Ülkemizde insan hayatı o kadar ucuz, yaşanan ölümler o kadar basit ki. İnsan çoğu zaman yok böyle bir ölüm  diyerek isyan ediyor.
Ne desen boş. Ne düşünsen.
Acayip beter bir vaziyet.
Ölüm denen bu dünyadaki nihai son, hiç kimseyi es geçmiyor.
Yaşı, başı, cinsiyeti, mevki. makamı hiç farketmiyor.
İster hazılıklı ol, istersen olma, hiç umulmadık bir zamanda kapını çalabiliyor.
Tesadüfen yaşamak diye bir deyim vardır Ülkemizde.
Üzerinde durup düşündüğümüzde tüylerimiz ürperinceye kadar aklımızın bir gidip,  bir geldiği.
Bir saniye sonra ne olacağımızı, başımıza ne geleceğini hiç birimiz bilemeyiz elbette. Aniden bir deprem olabileceği gibi, bir kapkaççı saldırısına uğramak, bir arabanın altında kalmak veya bir magandanın kurşununa kurban gitmek gibi, insan ihmalkarlığı sonucu meydana gelen yığınla bilindik olasılık var.
Her ne şekilde olursa olsun, ölümün Haktan geldiğine inananlardanız elbette. Ancak ölüme sebebiyet veren olası kazalara tedbir alarak imkanlar dahilinde çarelere başvurmayıda ihmal etmememiz gerektiğini düşünüyorum.
Bütün bunlar neden mi düştü aklıma? Kısaca anlatayım. 
Dün gece saat 03.00 civarında cam kenarı koltuğuma oturmuş bilgisayarımın başında günlük yazacağım yazılarımla meşgul oluyordum. Tam da o sırada, dışarıdan geçen bir aracın camından havaya rastgele ateş edildiğini duydum. 
Her zaman ki düşüncesiz gençler, yine taşkınlık peşinde diye mırıldandım kendi, kendime ve yazıma kaldığım yerden yazmaya devam ettim. 
Aradan henüz beş dakika geçmişti"ki aynı araç bu defa oturduğum binanın önüne gelerek havaya ateş etmeye devam etti.
O an için yapabildiğim tek şey, kafamı yere eğerek sokak magandalarının gitmesini beklemek oldu. 
Düşünsenize! Bir kaç aklı kıt insanın eğlence anlayışı, benim bir an da ölmeme sebep olacaktı.
Ve muhtemelen şuan köşe yazımı değilde, gazetemizin üçüncü sayfasında ölüm haberimi okuyor olacaktınız.
Evet Bu defalık sokak magandalarının, kör kurşunlarına hedef olmadım.
Ama Ülkemiz de, her gün onlarca insanımız düşüncesizliğin, kural tanımazların kurbanı oluyor.
Ve bana göre, Sokak olaylarının nedeni, trafik kazalarının nedeni, kavgaların nedeni hep eğitimsizlik. Bu gerçekten kaçamayız.
Eğitimsizlik ve kural tanımamazlık deyince, hepimizin aklına ilk gelen trafik kazaları olur.
Trafik kazası olayı hem maddi hem de manevi kayıplara sebep oluyor. Yaralanma ve ölüm hadisesi gerçekleştiği zaman bir o kadar üzücü olabiliyor. 
İnsanların hayatlarını tehlikeye atanlar için caydırıcı cezalar olmadığından olsa gerek, bir çok insan Trafikte konulan kuralların onlar için geçerli olmadığını düşünür.
Mesela çoğu zaman, Kavşaklarda ki geçiş önceliği"Sen benim kim olduğumu biliyor musun? gibi sorularla sağlanır. Yanıp sönen lambaları, sağa sola dönülemez gibi kuralları gösteren renkli levhaları dekor sanan insanların miktarı hiçte azımsanacak ölcüde değil.
Kornanın her canı sıkıldığında kullanılması gereken bir icat olduğunu düşünenler bile var.
Çok enteresan değil mi?
Daha önce alınmış olan bir kaç tedbiri sıralamadan geçmeyelim. Neydi kurallar!
Trafik canavarı olmayın. Trafik kurallarına uyalım uymayanları uyaralım. Emniyet kemerinizi bağlayınız. Sizin canınız bizim için kıymetlidir.
Sizin canınız benim için de kıymetlidir. O nedenle kendinize iyi bakın demiyorum. Sizleri koruyucu olan Allah"a emanet ediyorum.
Tabii kendimide.