de orada yerimizi alırız.)

Trump’un ABD dış politikasına vereceği ayar bellidir: Bütün dünya dikkatle izlemektedir.

1. Göz korkutmak ve Cumhuriyetçilerin geleneksel olarak yapa geldikleri sertlik politikasını devam ettirmek, ona yeni bir versiyon ve yol eklemek.  Obama yönetimini tenkit ederken kullandığı üslubun tersine bir yol takip ederek; gelen gideni aratır mesajı vermek
2. Bazı temele dokunmayan noktalarda uzlaşırken, ana konularda peşin hükümlü davranarak uzlaşma ve anlaşma yollarını tıkamak
3. Amerikan Devletini derinden kontrol eden Küresel sermaye/Yahudi lobisi ile uzlaşarak söylediklerinin tersi çizgiye girmek,
4. Hâkimiyet alanlarında bulunan ülkeleri yörüngesinde kalmaya zorlarken mali yükümlüklere ortak etmek…

Trump ya sertleşecek ya da yumuşayacaktır (prestroika).
İşaretler Trump’un Türkiye ile ilişkileri iyi tutacağı yönünde yorumlanmaktadır.

Trump’un danışman Michael Thoması Flynn, Obama’nın uyarılarına rağmen “radikal İslam” ifadesini kullandığı için görevden uzaklaştırılmıştı. (Terör unsurlarıyla İslam’ı ayırıyordu) Flynn Gülencileri başından beri bir “terör ağı” olarak değerlendiriyordu. Suriye ve Irak’ta DEAŞ’ı büyüten faktörler konusunda da fikirleri hiçbir zaman değişmedi. Libya’da Dışişleri Bakanı Clinton’un fahiş hatalarını gördü…

ABD Genelkurmay Başkanı Joseph Dunford, Türkiye ile ABD öncülüğündeki DEAŞ karşıtı uluslararası koalisyonun, Rakka’nın kurtarılması, elde tutulması ve yönetilmesine dönük uzun vadeli planda birlikte çalışacaklarını bildirdi.

ABD Başkanı Barack Obama'nın IŞİD'le Mücadele Özel Temsilcisi Brett McGurk (PYD’ye madalya ve eğitim veren adam) Türkiye'yi sevindirecek bir gelişmeyi duyurdu. McGurk, Menbic'te bulunan PKK'nın Suriye uzantısı YPG güçlerinin eğitimleri tamamlandıktan sonra ilçeden ayrılacaklarını açıkladı. (Bu konuda daha önceleri Türkiye’nin zıddına zıddına giden söylemler yerine daha yumuşak ifadeler kullanmaya başladı.) . McGurk ayrıca, yine Twitter hesabından Rakka operasyonuyla ilgili de açıklama yaptı. Özel temsilci, hâlihazırda IŞİD'in kalesi Rakka'ya saldıran çoğunluğunu YPG'nin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDF) güçlerinin ilerlemeye devam ettiğini aktardı ve IŞİD bir kez daha geri dönemeyecek hale gelinceye kadar yerel güçleri destekleyeceklerini belirtti. Daha sonra Twitter hesabından başka bir açıklamada; Brett McGurk, " Menbic'teki tüm YPG güçleri, yerel birimlerin eğitimlerinin tamamlanmasının ardından ilçeden çıkarak Fırat'ın doğusuna dönecek" dedi.
ABD bunları kime karşı eğitiyor, gerçeklik bu mudur? Türkiye’deki PKK’nın insan kaynağı buralardan temin edilmiyor mu?

Neden YPG Demokratik güçtür de ÖSO değildir? Neden ılımlı muhaliflere destek verilmiyor? ABD neden Esad’ın gitmesinden vazgeçerek Türkiye’yi boşa düşürmüştür? Neden Türkiye gibi Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunmak yerine, iç savaşı zamana yayarak milyonlarca insanın ölmesine, evsiz kalmasına ve mülteci duruma düşmesine sebep oluyorlar?

Barzani Irak dağılırsa biz Türkiye’ye katılırız dedi. ABD neden buna karşı çıktı? Müttefiklik, ortaklık işbirliğini gerektirmez mi?
Tüm bu değerlendirmeleri kimler yapacak, Trump kimlerden akıl alacak, Şubat ayına kadar olan süreçte mevcut yönetimin hangi kararlarının etkisinde kalacak zaman gösterecektir. Trump’un tavrına göre bu işbirliği ve ittifak kavramı belki devam eder, belki etmez. ABD’nin stratejik olarak adlandırdığı, NATO çerçevesinde birlikte çalıştığı 80 milyon nüfustan oluşan, demokratik sistemle yönetilen ülkelerden biride Türkiye, 70 seneden beri stratejik müttefiktir.  ABD’nin birlikte çalıştığı birçok NATO ülkesi vardır. Bu ülkeler neye göre seçilmiştir, kim seçmiştir, kim kimin güvenliğini sağlamaktadır, bu güvenlik sözde güvenlik midir, bir aldatmacadan ibaret midir? Müttefikleri kontrol etmek üzere kurulmuş bir ağ mıdır?

ABD’nin yaptığı BOP planının aslı budur. Bu plan çerçevesinde Irak ve Suriye’de terör haritası oluşturulmuştur.
Azez- Carablus hattı PYD unsurlarına verildiği takdirde Irak ve Suriye’de BOP planının öngördüğü yapı tamamlanmış olacak, sadece Türkiye haritası içinde eksik kalan kısım tamamlanacaktır.

NATO’nun düşmanı kim, tehdit nereden gelmektedir, hedefi nedir?  Hedefini kim, hangi kriterlere göre tayin etmektedir?  Bu hedef kimin güvenliğine hizmet etmektedir?  Trump ekibi diyor ki: NATO’yu doğru tanımlayalım, burada kim üzerine düşen görevi yapıyor, buna bakalım’. ABD’nin derdi şu; devasa savunma harcamalarını müttefiklerimize dağıtalım, onlardan samimiyet isteyelim, elde edeceğimiz tasarruflarla ABD ekonomisini içeride güçlendirelim. Bu çağrı son derece mantıklı görünüyor ancak; finans sistemini, uluslararası ticareti kontrol etmek için kuvvetli kara, deniz ve hava üslerine sahip olmak gereklidir. ABD donanması olmadan İran’a ambargo uygulayabilir mi? İşbirliği ağını ayakta tutabilir misiniz?  Bu sistem büyük ölçüde küresel Yahudi Lobisinin sömürge sistemine ve çıkarlarına göre kurulmuştur, biz bu yoldan çıkacağız, denirse Trump başarıya ulaşır, bütün dünyanın desteğini arkasına alır.